Mehmet CoşkundenizAşk gerçekten 90'larda mı kaldı?

HABERİ PAYLAŞ

Aşk gerçekten 90'larda mı kaldı?

90’ların modası geçmiyor, o yılların şarkılarını hiçbir şeyi beğenmeyen Z kuşağı bile ezberleyip bağıra çağıra söylüyor. Bana göre o dönemin en güzel şarkılarından biri olan “Sevdik Sevdalandık” (Söz: Zeynep Talu-Feyyaz Kuruş Müzik: Feyyaz Kuruş) parçasının yorumcusu Reyhan Karaca, DreamTürk TV’de sevgili arkadaşım Emel Yalçın’ın sunduğu “50 Fifty” programında “Aşk 90’larda kaldı” demiş. Öyle mi acaba? Bugün yaşanan şeyin adı aşk değil mi? Duyguların naif bir şekilde yaşandığı, romantizmin ön planda olduğu 90’lar bitince aşk da mı bitti? Öyle değil aslında, çünkü aşk her dönemde sabit duran bir olgu değil. Zamana, topluma, coğrafyaya göre değişebiliyor. Ama tabii 90’lar nesli, bugün yaşanan aşkı algılamakta zorlanıyor.

Haberin Devamı

Reyhan Karaca şarkısında “Sevdik sevdalandık, kör düğümle bağlandık, böyle ayrı gayrı olmaz, olmaz, duysa alem duysa, dert etme derdin buysa, artık ayrı gayrı olmaz, olmaz” diyor ya bu sözler 90’lardaki aşkın da özeti aslında. Seviyorsan ilan edersin, bunu herkes bilir, saklısı gizlisi olmaz. Günümüzde ise “Seviyorsan git konuş” gibi çok basit ama çok gerçek bir durumu bile zorlaştıran insanlar var. Sevip içinde saklayanları, deli gibi aşık olup ‘cool’ takılanları, yaşadığı ilişkiye ad koyamayanları, aynı anda birkaç kişiye mavi boncuk dağıtanları, aşkı seks ile karıştıranları, ilişkisini sadece sosyal medyada yaşayanları 90’lar nesli anlayamıyor. Ama işte, Z kuşağına sorsan onlar da aşık oluyor ve kendi bildiklerince aşkı yaşıyor. Sonuçta aşk 90’larda kalmadı, bugün şekil değiştirmiş bir şekilde varlığını sürdürüyor. Son insan dünyadan yok olana kadar da var olacak.

Aşk gerçekten 90larda mı kaldı

FUTBOLUN ÇARESİNİ VOLEYBOLDA ARAMAK

Türkiye çok acayip bir futbol iklimini yaşıyor. Sahanın ortasında hakem dövülüyor, hakemin kararını beğenmeyen bir kulüp başkanı takımını sahadan çekiyor, hakemlerin çeteleştiği öne sürülüyor ve tabii ki tüm bunlar için federasyon başkanı suçlanıyor. Futbolla ilgili her kişi, her kurum bu durumu düzeltmek için formül arıyor. Ama yok, kimse bulamıyor. Çünkü sistemin kendisi bozuk. Seçimleri domine eden delege yapısından tutun da kulüplere başkan olacak insanların belirlenmesine kadar her şeyin değişmesi gerekiyor.

Haberin Devamı

Aşk gerçekten 90larda mı kaldı

Bu arada Türkiye’nin en başarılı spor insanı, Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Üstündağ’ın Futbol Federasyonu başkanı olabileceğine dair haberler çıkıyor. Neredeyse her röportajda Üstündağ’a bu konu soruluyor. Üstündağ’ın tavrı belli, böyle bir şeyi asla istemiyor. Son olarak Ankara’da bir kolejde öğrencilerle söyleşirken yine aynı soru geliyor, “Futbol Federasyonu başkanı olur musunuz?” O sırada telefonla bağlanan milli takımımızın ‘savunma bakanı’ lakaplı liberosu Gizem Örge, cevabı yapıştırıyor:

“Başkanımızı hayatta bırakmayız. Futbol Federasyonu kendi başının çaresine baksın.” Üstündağ da “Bravo Gizem, beni kurtardın” diye espri yapıyor. Geldiğimiz duruma bakın... Türkiye’nin seyircisi en yüksek olan, voleyboldaki başarılara kadar başka hiçbir sporun yanına bile yaklaşamadığı futbol, çareyi voleyboldan yapacağı transferde arıyor. Üstündağ’ı, şu anda bir gayya kuyusuna dönmüş futbolun içine çekmek çözüm mü? Elbette değil. Ama ille voleyboldan bir çözüm aranacaksa Üstündağ’ın sistemine bir baksınlar. Her takıma eşit mesafede olan, başarı kazanan her takımla övünen, altyapıyı asla ihmal etmeyen, Türkiye’yi yaptığı organizasyonlarla dünyada konuşulur hale getiren Üstündağ’a bir sorsunlar bakalım, “Sen bunu nasıl başarıyorsun?” diye. Türk halkı voleybolla mutlu, ilişmeyin. Futbolun can simidi voleybolda değil. Benim bir önerim var, federasyon başkanı Yılmaz Vural olsun. Bugüne kadar 32 takım çalıştırmış olan ve bu alanda dünya rekoruna sahip olan Yılmaz Vural’dan daha iyi bir isim bulunamaz bence.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder