Bir dost sohbetinde masadaki hanımefendilerden biri, sevgilisiyle yaşadığı romantik buluşmadan söz ederken, çoğumuz “Ne kadar güzel, ne kadar şanslısın” sözleriyle ona destek oluyorduk. Ancak aramızdan biri, “Ya arkadaşlar, ben bu tür şeylerden hiç etkilenmiyorum. Hatta itiraf edeyim biri bana böyle bir gece yaşatmaya kalksa oradan kusarak uzaklaşırım” deyince bütün gözler ona döndü. Nasıl yani? Bir insan nasıl romantik olamaz ki? Toplumun genel geçer kuralları hepimizin içinde bir parça da olsa romantiklik olduğunu var sayar. Aşkın simgeleri olan kırmızı güller, mum ışığında yemekler, bir sahilde baş başa oturmalar, sarılarak dans etmeler falan hepimizin yaşamak istediği şeyler olarak kabul edilir. Bunu istemeyenler, sevmeyenler garipsenir. Ancak dünya değişiyor, tabii aşkın anlamı da değişiyor. Artık aramızda ‘aromantikler’ de yaşıyor. “Romantizm de ne ya?” diyenler çoğalıyor. Yani böyle insanlar artık garip falan değil, yaşamın gerçeği.
SİZ DE ÖYLE MİSİNİZ?
Şimdi, aromantik olup olmadığınızı öğrenmenin zamanı geldi. Nedir bunun göstergeleri?
1- Biri size romantik ilgi gösterdiğinde heyecanlanmak yerine kafanız karışır. Çünkü siz bu jestlerin neden özel bir anlam içermesi gerektiği konusunu anlamıyorsunuz.
2- Romantizm, sizin için sanki paralel evrene ait bir kavram. Birinden romantik olarak etkilenmenin nasıl bir his olduğunu gerçekten kavrayamıyorsunuz.
3- Romantik filmlere kitaplara hiç ilgi duymuyorsunuz. