İzmir, yüzü denize dönük bir kent. Mavişehir’den Güzelbahçe’ye kıyı boyuna yerleşmiş, gündelik hayatını da sosyal hayatını da denize bakarak yaşayan bir kent. Ama bu durumun, özellikle denizden kazanılarak kente dahil edilmiş alanlar için nasıl bir tehdit oluşturduğunu geçen hafta sonu yaşayarak gördük.
Bazı yayın organlarında “İzmir’i sel bastı” denilse de aslında deniz kabardı İzmir’de. Sular yaklaşık bir metre yükseldi. Özellikle Konak’ta, Alsancak’ta ve Mavişehir tarafında evler, dükkanlar sular altında kaldı.
Etkilerini giderek daha yoğun hissettiğimiz iklim krizi nedeniyle önümüzdeki yıllarda aşırı doğa olaylarının hem sayısı hem sıkılığı artacak. Sel, fırtına, hortum ve suların yükselmesi gibi afetlerle sınanmaya devam edeceğiz. Bu durumu zaten yıllardır çok sayıda kurum ve kuruluş dile getiriyor ama çözümün ne olduğunu söyleyen pek çıkmıyor. Bu nedenle, geçen hafta sonu yaşanan afetin ardından TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İzmir Şubesi tarafından yapılan açıklamayı çok önemsedim ve onların çözüm önerilerin, sizlerle de paylaşmak istedim. İşte söyledikleri:
Kentler azami yağış miktarı göz önüne alınarak kurgulanmalı, mavi yeşil altyapı sistemleri ile peyzaj tabanlı şehircilik modeli benimsenmelidir.
İmar barışı gibi uygulamalarla plansız, denetimsiz ve çarpık kentleşmeden derhal vazgeçilmeli, emsal artışları ile kentsel yoğunluğun kontrolsüzce ve alt yapı kapasiteleri düşünülmeden arttırılmasına dur denilmeli ve taşkın riski olan deniz kenarı, dere yataklarında yapılaşmanın önüne geçilmelidir. Betonla kaplı geçirimsiz yüzeyler suyun debisini arttırarak felaketlerin etkisini derinleştirmektedir. Taşkın ve heyelanı önlemek için yağmur suyunu tutacak, debisini yavaşlatacak ve yeraltı sularına karışmasını sağlayacak yeşil altyapı sistemleri acilen zorunlu hale getirilmelidir. İnsanı önceleyen ve insan odaklı yaklaşımların ötesinde, tüm canlıların bir arada yaşayabileceği, kent-doğa ilişkisini doğru yöneten kentler planlanmalı ve kentsel mekanlar tasarlanmalıdır. Afet risklerini azaltmak için ekosistemlerin sürdürülebilir kullanımı ve yönetimine yönelik hazırlanan uluslararası eylem kılavuzları, ulusal ve yerel ölçeklerde ülkemiz için de hazırlanmalıdır. İmar planlarında nitelikli açık yeşil alan miktarları arttırılarak birbirine bağlı bir sistem olarak kurgulanmalı, bu sayede yeşil koridorların oluşması ile kent içinde akışkan bir ekolojik yapının oluşması sağlanmalıdır. Bu oluşacak kentsel ekolojik ağ bu tip felaketlerde yarattığı yutak alanlar ve yutak kuşaklar ile doğal afet kontrol birimi olarak çalışacaktır. Peyzaj karakter analizi ve peyzaj atlasları planlamaya esas olacak şekilde hazırlanmalıdır. İklim değişikliği ile mücadele konusunda peyzaj mimarları sürece etkin olarak katılmalıdır.
Peyzaj mimarlarının söylediklerine aynen katılıyorum. İzmir’in yaşanılır bir kent olması için sadece parklara değil gerçek anlamda yeşile; yani ağaca, ormana ihtiyacı var. Kentin geleceğini planlarken özellikle giderek azalan suyunu korumak adına İzmir’in her köşesinde yeşil kuşaklara da yer ayırmalıyız.
BÜYÜK BİR KAYIP
Onun o gür sesini duyup da etkilenmeyen, duru Türkçesinin büyüsüne kapılmayan yoktur herhalde. Tabii ki Can Gürzap’tan söz ediyorum. Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, yazar, eğitmen Can Gürzap maalesef cuma günü, 79 yaşında aramızdan ayrıldı. Büyük bir oyuncu, babacan bir eğitmen, dürüst ve çalışkan bir insandı. mekânı cennet olsun.
ZOR DENKLEM
Dünyada, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi için her dört aktif sigortalının bir pasif sigortalıyı finanse etmesi beklenir; tüm hesaplar da buna göre yapılır. Türkiye’de ise 2023 yılı itibariyle 23,2 milyon aktif sigortalıya karşılık, 15,7 milyon pasif sigortalı bulunuyor. Yani Türkiye’de bir pasif sigortalının maaşı, 1,71 aktif sigortalı ile finanse ediliyor. Bu gerçekten çözülmesi gereken zor bir denklem. Çaresi de aktif çalışan sayısının artırılması gerekiyor. Gençlerin, kadınların ekonomiye daha etkin katılımı için yeni iş alanlarının açılması hayati önem taşıyor. Ayrıca sigortasız çalışanların etkin denetim ve yaptırımlarla kayıt altına alınması da ihmal edilmemeli.