Giriş
‘Benzemez Kimse Sana’da yarışmacıyken tanıdım Eser Eyüpoğlu’nu. Müthiş bir oyuncu ve müthiş bir yetenek olduğu gibi karakterli, sözünün eri bir insan da. Yarışma sırasında kulisteki sohbetlerimizde
“Yeni projeler var mı?” diye sorduğumda bana şunu demişti: “Bu yıl Ferhan Şensoy’un kızı Müjgan Ferhan Şensoy’un yazıp yönettiği ‘Pera’daki Hayalet’ tiyatro oyununda oynamak için söz verdim. Provalar başladı.”
Ben de Eser’e “Peki bir dizi teklifi falan gelirse ne yapacaksın? Sonuçta tiyatro pek para kazandırmıyor” demiştim. Eser “Abi ben bir söz verdim. Evet belki para kazanmam ama kimseyi de yarı yolda bırakmam” diye cevap vermişti.
Geçtiğimiz günlerde bizim gazetede Berrak Tüzünataç’ın Afganistan’da çekilecek bir Türk filminde başrolü oynayacağına dair haber yer aldı.
Ama öğrendim ki; Berrak son anda olmamış.
Çünkü bir dizi teklifi almış ve filmde oynamaktan vazgeçmiş. Nedenlerini araştırdım ve ilginç bir durumla karşılaştım: Filmi Gözde Kural çekecek. Bu, onun ilk filmi olacak. Edindiğim bilgiye göre; çok kısıtlı bütçe ile yola çıkan Gözde Kural birçok oyuncu ile görüşmeler yaptıktan sonra Berrak Tüzünataç ile buluşmuş. Ama aslında pek de taraftar değilmiş Berrak Tüzünataç’ın oynamasına.
Fakat Berrak Tüzünataç ve menajeri, Gözde Kural’ı ikna etmiş. Hatta “Biz bu filmde mutlaka olmalıyız” diyerek oynamayı ne kadar istediğini de göstermiş. Yönetmen, “Bak ben bu filme hayatımı adadım. Beni yarı yolda bırakırsan gerçekten hayatımla oynarsın” diye uyarmış.
Ancak Berrak sözler vermiş, asla yarı yolda bırakmayacağını söylemiş. Yönetmen bu doğrultuda hazırlıklarını sürdürürken Berrak Tüzünataç’ın menajeri arayıp bir dizi ile anlaştıklarını ve filmde olamayacaklarını söylemiş.
Şimdi yönetmen yeni oyuncu arıyor. Filmin çekimi gecikti. Her şey yeniden planlanıyor. Mali bütçesi artacak. İlk filmini çekecek olan Gözde Kural büyük bir darbe yedi ne yazık ki. Eser Eyüboğlu, bir tiyatro oyunu için gelen projeleri reddedebileceğini söylüyordu.
Berrak Tüzünataç ise verdiği söze rağmen bir yönetmeni yarı yolda bırakıyor. Ne diyelim, en bütçeli dizilerin bile 4 bölümde reyting azlığı nedeniyle yayından kaldırıldığı vahşi televizyon dünyasında Berrak Tüzünataç’a başarılar dileyelim.
VEFASIZLIK
Şimdi size bir başka Aziz Başkan’dan söz edeceğim. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’dan. Ömrünü, sağlığını, hatta özgürlüğünü bile Fenerbahçe aşkına adayan, her şeyinden vazgeçen Aziz Yıldırım’da eksik olan bir şeyler var. Örneğin vefa duygusu...
Fenerbahçe’de efsane haline gelen Alex’e yaptıklarını aklım almıyor. Kendi belgeseli için İstanbul’a gelen Alex’le görüşmüyor, kulüp binasında çekim yapması için izin vermiyor. Hatta içeri bile almıyor. Tamam, aralarında ne yaşandıysa yaşandı ama bitti artık. Bu kavganın sona ermesi gerekmiyor mu?
Bize şampiyonluklar tattırmış, kupalar kazandırmış, tüm taraftarların çok sevdiği Alex ile görüşseniz ne olur sanki başkan? Aradaki buzları eritseniz, sizi her şeye rağmen destekleyen şu taraftarın yüreğine su serpseniz ne olur?
