Avrupa Hareketlilik Haftası kapsamında, 22 Eylül tarihi bütün dünyada Otomobilsiz Kent Günü olarak kutlanıyor. İzmir’de de bir hafta boyunca farkındalık etkinlikleri düzenlendi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi, Avrupa Birliği ile çalışmalarına başladığı İzmir Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Planı’nı tanıttı. Sürdürülebilirlik kavramının hayatımızın içine daha fazla girmesi için atılmış iyi bir adım. İki yılda tamamlanacak proje, kentin daha güvenli, temiz ve erişilebilir olmasına imkân sağlayacak.
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bu destek projesini ve şehrin dünyanın ilk ve tek Cittaslow Metropolü unvanını kazanmasını yaşam kalitesini artırma ve iklim kriziyle mücadelede büyük başarı olarak nitelendiriyor. Cittaslow Metropolü, ulaşımı sorun olmaktan çıkarıp şehrin bütün alanlarını birbirine bağlayan çok yönlü ve bütüncül bir çözüm sunan bir yaklaşım. Son dönemde kentlerin itibarı ve güvenirliğini artırmak için bu tarz prestij projeleri öne çıkıyor.
Özellikle trafiğin giderek içinden çıkılmaz hale geldiği büyükşehirlerimiz için bu tarz atılımları çok kıymetli buluyorum. 22 Eylül Otomobilsiz Kent Günü’nde yayınlanan bir araştırmaya göre, Barselona, Londra, Brüksel ve Varşova’da yaşayanların yüzde 62’si bağımlılığı azaltmak için haftanın bazı günlerinde arabaların yasaklanması gerektiğini düşünüyormuş. Tıpkı karmakarışık bir trafiğe sahip olan Endonezya’nın başkenti Jakarta’da her pazar sabah 6 ile 11 arasında ana yolların özel araçlara kapatılması gibi.
Kusursuz planlanmış ve birbirine entegre toplu taşıma sisteminin devreye girmesi halinde otomobilsiz günleri destekliyorum. Böyle bir uygulamanın petrol tüketiminin azaltılmasında de önemli rol oynayacağı da kesin. Bir günü, hatta birkaç saati bile özellikle büyükşehirlerin araçsız, sakin geçirmesi aslında her açıdan büyük tasarruf sağlar. Ve İzmir bu uygulamayı da en kolay yapabilecek şehirlerin başında geliyor.
ÖZGÜRLÜK DİRENİŞİNDE HEP BİRLİKTEYİZ
İran’da JÓna Mahsa AmÓnÓ’nin “ahlak polisi” tarafından katledilmesinin ardından kadınlar öncülüğünde gelişen direniş giderek yayılıyor. İranlı kadınlar artık hakkını almak istiyor ve tüm dünyaya şu mesajı veriyorlar; “Tek başımıza kazanamayız. Uluslararası anlamda dayanışma şart. Bizi bu karanlıkta yalnız bırakmayın” diyorlar...
Ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde süren destek eylemleri, İranlı kadınların mücadelesine sahip çıkıyor ve yanlarında yer aldıklarını gösteriyor. Bu eylemler ile İran rejiminin değişeceğini ben de düşünmüyorum ama bugün kadınların her şeyi göze alıp sokaklara çıkması, protestolara katılması büyük bir korku eşiğinin aşılmış olduğunu, bundan sonra da asla geri adım atmayacaklarını gösteriyor. Özgürlükleri için direnen tüm kadınların sonuna kadar yanındayım. Şimdi onların sesi olma zamanı. Çünkü bu işi bir adım öteye taşıyacak olan şüphesiz kadın dayanışmasıdır.
ŞİMDİ DESTEK ZAMANI
Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımı’nın, 2022 Dünya Şampiyonası’ndaki mücadelesini heyecanla takip ediyorum. İlk grupta aldığı galibiyetler ve topladığı puanlarla son 16 takım arasına kalan takımımızın ikinci tur karşılaşmaları 4-9 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek. Maçları TRT Spor kanallarından takip edebilirsiniz.
Dünya şampiyonasındaki en iyi sonucu 2010 yılında 6’ncı olarak kazanan kadın milli voleybolcularımızın bu sefer madalyayla döneceğine inanıyorum. Bu cesur takımla gurur duyuyorum ve herkesi de onları desteklemeye davet ediyorum.