Yalnız olan da, sevgilisi olan da, evli olan da aldatılmaktan korkuyor. Hele hele daha önceki ilişkisinde aldatılmış olanlar, ikinci kez aynı şeyi yaşadıklarında şu soruyu sormaya başlıyor: “Herkes mi aldatır?” Hayır, herkes aldatmıyor...
33 yaşındaki bir kadın okurum bana gönderdiği e-mailde erkeklerin sürekli aldatmaya meyilli olmasından bıktığını söylüyordu. 4 yıllık ilişkisi ihanetle sonuçlanmış. Diyor ki; “Ben şüphelendiğim zaman beni ikna etmek için çok uğraştı. ‘Hayır yok öyle bir şey, seni çok seviyorum, senden başkasını gözüm görmüyor’ gibi sözlerle beni sakinleştirdi. Ama aradan 6 ay geçtikten sonra ‘Aramızda bir şey yok’ dediği kadınla bir ilişki yaşadığının ortaya çıkması beni yıktı. Ben onun aldatmasından çok, aptal yerine konmaya kızıyorum. Hadi o ilişki öyle bitti. Ben normalde sıcakkanlı bir insanım. Bana yakınlık gösterene, asgari ölçüde aynı yakınlıkla karşılık veririm. Fakat erkeklerin bu yakınlığı başka yere çekmesi beni delirtiyor. Üstelik bunların hepsi evli. Örneğin arkadaş ortamında görüşüyoruz. Benim yanımda eşlerine ‘Canım, cicim, aşkım’ demeler, sarılmalar öpmeler ama sonra telefonuma ‘Senden çok etkilendim, görüşelim’ diye mesaj yazmalar... Midem bulanıyor artık. Ben bu cesareti verdiğimi düşünmüyorum. Ama algıları şu: 33 yaşına gelmiş bekar bir kadın her türlü teklife açıktır... Değilim arkadaş, değilim. Ben de herkes gibi aşk arıyorum, uzun soluklu ilişki arıyorum. Ben sizin gecelik zevklerinizi tatmin edecek bir makine değilim. İşte bunları gördükçe erkeklere de kadınlara da güvenim sıfırlanıyor. Ve soruyorum, şu dünyada herkes mi aldatır?”
EVLİLİKTEN VAZGEÇMİYORLAR
Uzun dönemli evlilikleri olan ve evlilik dışı ilişkiler yaşayan erkekler, evliliklerinden yüksek derecede memnun olduklarını söylüyor. Araştırmalara göre; eşlerini aldatan erkeklerin yüzde 56’sı evliliğinde mutlu olduğunu söylemiş. Dolayısıyla ilişkilerde yaşanan mutsuzluk birebir aldatma nedeni olmadığı gibi “Mutlu birliktelikleri olan çiftler aldatmaz” diye bir genelleme de söz konusu değildir. Okurum şöyle devam etmiş e-mailine; “Peki o erkekler o kadınlarla nasıl aynı yatağa giriyor? Ya kadınlar? Bence birçoğu kocalarının yediği haltları biliyor. Öyleyse neden devam ediyorlar evliliğe?”
ALDATMA BAZEN İŞE YARAR
Her çift kendi yaşadıkları ilişkinin dinamikleri içerisinde aldatmaya farklı tepkiler verebilir ve aldatma sonrası süreci farklı yaşayabilir. Aldatmanın ortaya çıkması bazı çiftlerin ilişkilerini güçlendirirken bazı çiftlerde ayrılığa yol açmakta. Aldatma sonrası çiftlerin ilişkilerini devam ettirme kararı ilişkinin geçmişi kişilik yapıları ve evliliğe bağlılıkları gibi çok çeşitli değişkenlere bağlı. Çoğu çift aldatma durumlarında evliliklerini bitirmek yerine kurtarmak için çaba sarf etmekte ve bu durumdan çift olarak daha güçlü ve birbirine bağlı olarak çıkabilmekte. Amerika’daki bir araştırmada evliliklerin sadece yüzde 20’sinin aldatma nedeniyle bittiğini, evliliği bitiren asıl faktörün çiftlerin zamanla birbirinden uzaklaşmaları olduğu ortaya konmuş. Aynı araştırma, eğer çiftler ilişki içinde iletişimlerini güçlendirir, problemlerini daha yapıcı yaklaşımlarla çözmeyi, aldatmanın yarattığı duygusal yaraları birlikte sarmayı öğrenirlerse daha tatmin edici, mutlu bir ilişkiye ve evliliğe kavuşabildiklerini gösteriyor.
İNSANIN GİZLİ YAŞAMI
‘Güven’ meselesi burada çok önemli rol oynuyor. Bir kere güvenin yeniden tanımlanmasında fayda var. Bir kez aldatılan kişi artık bilecektir ki; hayatta ‘mutlak güven’ diye bir şey yoktur. Bir insana sonsuz güven duymak imkansızdır. Çünkü aslında hepimizin yaşadığı 3 farklı yaşam vardır.
1- SOSYAL YAŞAM: Bu, bizim toplum içindeki yaşamımızdır. İş ortamında, yolda, sokakta, bir kafede, arkadaşlar arasında gösterdiğimiz davranış şekilleridir. Genellikle maskeli bir yaşam şeklidir bu. Ortama uyum sağlamak diye de adlandırılabilir.
2- ÖZEL YAŞAM: Ailemizin, eşimizin, sevgilimizin bildiği yaşamımız. Onlarla paylaştığımız yüzümüz. Zayıflıklarımızı, zaaflarımızı ortaya koyduğumuz ve sosyal yaşama göre çok daha rahat ettiğimiz durum.
3- GIZLI YAŞAM: Hiç kimseyle paylaşmadığımız, sadece kendimizin bildiği yaşamımız. Hayatımızın karanlık yüzü. Tek başınayken yaptıklarımızdan tutun, kimseyle paylaşmadığımız düşüncelere kadar her şeyi kapsıyor. Hangi seri katilin karısı, yakalanana kadar onun seri katil olduğunu biliyordu ki? Sonuç olarak aldatmayla ilgili kafamızda yer alan yanlış inançları bir kenara bırakmak kendi durumumuza odaklanmak için bu durumdan edindiğimiz deneyimleri değerlendirmemiz gerekir. Aldatmayı genellemek yerine her ilişki içinde farklı yaşanacağına inanmak, aldatılma sürecini daha kolay atlatmamıza yardımcı olur. Aldatılma her ilişkinin korkulu rüyası olsa da bu durumla başa çıkma yöntemlerimiz bizi daha güçlü ve olumlu bireyler haline getirebilir.