Daha önceleri neredeydiniz?

Fenerbahçe’nin Ziraat Türkiye Kupası’nı kazandığı maçı statta izleyenler gözlerine inanamamıştır diye düşünüyorum. Çünkü ben de stattaydım ve o muhteşem tribün şovuna inanamadım.

90 dakika boyunca hiç susmadan takımını destekleyen, futbolcuları alkışa boğan, “Nasıl olsa galibiz” rehavetine bir an bile kapılmadan boğazları yırtılırcasına Fenerbahçe şarkıları, marşları söyleyen bu taraftarlar kimler olabilirdi ki?

Öyle ya, sezon boyunca Kadıköy’de gördüğümüz ‘seyirci’lerden farklıydılar. Kadıköy’dekiler kendi futbolcusunu yuhalayan, maçta yenik duruma düştüğünde “Yönetim istifa” demekten başka hiçbir şey yapmayan bir topluluktu çünkü. Demek ki onlar değil. Ya da...

Onlar ama akılları başlarına mı geldi? Şöyle sorayım, başlarına bir şey düştü de Fenerbahçeli olduklarını mı hatırladılar? Durum buysa, arkadaş siz daha önceleri nerelerdeydiniz?

***

Fenerbahçe’ye 38 galibiyet ve 126 golle rekorlar kırdıran, 9 yıl sonra ilk kupayı kazandıran Jesus sizin yüzünüzden gidiyor biliyor musunuz? Jesus “Maçlar sahada oynanmıyor, masa başında bir şeyler dönüyor” dediğinde “Konuş be Jesus!” diye gaz veriyorsunuz, hakem hataları ya da taraflı davranışlar nedeniyle maç kaybedildiğinde “Defol git Jesus” diye ortalığı yangın yerine çeviriyorsunuz.

Şimdi söyleyin bakalım, Jesus başarısız olduğu için mi şampiyonluk gitti, yoksa bir takım olaylar döndüğü için mi? Her neyse, ben Göztepe Gürsel Aksel Stadı’ndaki o taraftarın gerçek Fenerbahçe ruhunu taşıdığını gördüm önceki akşam. Şampiyonluk da bu ruhla gelir.

Yoksa takımın başına Pep Guardiola’yı, forvete Haaland’ı, orta sahaya Messi’yi de alsanız fark etmez. Sezonun özeti de şudur: Jesus başarılıdır, seyirci sınıfta kalmıştır. Nokta.