Merkezi Hollanda’da bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (ICC) yargıçları, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Galant ile Hamas’ın Askeri Komutanı Muhammed Deyf hakkında tutuklama emri çıkardı.
Oldukça önemli bir karar. Etkilerinin neler olabileceğini özetle ele almak istiyorum:
Ön Duruşma Dairesi, İsrail’in mahkemenin yargı yetkisine yönelik itirazlarını reddetti ve Netanyahu ile Gallant için tutuklama emirlerini resmen yayımladı. Tutuklama emri çıkarılan Hamaslı isim Deyf’in temmuz ayındaki İsrail saldırısında öldüğüne inanılıyor.
Yargıçlar, üç kişinin ‘savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar’ iddialarından dolayı ‘cezai sorumluluk’ taşıdığına dair ‘makul gerekçeler’ olduğunu ifade etti. Hem İsrail hem de Hamas bu suçlamaları reddetti.
İsrail Başbakanlık Ofisi, ICC’nin kararını “Yahudi düşmanı bir girişim” olarak nitelendirdi. İsrail zaten genel olarak uluslararası toplumdan kendisine gelen hukuki ve siyasi baskıları genellikle “Antisemitik saldırı altındayız” mesajlarıyla savuşturmaya çalışıyor.
Şimdi asıl soru şu: Mahkemenin aldığı karar uygulanabilecek mi?
ICC’ye üye 124 devletin ne yapacağını izlemek gerekiyor. ABD ve İsrail mahkemeye üye değil.
Beyaz Saray zaten en başta, ABD’nin ICC’nin kararını reddettiğini açıkladı. Ancak AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, kararın “Saygı duyulması ve uygulanması gerektiğini” ifade etti.
MAHKEMENİN ETKİSİ
Uluslararası Ceza Mahkemesi, ‘Roma Statüsü’ olarak bilinen kurucu anlaşması uyarınca, soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarıyla suçlananları yargılama yetkisine sahip. Benim tahminim şu yönde: İsrail Başbakanı ve Savunma Bakanı tutuklanma riski olduğunu düşündükleri ülkelere seyahat etmez. Mutlaka gitmeleri gerekiyorsa karşı taraftan ‘tutuklama olmayacağına dair’ garanti almaya çalışırlar.
Netanyahu’nun yurt dışına yaptığı son seyahat temmuz ayında ABD’ye olmuştu. Geçen yıl da Birleşik Krallık gibi ICC üyesi olan birkaç ülkeyi ziyaret etti.
Gazetecilerin, Netanyahu’nun Birleşik Krallık’a gelmesi durumunda tutuklanıp tutuklanmayacağına dair sorularına bir İngiliz hükümet sözcüsü, “Farazi olaylar üzerinden yorum yapmıyoruz” yanıtını verdi. Birleşik Krallık’ta tutuklama emrinin onaylanıp onaylanmayacağına ilişkin bir iç hukuk sürecinin gerekli olacağı düşünülüyor.
İki AB ülkesi, İtalya ve Hollanda, topraklarında bu kişilerden herhangi birini açıkça tutuklayacaklarını belirtti. Diğer bazı Avrupa ülkeleri ise ICC kurallarına uyacaklarını taahhüt etti ancak bunu ayrıntılı bir şekilde belirtmedi.
Bu arada ICC üyeleri, her zaman tutuklama emirlerini uygulamayı tercih etmiyor. Örneğin, Ukrayna’daki savaş suçları nedeniyle hakkında tutuklama emri bulunan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, eylül ayında komşusu ve ICC üyesi olan Moğolistan’ı resmi olarak ziyaret ettiğinde sıcak bir şekilde karşılandı ve tutuklanmadı. Benzer şekilde, ICC üyesi Güney Afrika, 2015 yılında hakkında Darfur bölgesindeki savaş suçları nedeniyle tutuklama emri bulunan eski Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir’i tutuklamadı.
Özetle ICC kararına rağmen uluslararası kırılmalar ve ABD’nin etkili baskısı nedeniyle hemen bir tutuklama yaşanacağını tahmin etmiyorum. Ancak bu ciddi hukuki karar sebebiyle İsrail Başbakanı Netanyahu üzerinde hiç olmadığı kadar güçlü bir uluslararası hukuk markajı kurulmuş oldu.