İzmir'in 'coin'i olur mu?

Kripto paralar günümüzün üzerinde en çok konuşulan, tartışılan, ilgi gören, kazandıran, kaybettiren ekonomik gerçeği. Kripto para, en yalın anlatımıyla, takas işlemlerinde kullanılabilen, tamamen dijital, şifrelenmiş, sanal bir para birimidir. Kimilerine göreyse geleceğin para birimidir. Ama böyle düşünmeyenler de var. Mesela Çin Merkez Bankası, kripto paralar ve türevleriyle yapılan tüm işlemleri yasakladı. Kararın açıklamasında sanal paraların ekonomik ve mali düzeni sekteye uğrattığı, para aklama, yasa dışı fon toplama, sahtecilik, piramit projeleri ve diğer yasa dışı suç faaliyetlerini artırdığı vurgulandı.

Ne var ki Çin’in bu kararı bile sanal paralara olan ilgiyi azaltmadı. Aksine yarış daha da hızlandı. Hatta kentler arası bir rekabete dönüştü. ABD’nin New York kentinde belediye başkanı seçilen Eric Adams, ilk üç maaş ödemesini bitcoin olarak almak istediğini duyurdu. Adams, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda New York’u “kripto para endüstrisinin merkezi” yapma niyetini de vurguladı.

Adams bu alanda yalnız da değil. Daha önce de Miami belediye başkanı Francis Suarez maaşını ‘coin’ olarak alacağını açıklamıştı. Aynı zamanda iki yakın dost olan Adams ile Suarez, sosyal medya üzerinden birbirlerine meydan okuyarak kendi kentlerinin kripto para alanında zirvede yer alacağını bile iddia etti.

Dünya daha şimdiden bu rekabeti mercek altına alırken diğer büyük kentlerin ne yapacağı, nasıl bir pozisyon alacağı da tartışılmaya başlandı. Açıkçası ben de bu yarışı yakından takip ediyorum. Ve şunları merak ediyorum: Acaba bu yarış ülkemize de sıçrar mı? Önce hangi kentimiz sanal para ligine adım atar ya da yakın bir gelecekte İzmir’in ‘coin’i olur mu? Bekleyip göreceğiz...

HER GENCE 8.500 TL

Başlığın merak uyandırdığından eminim ama sizleri çok uğraştırmadan şunu peşinen belirtmeliyim: Bu haber bizden değil Japonya’dan... Pandeminin yaralarını sarmaya çalışan Japonya ekonomisi, küresel ticarette ortaya çıkan lojistik sorunlar, çip arzında yaşanan sıkıntılar ve yeniden sıkılaşan koronavirüs önlemlerinin de etkisiyle arzulanan hızda toparlanamadı.

Japon hükümeti, bu darboğazdan çıkabilmek için yeni bir ekonomik teşvik paketi hazırlığına girişti. Paket, 18 yaşın altındaki tüm çocuklara, ailelerinin gelir durumuna bakılmaksızın 100 bin yen (8.500 TL) ödeme yapılmasını öngörüyor. Japonya, bu yolla bir yandan ekonomik olarak zorlanan vatandaşlarına yardım ederken diğer yandan da iç talebi canlandırarak ülke ekonomisini yeniden yükselişe geçirmeyi hedefliyor.

LİMONDA KRİZ VAR

Tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de genel enflasyon oranını yukarı itecek ölçüde gıda ürünlerinde yüksek oranlı artışlar yaşanırken, limon piyasasında tersine bir seyir gerçekleşiyor. Son bir yılda limon satış fiyatı yüzde 13.7 düştü. Limonun satış fiyatı 2019 yılı seviyelerine indi. Limonun kilogram maliyeti 1.5 TL’yi bulmasına rağmen fiyatı 80 kuruşa inmesine rağmen piyasada alıcı bulunamıyor.

Hiç olmazsa bir ürünün fiyatını düşmüş olması tüketiciler açısından sevindirici bir haber olarak algılansa da durum pek öyle değil. Çünkü limon fiyatlarındaki düşüş, üreticiyi, ekiminden ancak 6-7 yıl sonra meyve vermeye başlayan limon ağaçlarını kesmeye ya da satmaya yönlendiriyor. Bu da bugün olmasa da yakın bir gelecekte limonu ithal edilen bir ürün haline getirebilir ve bugün düşen fiyat yarın katlanarak artabilir. Bu nedenle iş işten geçmeden tedbir almakta fayda var; benden söylemesi...