Kerem AkçaCannes ana yarışması niyetine arthouse mayınlı bölge!

HABERİ PAYLAŞ

Cannes ana yarışması niyetine arthouse mayınlı bölge!

17-28 Mayıs 2022 tarihleri arasında düzenlenen Cannes Film Festivali, tarihinin en zayıf ana yarışma seçkilerinden birine sahipti. “Pacifiction” diğerlerini sollayıp zirveye yerleşirken zorlanmadı. Turistik gezi ve kimliksizlik sendromu yaşandı. “Triangle of Sadness”, “Tchaikovsky’s Wife”, “R.M.N.”, “Nostalgia” ve “Close” ise belli bir seviyedeydi.

Cannes ana yarışması niyetine arthouse mayınlı bölge

ADALARA TURİSTİK DEĞİL SİNEMASAL YOLCULUK!

Cannes ana yarışma seçkisi farklı coğrafyalara ışınlanma kurallıydı. Kimlik bunalımı, göçmenlik ve cinsel kimlik konularını merkezine aldı. Ancak orantısız ‘pastoral görüntü’ ve ‘sosyal gerçekçilik’ mağduru toplam için sadece “Pacifiction” (2022) net olarak geriye kalacak. Albert Serra’nın denizaltı hayaletlerini araştıran anti-destansı siyasi macera-gerilimi, Herzog-Bunuel arası yatıştırıcı bir yaratıcılık barındırıyor. O ikisinin Tahiti’de “On The Beach”i (1959) çekmesi hissiyatı veriyor.

Haberin Devamı

Özellikle Corneau’nun yaratıcılık dönemi krizi filmi başyapıtı “Hint Noktürnü”ne (“Nocturne Indienne”, 1989) kardeş olarak geliyor. Benzersiz bir dil ve ada temsili olarak da dikkat çekici bir vizyonla çıkageliyor aslında. Saykodelik tavır katmanlar arası bir gizemle benzersiz. Görüp görebileceğimiz en özgün ada maceralarından biri, anti-kahraman yolculuğu eşliğinde geliyor. Aynı zamanda da bu türün eskimesine karşı çıkarak ‘vizyon’uyla hayran bırakıyor, şaşkına çeviriyor. Çılgın bir Katalan, sıkıcı Fransız sanat sinemasını delik deşik etti hissiyle izleniyor.

Östlund’un “Hüzün Üçgeni” (“Triangle of Sadness”) ise ciddi anlamda sınıfsal bir çalkalanma üzerine kurulu. Denizde alabora ettiği burjuvaziye sınıfsal olarak yeniden konumlanmasını öneren bir kapitalizm ve tüketim toplumu eleştirisi. Bunuel renkli döneminde Titanic-Zoolander-Cast Away kırması bir Marx Kardeşler filmi çekmiş gibi dedirtiyor. Manken dünyasında başlayıp ikiyüzlülüğü merkezine alıyor. Ada macerasını de deforme etme, ‘teknolojik’ bir eyleme sürükleme olanağı bulunuyor. Bu sayede turistikten ziyade sinemasal yolculuk iki eserde de deneyimleniyor.

Haberin Devamı

İskandinav sinemacının vizyonu bir diyalog komedisi sersemleticiliği içeriyor. Ama Bunuel etkisi açısından Serra’nın yapıbozucu diyarlarının ‘gerçeküstücü ve gizemli Katalan bakışı’ kadar iddialı bir şey canlanmıyor. Ama yine de gemi yolculuğunu da, manken hikayelerini de kendine özgü yorumlamasıyla ufuk açıcı anlarla tamamlanıyor.

Cannes ana yarışması niyetine arthouse mayınlı bölge

RUSSELL VE TARKOVSKY’YE ATIFLAR BELLİ SEVİYEDE

Toplamın en öne çıkan biyografik filmi “Çaykosvki’nin Karısı” (“Tchaikovsky’s Wife”). Serebrennikov’un eseri Russell’ın “Yalnız Kalpler”inin (“The Music Lovers”, 1971) #metoo döneminden kız kardeşi olma peşinde. Antonina’nın hayatına acid koreografi çılgınlığıyla ayna tutuyor. Bu noktada da sanat yönetimi-görüntü yönetimi birlikteliğini kendine özgü anlarla bezeli hale getirebiliyor. Sovyet sinemasının klişe destansılığına karşı çıkıyor. Kapanış sekansıyla da vurucu hale geliyor aslında. Ama Hollywood usulü gelişme bölümünde iddiasını minimize ediyor.

Martone’nin “Nostalgia”sı, Tarkovsky’nin klasiğine cevap olarak geliyor. Ancak o kadar iddialı değil. Yine de De Seta-Sorrentino arasında gidip gelen diliyle dikkat çekici bir eylem planı var. Geçmiş-günümüz arasında kurduğu bağlarla ise kendine özgü yollar açmaya soyunuyor. Ancak yan bölümdeki Marcello’nun Fransızca “Scarlet”i kadar da heyecanlandırmıyor.

