Mehmet CoşkundenizKatil kim?

HABERİ PAYLAŞ

Seri katillerin konu edildiği “Criminal Minds” dizisinin hastasıyım. Günde en az iki bölüm izlemeden rahat edemiyorum, o kadar yani. Son izlediğim bölümünde, genç bir seri katil, Instagram’da selfie paylaşan, kibirli gençleri hedef alıyordu. Yani katil öldüreceği kişileri Instagram’dan seçiyordu. Kısa bir araştırmadan sonra katil bulundu, hapse tıkıldı.

Türkiye’deki fenomen operasyonlarında Dilan-Engin Polat çifti ile Bahar-Nihal Candan kardeşler polisin ağına takıldı. Instagram’da görgüsüzce gözümüze soktukları lüks yaşamlarının aslında bir kara para aklama operasyonunun parçası olduğu anlaşılıyor. 600 fenomen incelemeye alındı. Belli ki daha birçok kişi Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün koridorlarından geçecek.

Haberin Devamı

Dünkü Hürriyet Gazetesi’nde Fevzi Kızılkoyun, kara para aklama operasyonunun nasıl yapıldığını madde madde anlatmış. Çeteler, önce az takipçili kişilere ulaşıyor. Bu kişilerin sosyal medyada reklamları yapılıyor ve fenomen olmaları sağlanıyor. Sonra bu fenomenler tabela şirketler kuruyor. Ardından paralar bu şirketler üzerinden aklanıp yurt dışına çıkarılıyor. Güzellik merkezlerinin seçilmesinin sebebi de belli. Hayali müşteriler para ödemiş gibi gösterilip fatura kesiliyor. Bu sarmala giren fenomenlere de yüzde 20 komisyon ödeniyor.

Dilan- Engin Polat çiftinin yaşam biçimlerini düşündüğümüzde, paranın sadece yüzde 20’si ile böyle bir lükse sahip olunuyorsa, gerçekte meblağın büyüklüğünü artık siz hayal edin. “Criminal Minds”ta katil kurbanlarını Instagram’dan seçiyordu, Türkiye’de kara para aklayıcıları yardakçılarını Instagram’dan seçiyor. Katilin, katillerin yardakçıları yakalandı. Tamam da bu para kimin? Nereden geliyor? Kimlerin parası bu fenomenler tarafından aklanıyor? Mali polisin, MASAK’ın bu işin peşinde olduğunu biliyoruz. Çok müthiş operasyonlara da imza atıyorlar. Eminim, sonunda katili de bulacaklar. Ama o zamana kadar aklımızda hep aynı soru olacak. Katil kim?

BU SON OLSUN

Alev Gürsoy Cimin, günümüzde gazeteciliği yaşatmaya çalışan birkaç isimden biridir. Yaptığı röportajlar, haberler hep gündem yaratır, günlerce konuşulur. Alev’in haberleri üzerine televizyon programları yapılır. Ama o bunu asla kullanmaz, bir ‘star’ gibi davranmaz. Kalbinde hep gazetecilik aşkı vardır ve başka hiçbir şey umurunda değildir. Biz POSTA olarak onun gibi bir gazeteci ile çalıştığımız için şanslıyız. Alev, geçtiğimiz günlerde ikinci romanını yayınladı. “Bu Son Olsun” adlı roman, başta Şule Çet olmak üzere şiddete uğrayan, hayatları ellerinden alınan kadınlara adanmış. Küçücük bir çocukken istismara uğrayan Avukat Ceylan’ın yıllar sonra memleketine döndüğünde yaşadıklarından yola çıkarak aslında tüm Türkiye’deki kadınların yaşadığı mağduriyeti, şiddeti anlatıyor. Mona Kitap’tan çıkan bu romanı okumanızı öneririm.

Haberin Devamı

Katil kim

DİZİLERİN SORUNU

Eşimin işi sebebiyle (cast direktörü) bazı yerli dizileri izlemek zorunda kalıyorum. “Zorunda” diyorum çünkü bir süre sonra o diziyi izlemek beni gerçekten çok yoruyor. Aslında birçok kez merakla başlıyorum izlemeye. Hatta şaşırıyorum, “Vay be, hiç de Türk dizisi gibi değil” diye yorum bile yapıyorum. Ancak birkaç bölüm sonra işler değişiyor. Bence Türk dizilerinin ‘uzun süre’ dışında 3 büyük problemi var.

Haberin Devamı

1- Rekabet yüksek. Herkes reyting pastasından pay kapmaya başlıyor. Senaristler de ellerindeki tüm barutları ilk birkaç bölümde kullanıyor. İlk üç, dört bölüm fişek gibi, zımba gibi oluyor. Aksiyon isteyene aksiyon, aşk isteyene aşk, entrika isteyene entrika. Ama daha sonra senaryo yavaşlıyor, konular sarkıyor.

2- Herkes birbirine bağırıyor. Evet evet, sürekli bağırarak konuşan oyuncular, bir süre sonra rahatsızlık vermeye başlıyor. O zaman da insan “Yahu bunlar hiç mi normal konuşmazlar?” diye soruyor.

3- Müzik... Bir dakika bile susmuyor. Elbette dizi müziği olmalıdır, ama hep aynı ses tonunda, her diyaloğun altında, her sahnenin üstünde müzik olması çok yorucu. İnsan müziğin sesinden, dizideki konuşmalara odaklanamıyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder