Aşk, kavram olarak ‘tek’ olarak görünse de aslında türlü türlü halleri var. Her aşk başka bir şekilde başlıyor ve gelişiyor. Evet, bunların hepsine aşk deniyor ama hiçbiri, birbirine benzemiyor. Yani, “Ben neden arkadaşım gibi aşık değilim? Yoksa hiç aşık değil miyim?” diye sormanızın alemi yok. Çünkü seninki başka, onunki başka türde aşktır.
1- ROMANTİK VE TUTKULU AŞK
Bu tür aşk genellikle ilk görüşte başlar. Taraflar birbirlerini tanımadan ilk görüşte aşka tutulduğu için fiziksel görünüm çok önemlidir. Zaten ilk görüşte aşkın doğasında, kişinin daha önce kafasında oluşturduğu fiziksel yapıya uygun insanlara yönelmesi vardır. Cinsel yakınlık çok önemli yer tutar. Tutku da zaten bundan kaynaklanmaktadır. Tutkulu aşıklar sevgilileri için risk almaya hazırlardır. Kendini feda etme hissi yüksektir.
2- ARKADAŞLIĞI DA KAPSAYAN AŞK
Tutkulardan ve soyutluktan daha çok, mantığın ön planda olduğu, ortak noktaları fazla olan kişiler arasında gelişen aşktır. Bu aşk türü ilk görüşte olmaz, zamanla gelişir. Genellikle önce arkadaşlıkla başlar. Bir süre sonra, paylaşımlar arttıkça ve bu paylaşımlardan alınan keyif yükseldikçe ilişki aşka dönüşür. Fiziksel etkileşim ön planda değildir. Cinsellik de daha geri plandadır. Kişiler bu aşk türünde kendilerini kolayca açma konusunda daha rahattır.
3- OYUNLARLA GELİŞEN AŞK
Elde etme hissini yaşamak için başlayan, genellikle kısa süren ve çok eşliliğe açık bir aşk türüdür. Kişi aşkı bir oyun olarak görür. Aşk oyunlarıyla karşısındaki kişiyi etkilemeyi amaç edinir. Aldığı haz da elde edilme tamamlandığında biter. Aynı anda birkaç kişiyle birlikte olma potansiyelleri vardır. Sık sık buluşma, her anı birlikte paylaşma gibi kaygıları yoktur. Zaten bir süre sonra karşısındaki insandan sıkılacak ve yeni birini elde etmek için oyunlara başlayacaktır.
4- SAHİPLENİCİ AŞK
‘Romantik ve tutkulu aşk’ ile ‘oyunlarla gelişen aşk’ın karışımıdır. Duygusallık ön plandadır. Kıskançlık, güvensizlik gibi kavramlar en üst düzeydedir. Saplantılı bir aşk türüdür. Kişi, terk edilme korkusunu çok derinden yaşar. Yalnız kalma korkusuyla ilişkideki sorunlarını görmez. Görse bile ilişkiyi sonlandırmaya cesaret edemez. Bu nedenle genellikle terk edilen taraf olur. İlişkiyi yaşarken de, bittiğinde de acı çekmekten hoşlanır. Ayrılığın etkisinden uzun süre kurtulamaz.
5- AKLA DAYANAN AŞK
‘Arkadaşlığı da kapsayan aşk’ ve ‘oyunlarla gelişen aşk’ türlerinin kombinasyonudur. Bu aşk türünde heyecandan çok tarafların birbirinden ve ilişkiden duydukları memnuniyet önemlidir. Kişilerin kendileri ve sosyal özellikleri ön plandadır. Eğitim, meslek, aile yapıları, kültürler gibi uyumlar gözetilir. Böyle bir uyum söz konusu olduğunda da ilişkinin hep uzun süreceği varsayılır. Genellikle evliliğe doğru gider. Kişiler bu ilişkinin kendileri için en iyisi olduğuna inanmıştır.
6- BEKLENTİSİZ ÖZVERİLİ AŞK
‘Romantik ve tutkulu aşk’ ile arkadaşlığı da kapsayan aşk’ türlerinin birleşimidir. Karşısındaki kişiyi kusurlarına rağmen seven, bağışlayıcı, destekleyici, onun iyiliğini kendi iyiliğinden çok düşünen aşk türü olarak belirtilmiştir. Koşulsuz ilgilenme, verme ve bağışlama söz konusudur. Bu türdeki aşk, kendini, sevilen kişiye kayıtsız şartsız sunmak anlamına gelir. Aşkı hissetmeyi görev gibi algılarlar, ancak aşktan hiçbir beklentileri yoktur.
CİNSİYET FAKTÖRÜ
Birçok araştırmada aşk biçimlerinin cinsiyete göre farklılaştığı görülmüştür. Bu araştırmalarda; erkeklerin kadınlara oranla aşkı daha çok oyun gibi gördüğü ve daha tutkulu aşk yaşadıkları, kadınların ise aşkı erkeklere oranla daha çok arkadaşça, mantıklı ve sahiplenici olarak gördükleri gözlenmiştir.
KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ
Aşk biçimleri zaman, yaş, ilişkinin aşamasına ve kişilik özelliklerine göre değişir. Dışadönük kişilerin ‘romantik ve tutkulu aşk’ ile ‘oyunlarla gelişen aşk’ yaşama eğiliminde olduğu gözlenirken, içe dönük kişilerin ‘sahiplenici Aşk’ı tercih ettikleri, ‘akla dayanan aşk’ı ise reddettikleri tespit edilmiştir. Flört ilişkisi olan çiftlerin, evli/ nişanlı çiftlere göre birbirlerine daha sahiplenici biçimde bağlandıkları belirtilmiştir. Yani bu çiftler evli ya da sözlü/nişanlı çiftlere göre ilişkilerinde daha çok duygusal olma ve sürekli olarak birlikte oldukları kişiyi kaybetme korkusu yaşama eğilimindedir. Ayrıca, insanlar gençken aşkı daha çok oyun gibi görür, daha tutkulu ve sahiplenici olarak ilişkilerine bağlanır. Yaş ilerledikçe daha çok mantıklı ve arkadaşça ilişkileri tercih ederler.