Haberin Devamı

Romen Yeni Dalgası’nın yarı-teknolojik fabrikası yorumu ciddi bir toplumsal alegoriye dönüşüyor. Şiddet ve yabancı düşmanlığına dair bir şeyler yapma olanağı buluyor. Final sekansıyla ise akıllara kazınıyor. Akımın içerisinde sıra dışı bir pencere açmasıyla anılacak bir çalışma. Cluj’un “Modern Zamanlar”ına (“Modern Times”, 1936) ışınlatarak ise seçkide bir ‘sinemasal diyar’ durağı gibi duruyor.

Cannes ana yarışması niyetine arthouse mayınlı bölge

SADECE BİR BELÇİKALI YÖNETMEN KAYDA DEĞER!

Üç Belçikalı yönetmenin işlerinden sadece “Close” kayda değerdi. “Girl”ün (2018) yönetmeni Dhont’un ikinci uzunu 13 yaşlarındaki iki genç erkeğin dostluğunu, kuir aşka meyleden bir şekilde ele alıyor. 1.66:1’de sahici duruyor. O pencereden girip ise gelişme bölümünden itibaren ‘klişe irade öyküsü’ne kayabiliyor. Sosyal gerçekçi sinema geleneğine kendine özgü bir kurgu-müzik birlikteliği yükleme çabasına girişiyor. Bunu gerilimli yaparak ise ‘seyir süreci’ne özdeşleşenler arıyor.

Bu duruş takati kalmamış Dardenneler’in zamanı yakalamayan “Tori ve Lokita”sını (“Tori & Lokita”) sollarken zorlanmıyor. Orada günümüz Belçika’sından iki Afrikalı karakterin yolculuğu ele alınıyor. Ama bayat ve zorlama bir sosyal gerçekçi damardan yürünüyor. Kardeşlerin politik mesaj vermesi “Genç Ahmed”den (“Le Jeune Ahmed”, 2019) sonra yine zamanı yakalamaktan uzak duruyor!

“Sekiz Dağ”da (“The Eight Mountains”) Van Groeningen, Vandermersch ile bir araya geliyor. Onun çıkarttıkları Cognetti’nin bir romanının uyarlaması. Bol bol dağ yürüyüşüyle pastoral manzara sömürüsü, arthouse sinema eziyetine dönüşüyor. 150 dakikada İtalyanca deneyimi kaldırabilenlere hediye verebilecek bir deneme bu!

Cannes ana yarışması niyetine arthouse mayınlı bölge

İSİMLİ YÖNETMENLERİN BAŞKA DİLLERDE TURİSTİK GEZİLERİ!

Aslında “Öğle Güneşinde Yıldızlar”da (“Stars at Noon”) 1980’ler Nicaragua’sında şovenist bir romantik Amerikan casusluk filminin içerisinde yaşanan da benzer durum. Sadece Margaret Qualley’ye bel bağlayan Denis, rezalet bir senaryoya isyan etmeye çalışıyor. Ciddi bir olmamışlıkla 140 dakikada boş bir turistik geziyi deneyimliyoruz.

Festivalin seçkisinde o yöreyi bilmeyen sinemacıların hakim olmadıkları dillerde anlamsız denemelerini gördük. Bunlar egzotik seyahata benziyor. Japon sinemasının minimalist Çağan Irmak’ı Kore-Eda’nın “Broker”da bir Kim Ki-Duk klasiği yapma niyetiyle yol çıkıp Song Kang-Ho’dan ‘bebek servisi elemanı’ çıkarması ise gerçekten tuhaf! 128 dakikalık yabancı bakışlı, Batı ruhlu bir turistik geziden ibaret, beyaz renk tonlarının arasında zorlama bir yol filmi aslında izlediğimiz. Kore Yeni Dalgası’nın suç geleneğini sömürmesi ve Kawase’nin kamu spotu niyetine “True Mothers”ıyla (2020) rekabete girmesiyle hatırlanacak!

Cannes ana yarışması niyetine arthouse mayınlı bölge

KİMLİKSİZLİK MAĞDURU ORYANTALİST FİLMLER!

İsveç’te ikamet eden iki ismin filmleri ise benzer hissiyatlar yarattı. “Holy Spider”da İran doğumlu Abbasi’nin yaşattığı oryantalist bir seri katil filmi. Aslında arkası yarı niyetine bir sanal dizi kafasında. Adalet sistemini akladığını farkına varmadan tamamlanıyor. Taraflı bir bakış içeriyor. Abed Abest’in 2020’lere damga vuran, Talinn ve Slamdance’de gösterilen “Killing of the Eunuch Khan”ıyla baya sıklet farkı var arasında!

“Cennetten Gelen Çocuk”da (“Boy from Heaven”) İsveçli Tarik Saleh’in dini terör istismar filmine imza attığını gördük. Yine bu yıl yaptığı “The Contractor”ın bitmemiş haline ekleme yapma olanağıydı aslında. Bu da bir kimliksizlikle karşılık buldu. Filmin kurgusunun farkına varmadan kontrolden çıkıp kafa şişirir hale gelmesi ise şaşırtıcı değil. Zira yönetmenin “Nile Hilton Incident”ının (2017) samimi polisiye filmi üretiminin üzerinden beş sene geçti!

