Mehmet CoşkundenizGitmeyi mi seçmeli yoksa kalmayı mı?

HABERİ PAYLAŞ

Gitmeyi mi seçmeli yoksa kalmayı mı?

Bugün tek bir kişinin hikayesi yok bu yazıda. Hani ilişkinizde bir noktaya gelirsiniz, gitmekle kalmak arasında bir yerdir orası. Ne gidebilirsiniz, ne kalabilirsiniz. Ama bir karar da vermek zorundasınızdır. Yaşadığınız anılar, paylaştığınız zamanlar sizi kalmaya zorlarken, içinde bulunduğunuz huzursuz durum ve aşkın tükendiği, ilişkinin tıkandığı düşüncesi gitmeniz gerektiğini haykırır. ‘Ne zaman gitmeli?’ ya da ‘Hangi durumlarda kalmalı?’ konularında bu sayfalarda defalarca yazılar yazdım, örnekler verdim. Yine de sorular bitmiyor, “Gidersem ne yaşarım kalırsam ne?” sorusuna cevap arayanlar beni nerede bulsalar ayaküstü de olsa bu konuda fikir almak istiyor. Öyleyse anlatayım, giderseniz ne olur, kalırsanız ne olur? Bu hikayemiz gitmekle kalmak arasındaki araf noktasında durmaya devam edenlere gelsin o zaman...

Haberin Devamı

GİDERSEN YIKILIR BU KENT

Diyelim ki gitmeyi seçtiniz. Topladınız pılınızı pırtınızı, anıları bir çuvala koyup denize fırlattınız ve kendinizce yeni bir hayata başladınız. Kısa bir süre rahatladığınızı hissedeceksiniz. Ama sadece kısa bir süre... Ancak daha sonra yalnızlık sizi vuracak. Özellikle geceler geçmek bilmeyecek. Biliyorum da yazıyorum...

Onunla birlikteyken gittiğiniz hiçbir yere uğrayamayacaksınız. Çünkü size her şey onu hatırlatacak. Hele hele çok gezen bir çiftseniz birlikte gitmediğiniz yer kalmamış olacağından evden çıkmak bile istemeyeceksiniz. Ortak dostlarınızla görüşmek sizi yaralayacak. Çünkü konu ister istemez ona gelecek. Bu yüzden kimseyle görüşmek de istemeyeceksiniz. Kendi arkadaşlarınızla görüştüğünüzde size ilişkinizle ilgili çok sayıda soru soracaklarını bildiğinizden onları da aramayacaksınız.

Bu durumda ‘asosyal’ biri olup çıkacaksınız. Yalnız film izlemenin, yalnız içki içmenin, yalnız yemek yemenin, kısacası her şeyi yalnız yapmanın ne kadar berbat bir şey olduğunu anlayacaksınız. Evet ya, gerçekten çok berbat bir şey. Böyle zamanlarımı hatırladım da ürperdim birden...

AĞLAMAK GÜZELDİR AMA...

Onunla geçirdiğiniz günleri hatırlayacaksınız. Hatırladıkça acı çekeceksiniz. “Neden böyle oldu?” diye sorup bol bol gözyaşı dökeceksiniz. Ağlamak iyidir elbette ama bir yere kadar. Katarsis durumuna düşmezsiniz umarım. Tabii bir süre sonra yalnızlık sizi vuracak, yeni biriyle tanışacaksınız. Fakat heyhat, hayatınızdaki bu yeni kişiyi hep onunla kıyaslayacaksınız.

Haberin Devamı

Göreceksiniz ki hiç kimse o değil. Hayatınızdaki büyük boşluğu doldurmak için başka başka uğraşlar arayacaksınız ama hepsinden kısa sürede sıkılacaksınız. Bir zamanlar çok güzel yemekler yapar, çok güzel sofralar hazırlar, dostlarınızı ağırlardınız değil mi? Artık onu da yapmak istemeyeceksiniz.

Yolda el ele yürüyen çiftleri gördüğünüzde kalbiniz sıkışacak, bir an önce eve, yalnızlığınıza dönmek isteyeceksiniz. Elinizde telefon, “Arasam mı, mesaj mı atsam?” diye saatlerce düşüneceksiniz. Telefon çaldığında, bir mesaj bildirimi aldığınızda “Belki de odur” deyip heyecanla açacaksınız. Ve her seferinde hayal kırıklığına uğrayacaksınız. İşin en can sıkıcı yanı, bu sancıların, acıların, yalnızlığın ne kadar süreceğini de asla bilemeyeceksiniz.

Haberin Devamı

KALIRSA BİR SORU...

Peki ya kalmayı seçerseniz? Bir yanınız hep gitmeye meyilli olduğundan ilişkiye kendinizi tam olarak vermeniz mümkün olmayacak. Tartışmalarınız devam edecek. Madem kalmaya karar verdiniz, artık daha hoşgörülü ve sabırlı olmak zorunda kalacaksınız. Bu da sizin kişiliğinize uymayacak. Siz bir adım attığınızda sevgiliniz bu çabayı görmezse umutsuzluğunuz daha da artacak. “Ben uğraşıyorum ama o uğraşmıyor” deyip her seferinde başa döneceksiniz. Sil baştan yani... Daha önce pek aldırmadığınız randevuya gecikmeler, yerine getirilmeyen sözler artık çok daha önemli olacak. Biliyorsunuz ki bu sizin son şansınız. İlişkiniz pamuk ipliğine bağlı.

ŞÜPHE KARANLIK TARAFTIR

İçinizde sürekli bir şüphe olacak. İlişkinizin bu duruma gelmesinde acaba bir başkasının rolü mü var yoksa? Şüphe karanlık taraftır ve siz o tarafa geçmiş olacaksınız. Şüphenin olduğu yerde kontrol başlayacak. Telefon konuşmaları, yazışmalar, sosyal medya, gidilen yerler hep kontrol altında tutulacak. Bu da sizi sıktıkça sıkacak. İlişkinizi dostlarınızdan ya da ailenizden yardım alarak kurtarma fikri doğacak.

Bu kez hayatınızda her zaman birileri olacak. Kendi kendinize bile kalamayacaksınız. Konuşmaya bile fırsat bulamayacaksınız. Çabalayıp da bir noktaya varamadığınızda kendinize güveniniz sıfır olacak. Kendinizle sürekli savaşacaksınız. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bir türlü bulamayacaksınız. Yazıyı okudunuz. Şimdi tekrar düşünün, gitmeyi mi seçeceksiniz yoksa kalmayı mı?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder