Ayta Sözeri, eğlence çevrelerinde zaten tanınan, bilinen bir isimdi. “Aile Arasında” filmindeki rolüyle daha geniş kitlelere ulaşmıştı. Ben, yıllar önce Beyoğlu’nda bir kez dinleme şansı bulmuştum kendisini. Bu kez Bodrum’da, Üzüm Kızı adlı meyhanede dinledim onu. En son yazacağım şeyi başta yazayım, rüya gibi bir Bodrum gecesiydi. Sahneye çıktığında insan ister istemez büyüleniyor, bir şarkı bittiğinde, “Acaba şimdi ne söyleyecek?” diye merakla bekliyor. Şarkı aralarında yaptığı esprilerle izleyicisini avucunun içine alıyor. Aslında bir çeşit kabare yapıyor.
Programının ikinci bölümünde her masayı tek tek dolaştı Ayta Sözeri. Şarkılarını oturduğu masalardan söyledi, konuklarla sohbet etti. Evet, belki bunu birçok sanatçı yapıyor. Ama hiç kimse, tüm masaları dolaşmıyor. Fakat Ayta Sözeri’nin yaptığı bir şey var ki, ben benzerini hiç görmedim. Elinde telsiz mikrofonla mekanın kapısından dışarı çıktı, Türkbükü’nün o denizin kenarındaki yolunda şarkılarını söylemeye devam etti.
Sokaktan geçenler önce bir şaşırdı, etrafına toplandı ve söylediği şarkılara eşlik etti. İşin özeti, benim uzun süredir en keyif aldığım konser oldu. Tabii bu arada Türkbükü’ndeki Üzüm Kızı’nın da hakkını vermek gerek. Sezon boyunca eski usül meyhane geleneğini yaşattı. Haftanın birkaç günü, ‘alaturka’ ağırlıklı sanatçılar sahne aldı. Servisiyle, yemekleriyle, konumuyla tam da böyle gecelere uygun bir mekan olduğunu söyleyebilirim.
İYİ Kİ VARSINIZ
Ne zaman içimiz daralsa, canımız sıkılsa onlar çıkıyor ortaya. Kazandıkları başarılarla ruhumuza ilaç oluyorlar. Umudunu kaybedenelere umut, yılgınlık yaşayanlara motivasyon veriyorlar. Aydınlık Türkiye’nin aydınlık kadınları, voleybolcularımız gurur kaynağımız olmaya devam ediyor.
Bu yaz önce Milletler Ligi’nde, sonra Olimpiyatlar’da, şimdi de Avrupa Şampiyonası’nda verdikleri mücadeleyle ülkenin yüz akı oldular. Yarın akşam, yarı finalde rakip Sırbistan. Onlarla 2019’dan kalma bir hesabımız var. Bu kez o hesap kapanacak, inanıyoruz. Ama sonuç ne olursa olsun bizim baş tacımız olmaya devam edecekler.
GÜLE GÜLE BÜYÜK USTA
Üniversite yıllarımda Nöbetçi Tiyatro’da görev alan arkadaşım Hakan Altuntaş’ın sayesinde Ferhan Şensoy’un neredeyse tüm oyunlarını izleme şansı bulmuştum. “Eşek Arıları”, “İçinden Tramvay Geçen Şarkı”, “Köhne Bizans”, “İstanbul’u Satıyorum”, “Hayrola Karyola”, “Fişne Pahçesu” ve elbette “Muzır Müzikal” izlediklerimden aklımda kalan oyunlar... “Ferhangi Şeyler”i de sahneye konulduğu ilk yıllarda izlemiştim. Demem o ki; büyük usta ile ilgili zihnimde çok şey var... Hepimizin hayatına kattıkları için bir kez daha teşekkür etmeliyiz ona. Güle güle büyük usta...