İlişkiler dünyasındaki klişeleri kırmak, bazen atomu parçalamaktan zordur. Ama ne yazık ki bu klişeler sağlıklı ilişki kurmamızı engelliyor. Bunlara kafanızı takmadan duygularınızı dilediğiniz gibi yaşamalısınız. Şimdi size dillere pelesenk olmuş bu klişeleri ve aslında ne anlama geldiklerini aktaracağım.
1. KAÇAN KOVALANIR
Yıl oldu 2020, hâlâ yüz yıl önce söylenmiş ve aslında hiçbir geçerliliği olmayan bir sözü kendimize düstur ediniyoruz. “Kaçan kovalanır” sözü, duygularına karşılık bulamayan ya da karşılık bulsa da aynı yoğunluğu ilgi duyduğu insanda göremeyen kişilerin uydurduğu bir teselli cümlesi, hepsi o kadar. Bilin ki aslında o kişi sizden kaçmıyor. Sadece sizin ondan hoşlandığınız kadar o sizden hoşlanmıyor, sizinle aynı beklentileri paylaşmıyor. Siz onun taktik olduğunu sanıyorsunuz ama değil. Yani “Bu taktiği ben uygulayayım da beni kovalasın” derseniz fena halde şapa oturursunuz.
SONUÇ: Kaçma kovalamasın, kovalama kaçmasın.
2. İLK AŞK UNUTULMAZ
Sadece ilk aşk değil, hiçbir aşk unutulmaz. Unutmayız, sadece yeni duruma alışıp hayatımıza devam ederiz. Ne yani, bunca kişi ilk aşkını unutmuyor diye, hayatını bambaşka bir şekilde düzenlemişken o ilk sevgili çıkıp geldiğinde her şeyi bırakıp ona mı koşacak yani? Tabii ki böyle bir şey olmayacak. Bu söz sadece ilk aşkın ne kadar özel olduğunu anlatıyorsa olumlu. Ama bunun üzerine bir de, “Esas aşk, ilk aşkındır. Diğerleri onun taklididir” gibi bir başka saçma klişe ile besleniyorsa vay halinize. O zaman yaşadığınız aşkın tadını asla çıkaramazsınız.
SONUÇ: İlk aşkını unutma, yenisini ıskalama.
3. EVLİLİK AŞKI ÖLDÜRÜR
Hanımlar beyler bilelim ki kimse aşkı öldüremez. Aşk, siz ona gereken değeri vermezseniz, emek harcamazsanız, çaba göstermezseniz, sizden kaçıp gider. Üstelik önce “Gidiyorum” diye de bağırır ama fark etmezsiniz. Ne yazık ki, eski Türk filmlerinde bize hep yanlış öğretildi. Film boyunca esas kız ile esas oğlan türlü türlü insanlarla, kötülüklerle mücadele eder, en sonunda evlenirler. Film biter. Oysa asıl mesele o imzalar atıldıktan sonra başlar. Evlilik amaç değil, araçtır. Yani evlenmeyi değil, aşkımızı yürütmeyi düşünmeliyiz.
SONUÇ: Aşk ölmez biz ölürüz.
4.PARA AŞKI SATIN ALIR
Para ile elde edeceğiniz şey aşk değil, size aşıkmış gibi davranan ama harcadığınız parayla mutlu olan insanlardır. Peki paranız bitince ne olur? Sizi önce o aşıkmış gibi davranan insanlar terk eder. Fazla hayalci olmayalım, para elbette bir ilişkinin huzurlu yürümesi için önemlidir. Ancak sizi sevmeyen birini sadece parayla elde etmeniz mümkün değildir. Aşk denen bir gerçek var ve sizinle paranız için birlikte olan kişi bir gün aşık olduğunda bunların hepsini elinin tersiyle itebilir.
SONUÇ: Paraya inanma ama parasız da kalma.
5. BU YAŞTA AŞK MI OLUR?
Bilim insanları diyor ki; insanların aşık olacakları kişiler hakkında beyinlerinde taşıdıkları şablonlar iki ila sekiz yaş arasında oluşuyor. Sonra bu şablon ergenlik döneminde ön plana çıkıyor ve aşkı da yaşamaya başlıyoruz. Şimdi gelelim en önemli noktaya: Aşktan jübile yapamazsınız. Yani bir futbolcu gibi “Yaşım ilerledi” deyip aşkı bırakamazsınız. Yaşınız kaç olursa olsun, eğer birine aşık değilseniz, her an bir kişiye aşık olma potansiyeliniz vardır. Elbette öğrendiklerimiz de var. Yaşımız ilerledikçe kriterlerimiz de değişiyor. Biraz daha seçici olduğumuzdan kendimizi çok çabuk kaptırmıyoruz. Yine de aşık oluyoruz işte. 75 yaşında da, 80 yaşında da.
SONUÇ: Aşk yaşta değil, kalptedir.