Siz büyüksünüz, siz başkansınız. Kin tutma hakkınız yok. Alex gittiğinde size küsen binlerce kişiyi yeniden takımıyla, başkanıyla barıştırabilirdiniz oysa. Tabii onları umursuyorsanız...
Ama “Beni destekleyenler yeter, diğerleri umurumda değil” diyorsanız o başka tabii...
Bu arada Alex’i kullanarak Fenerbahçe tribünlerini terörize eden, kulübe düşmanlık yapan bir taraftar grubuna da şunu söyleyeyim: Bu kulübü yıkmaya çalışan çok oldu. Bir sabah uyandık ve Fenerbahçe’nin tüm değerlerinin yok edilmeye çalışıldığı derin bir kumpas içinde olduğumuzu gördük.
Yine de direndi Fenerbahçe, tıpkı sahada olduğu gibi dışarıda da kanının son damlasına kadar savaştı. Siz de yıkamayacaksınız Fenerbahçe’yi. Çünkü Fenerbahçe son kaledir, yıkılmaz!
TRAMPET
Önceki gün bizim gazetede İzmir Çamlık Köyü’nün çocuk bando takımıyla ilgili bir haber vardı. Çocuklar yoğurt kaplarına yapıştırdıkları röntgen filmleriyle trampet yapmış onları çalıyordu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da köyü ziyareti sırasında bu bando takımını görünce çok duygulanmış. Çocuklara pırıl pırıl trampetler, davullar, ziller göndermiş.
Artık o çocuklar gerçek bir bando takımı oldu. Haberi okuyunca kendi yaşadıklarım aklıma geldi. İlkokulu Mersin’de İleri İlkokulu’nda okudum. Okulun efsane bir bando takımı vardı. Ben de o bando takımına girmek için çabalardım. Sonra denemeye aldı öğretmen beni.
Baktı ki trampet çalabiliyorum, “Tamam” dedi, “Bando takımına girebilirsin. Ama trampetini kendin alman gerek.” 1970’li yıllar...
Ülkede hiçbir şey yok ve her şey bize göre aşırı pahalı. 6 kardeşiz, bir tek babam çalışıyor ve her şeyi idare etmek zorundayız. Tam o dönemde büyük ablam Ümran işe başlamıştı.
Ve bana hayallerimi süsleyen o kırmızı trampeti aldı, ben de bando takımına girdim. Beyaz kıyafetlerimle, 23 Nisan’larda o trampetle tören alanında yürümek dünyanın en güzel şeyiydi benim için.
Şimdi, emin olun, dünyada o çocuklardan daha mutlu kimse yoktur. Aziz Kocaoğlu’na içimden gelerek, kocaman bir “Helal olsun başkan” demek istiyorum. Çocukları mutlu eden herkes benim gözümde bir numaradır. Sen de öylesin başkan.
Anavatan Partisi’nin seçim bildirgesi
1980’li yılların iktidar partisi olan Anavatan Partisi artık yok. Ama bu isimle Twitter’da bir parodi hesap var. İşte bu hesaptan, geçen gün Anavatan Partisi’nin seçim bildirgesi açıklandı. Sizi gülümseteceğini düşünerek paylaşıyorum.
Ahlak politikamız: Milletin anası var, bacısı var.
Türk-Kürt sorununa bakışımız: Türk-Kürt kardeştir, bizim Kürt arkadaşlarımız da var.
Ekonomi politikamız: Kredi notumuz düşük gelirse “Kağıdımıza bakabilir miyiz?” diye itiraz edeceğiz.
AB politikamız: Eğer bir süre daha alınmazsak, AB kapısından bir arkadaşımızı arayıp “Bizi aldırsana kanka” diyeceğiz. AB garanti!
Dış politikamız: Eurovision’da en çok oy veren ülke en yakın dostumuz olacak (Azerbaycan hariç).
Yunanistan ile olan ilişkilerimiz: Yunanistan ile olan ilişkilerimizi Fedon ve Nilgün Belgün yönetecek.
Turizm politikamız: Olimpos’a kızla gideceksin. Bodrum bitmiş!
