İlişkinizin bir noktasında sıkılmış hissetmeniz normal. Bir zamanlar olduğu kadar heyecan verici ve yeni olmasa da, siz ve partneriniz, bağınızı derinleştirme ve sağlamlaştırma fırsatına sahipsiniz. Ancak can sıkıntısı her zaman başınıza geliyorsa sorun olabilir. İlişkilerde sürekli kolayca sıkıldığınızı düşünüyorsanız içinizde daha derin bir şeyler oluyor olabilir.
Bir ilişkiden sıkılmak, partnerinizin size uygun olmadığının bir işareti olabilir. Başka ilişkilerde de tekrar tekrar sıkılıyorsanız bu, güvensiz bir bağlanma stiline sahip olduğunuzun bir işareti olabilir.
Kişisel bağlanma tarzı, çocukluk çağında geliştirilen ve ailenin veya birincil bakımverenin sizinle nasıl etkileşim kurduğuna dayanır. Ebeveynleriniz duygusal olarak kısıtlıysa veya şefkatleriyle tutarsızsa, güvensiz bir bağlanma stili geliştirmiş olabilirsiniz. Güçlü yakınlık duyguları hissettiğinizde muhtemelen çekingen ve içine kapanık hissedeceksiniz.
Popüler kültür bu kişilere "Bağlanma korkusu var" demeyi sevse de, gerçekte bağlanmak için mücadele eden ve ilişkilerde sıkılan çoğu insan aslında kendini güvende hissetmekle mücadele ediyor. Bu kişiler birine yakın hissetmeye başladığında, can sıkıntısı gibi durumları fark ediyorlar.
İlişkilerde kolayca sıkılmanızın arkasındaki diğer bazı nedenler...
Kaygılı veya çekingen bir bağlanma tarzı olanlar, 'güvenli' ilişkilerden rahatsız olabilir çünkü kaosa alışkın olurlar. Keyifli, huzurlu bir ilişkiye iyi ve sağlıklı bir şey olarak bakmak yerine, onu bayat veya sıkıcı olarak düşünmek, daha olası ve baş edilebilir gelir. Bu kapana kısılmış hissetmenize neden olabilir ve hatta kaçmanız gereken bir şey olduğuna kendinizi ikna edebilirsiniz. Bu hayatınızda yıkıcı bir örüntü ise, bağlanma tarzınızı tanımlamayı öğrenmeli ve ilişkilerde güvenli bağlanmanın ne anlama geldiğini öğrenmelisiniz. Bu konuda destek almaktan çekinmeyin
İçsel keşif yolculuğuna çıkmak, zamanda duraklama düğmesine basmak gibidir. Bir hafta sonu, bir hafta, bir ay bile her şeyden -rutinlerinizden, ailenizden- uzaklaşmak anlamına gelir. İçsel keşif yolculuğu gerçekte kim olduğumuzla bağlantı kurmanıza yardımcı olur.
Yoğun yaşamlarımızda, küçük öz bakım eylemlerine zaman ayırıyoruz. Saç bakımları, mianikürler/pedikürler... Peki gerçek çekirdeğimizi beslemek adına ruhumuza ne sıklıkta zaman ayırıyoruz?
Bir inziva ruhunuzu masaja götürmek gibidir. Günlük yaşamda sık sık nefes almayı unutuyoruz. Yoga ve meditasyon pratikleri bize nefes almayı hatırlatıyor. Bu nedenle bu ikisi detoks için bir araç olabilir. Kişisel bakım detoksunda günlük rutinimizin dışına çıktığımızda yaşamın doğal ritmiyle yavaşlıyoruz. İster bir orman yürüyüşü olsun ister sahil kenarında bir alanda bağdaş kurup oturmak olsun, sonuç aynı. Doğa ve kendimizle uyumlanıyoruz.
Kendiniz ile randevuya çıkmak için zaman ayırın. Bu bir sinemaya tek kişilik bilet almak da olabilir. Bir kahve içmek de olabilir. Uzun zamandır konuşmaktan kaçındığımız birisine mektup yazmak da olabilir.
Genel yaşam rutinimiz, bizi gerçekte kim olduğumuzun izlerini unutturabiliyor. Kişisel ruh bakım detoksunda illa bir haftalık sessizlik olmak zorunda değil, ancak bir miktar dijital detoks içermeli. Akıllı telefonlarımızı devre dışı bırakarak, laptoplarınızı kapatarak, sosyal medya sohbetlerini sessize alarak, kendimizle kaynaşma şansı verebiliriz. Sessizlik, çoğu kişiler için tedirgin edici olsa da, içimizdeki kendimizi en yalın ve berrak izleme ve gözlemleme imkanı verir.