EN AZINDAN FENA OLMAYAN TÜR FİLMLERİ

Cronenberg ile Chan-Wook bu derme-çatma ve kimliksiz toplamın içinde en azından samimi işleri de vardı. “Crimes of the Future distopik body-horror, “Decision to Leave” neo-noir olarak en azından bir seyir vaadi sundular.

Ama her iki yönetmen de artık ‘dizi seyri’ne yanaşmaya başladığı için bu da bir yere kadar ve ‘orta halli’ ve ‘hantal’ durdu. İlkinin bir çeşit yeniden çevrim olması ise trajik tabi! Zira usta yönetmenin samimiyetini artık kaybettiğini kanıtlıyor.

GRAY’İN 80’LER BROOKLYN’İNDEN FRANSIZ YENİ DALGASI’NA IŞINLATAN BAYAT HATIRATI

“EO”da ana mantık gibi ‘turistik yolculuk’u bir eşeğin gözünden algılatma gerçekleştirmeydi! Bu da yapay, tutuk ve uyduruk bir bakış açıları potpurisine dönüşüyor. Fransa’dan Polonya’ya kadar her türlü ülkeyi gezme garantili bir film yapmış Skolimowski. Ama artık zamanının dolduğunu da gösteriyor. Bu özensiz üretimin sadece Bresson’la aynı paragrafta anılma durumu olacaktır. Ama ona da saygısızlık yapması sebebiyle.

“Armageddon Time”da James Gray, “Forever Young”da Valeria Bruni-Tedeschi özyaşamsal eserlere imza attılar. Ama ilki “400 Darbe” (“Les Quatre Cents Coups”, 1959) ile “Baba” (“The Godfather”, 1972) arasında köprü kuran mekanik bir hatıratla bunu bayat yapıyor. 1960’ların Fransız Yeni Dalgası’na 1980’ler Brooklyn’inden ışınlanma arzusuyla yine ‘sanat sineması’na el atma şekliyle ise göz boyuyor. Bu sevgi sahici değil melodramatik. İkincisi en azından samimiyetiyle vasat ve kişisel bir gençlik filmi olarak bir dokunuş barındırıyor.

Cannes ana yarışması niyetine arthouse mayınlı bölge
 

LEYLA’NIN KARDEŞLERİ’NİN LOKAL SANAL DİZİ OLMASI BÜTÜNCÜL!

“Mother and Son”da (“Jeune Frere”) beyaz Fransız kadın yönetmenin gözünden göçmenliğe bir Fildişi Sahilli karakter üzerinden bakma var. 1980’lere ışınlanma vasat ama samimi duruyor. “Jeune Femme”dan (2017) yine el-omuz kamerası gerçekçiliğine bir formül arama var. “Tori ve Lokita”nın üzerinde bir işçilik izlediğimiz. Yönetmen Fransız sanat sineması dayamalığına karşın zayıf toplamda bir sivrilme yaşatıyor. Desplechin ise “Brother and Sister”ı kardeş filmi üzerine giderken özensiz durup düşüş dönemine bir ekleme yapmakla kaldı.

167 dakikalık İran yapımı “Leyla’nın Kardeşleri” (“Leila’s Brothers”), bayat ve Farhadi özentisi bir mini dizi kurgusunun yanlışlıkla sinema filmi diye bağlandığına tanıklık ettiriyor. İç piyasaya yapılmış sanal dizinin MUBI’ye satılması ise şaşırtmadı. Daha ziyade analog kamerayla 90’larda kaydedilmiş ucuz görüntülerden ibaret kalıyor. Zaten seçkinin genelinde ‘sinema’ içeren çok az ürün gördük. O sebeple dünya sinemasının sanal platformlar üzerinden ‘karton bir alışkanlık’a kaydığı günlerde doğal gözüktü. Bütünün en zayıf halkasıydı.

Cannes ana yarışması niyetine arthouse mayınlı bölge

KEREM AKÇA’YA GÖRE CANNES 2022 YARIŞMA FİLMLERİNİN SIRALAMASI:

1-Pacifiction 7.7

2-Triangle of Sadness 6.5

3-Tchaikovsky’s Wife 6.3

4-R.M.N. 5.8

5-Nostalgia 5.8

6-Close 5.7

7-Crimes of the Future 5.5

8-Decision to Leave 5.1

9-E.O. 4.7

10-Holy Spider 4.5

11-Mother and Son 4.1

12-Forever Young 4

13-Broker 3.8

14-Stars at Noon 3.8

15-The Eight Mountains 3.7

16-Boy From Heaven 3.5

17-Brother and Sister 3.5

18-Tori ve Lokita 3.5

19-Armageddon Time 3.1

20-Leila’s Brothers 2

Sıradaki haber yükleniyor...
holder