Sık sık görüştüğüm dostlarımdan biri geçen gün telefon edip “Terk etti beni” dediğinde hiç şaşırmadım. Sevgilisinin de olduğu ortamlarda ikisini gözlemlemiş ve arkadaşımı uyarmıştım, “Oğlum bak bu iş iyiye gitmiyor. İlişkiye biraz daha özen göstermezsen sonunda bırakıp gidecek seni” demiştim. Ayrılık sinyallerini ben görüyordum ama o görmüyordu. Ben de elbette dışarıdan baktığım için görebiliyordum, yoksa kendi ilişkilerimde de duvara toslamışlığım çoktur. Çünkü biz erkekler, uzun süre birlikte olduğumuz kadınla her gün kavga etsek bile, terk edilme ihtimalini aklımıza bile getirmiyoruz. Oysa kadının ayrılma süreci “Seni terk ediyorum” cümlesini söylediği an değil, ondan çok önce başlıyor. Ayrılık konuşmasını yaptığı anda da erkeğin dünyasında bir bomba patlıyor. Arkadaşıma, “Nasılsın peki?” diye sorduğumda “Berbatım doktor, ne yapacağımı bilmiyorum” diye cevap verdi. Ne yazık ki ayrılık sonrası her erkeğin yaşadığı ‘serseri mayın’ sendromuna tutulmuştu. Gerçi bu bilimsel bir tanım değil, ismi ben buldum. Korku ve panikle ortada dolaşacak, erkeklik egosu yaralandığı için pişman olacağı şeyler yapacaktı. “Aman” dedim, “Sakin olmalısın. Ayrılık sonrası saçma sapan tripler yapan erkeklere dönüşme lütfen.” “Neymiş onlar?” diye sordu. Ona anlattım, size de buradan anlatmaya çalışayım.
BU GECE BARDA GÖNLÜM HOVARDA
Ayrılığı atlatmak için kendini eğlenceye kaptırıp gördüğü her karşı cinse anında yazılma durumu... Bir başka kadının teninde, kendisini terk eden kadını unutacağını sanma yanılgısı... Tabii ki kendisine sorsak, “Başka türlü bu acıyı bastıramıyorum” diyecektir. Oysa ‘yürüdüğü’ kadın tarafından reddedilme ihtimali var. Yani, kadınlar da kucaklarını açmış “Gel biz seni teselli edelim” diye beklemiyorlar elbette.
BULAMAZSIN BENİM GİBİ SEVENİ
İlişkisi sırasında kılını kıpırdatmazken, “Nasılsa birlikteyiz yaa...” deyip çaba göstermezken, ayrılık sonrası birden kendini dünyanın en iyi sevgilisi sanan erkek... Çiçekler gönderir, eski tatillerden fotoğrafları mesajla yollar, cevap alamayınca sinirlenip “Ben senin için neler yapmıştım, hiçbirine değmezmişsin” der, ortak arkadaşlara, “Ben hayatımda bu kadar kıymet bilmeyen kadın görmedim” der. Yazık...
UNUTTUM SENİ ZALİM
Eski sevgilisi kafede otururken birden ortaya çıkıp “Aaa selam, sen de mi buradasın?” dedikten sonra ayak üstü hayatının nasıl iyi gittiğini, işinde ne kadar yükseldiğini anlatan, hatta “Bu yazı Bodrum’da geçireceğim, bir ev kiraladım. Vaktin uygun olursa uğra, ne de olsa dostluğumuz baki” diyen erkek... Tabii ki durum öyle değil. Hayatı berbat, işini kaybetmek üzere ve yazı da büyük olasılıkla 1+1 evinde içerek geçirecek.
YAK BÜTÜN FOTOĞRAFLARI
Dağınık bir ev hayal edin. Bir adam salonun ortasına oturmuş, fonda acılı arabesk bir şarkı, etrafında eski sevgilisinden kalan fotoğraflar, eşyalar... Sonra birden deliriyor, tencerede fotoğrafları yakıyor, eşyaları poşete koyup çöpe atıyor. Önce bir rahatlama hissi, sonra çıldırtan bir pişmanlık. Çöp konteynerini karıştırıp az önce attığı poşeti bulmaya çalışıyor. Ah be delikanlı, sen bu hallere düşecek adam mıydın...
BEN ÖZLEDİM GALİBA SENİ
Elde telefon, “Yazsam mı yazmasam mı?” ikilemi, sonra bir cesaret ve ilk mesaj, “Selam, nasılsın?” Önce arkadaşça tabii, merak ediyormuş gibi. Cevap gelince, “Özledim...” O mesajdan sonrası tufan inan bana. Hiçbir zaman “Ben de özledim” diye bir cevap gelmeyecek. Dedim ya, kadın ayrılık sürecinde tüm o aşamaları geçti. O bu süreci ilişki içinde yaşarken sen farkına bile varmadın, şimdi seni özlemesini mi bekliyorsun?
SEN MUTLU OL NE OLUR
Ne yapsa ulaşamadı, ne yapsa cevap alamadı. Son bir koz, kendini acındırmak. Belki yine mesaj, belki ortak arkadaşlara söylenen o söz. “Ben onu mutlu edemedim, umarım benden daha iyisini bulur.” Peki gerçekten öyle mi düşünüyor? Tabii ki hayır. Takipte kalacak, eski sevgilisi birini bulduğunda ayrılmaları için dua edecek ve olur da ayrılırlarsa zafer kazanmış bir edayla ortaya çıkıp “Benim gibi seveni asla bulamaz” diyecek. Çakal...