Sosyal medyada yeni bir akım var. Fotoğrafta da gördüğünüz gibi, herkes kendi uygun bir fotoğrafını, bir kanat resmiyle yan yana getiriyor ve sanki kanatlıymış gibi bir görüntü oluşturuyor. Tabii kısa sürede çok yayıldı, İşin mizahını da yapıyorlar. Kanat yerine kelebek makarna, Adana kebap şişleri, şef bıçakları, fındığın yeşil kabuklarını falan koyanlar da var. Ama hiçbiri bir Ümit Besen değil. Ümit Besen’in 1980’li yıllarda yaptığı albümlerin kapakları hep ilginçtir.
Ama kuşkusuz en uçuk olanı ‘Takarak Aşk Kanadını Yakında Geleceğim’ adlı albümün kapağı. Ümit Besen, melek kanatlarıyla poz vermiş. Düşünün, o yıllarda buna cesaret etmiş. Kate Perry, 2018’de Met Gala’ya kanatlı kıyafetiyle katılmıştı. O fotoğrafı görünce aklıma yine Ümit Besen’in kanatlı albüm kapağı gelmişti.
Zamanının çok ötesinde ve çok cesur bir girişim bence. Yani sevgili okurlar öyle iki fotoğrafı yan yana getirince kanatlı olunmuyor. Asıl challenge, yani Türkçesiyle asıl kapışma o kanatları omzunuza takarak çektirdiğiniz fotoğraflarla olur. Var mısınız denemeye?
We had Obra they won't
Türkiye’de basketbol 1980’li yıllarda TRT’deki ‘Beyaz Gölge’ dizisiyle müthiş bir ivme yakalamıştı. Amerika’da suça meyilli siyahi gençlerin ağırlıklı olduğu bir lisede göreve başlayan koç Ken Reeves, hem o çocukların hem de o okulun kaderini değiştirmişti. Diziyle beraber Türkiye’de her şehre, her ilçeye basketbol potaları kurulmuş, gençlerin bu spora ilgisi bir anda müthiş bir şekilde artmıştı.
Bir süre sonra o rüzgar dindi. Basketbol yine futbolun gölgesinde kaldı. Basketbol sahaları, potalar ya çürüdü, ya da yıkılıp yerlerine başka şeyler yapıldı. Euroleauge’de ilk 16’ya bile kalmanın başarı olarak kabul edildiği bir ortamda, bir adam geldi ülkemize. Avrupa’nın gelmiş geçmiş en başarılı koçu Zeljko Obradovic, 2013’te Fenerbahçe baş antrenörü olarak göreve başladı. Ve ‘Beyaz Gölge’den tam 30 yıl sonra basketbolun kaderi bir kez daha değişti.
Sadece Fenerbahçe’nin değil tüm takımların ufkunu genişleten, son topa kadar mücadele etmenin ne demek olduğunu öğreten, “Almadığım kupa kalmadı niye uğraşayım ki?” demek yerine aklının ve bedeninin her hücresiyle kendini basketbola adayan Obradovic, Türkiye’ye tüm sporlarda kulüp bazında en büyük başarıyı da getirdi. Fenerbahçe, defalarca Euroleague’de ‘Final Four’ oynadı,
2017’de de şampiyon oldu. Ne yazık ki Obradovic bıraktı Fenerbahçe’yi. Ben Obradovic’li Fenerbahçe’nin birçok maçını salonda izledim. Obra’nın stratejisine, oyun kurgusuna hep hayran oldum. Zaten biz Fenerbahçeliler ilk yarısını 20 sayı geride kapattığımız maçlarda bile derdik ki, “Obra şimdi şapkadan tavşan çıkarır ve bu maçı alır.”
Hep aldı da nitekim. Güle güle efsane koç. Seni çok özleyeceğiz. “We have Obra they don’t” (Bizim Obramız var onların yok) diyerek övündük yıllarca. Şimdi arkandan söyleyeceğimiz tek şey şu olacak... We had Obra they won’t. (Bizim Obramız vardı onların olmayacak).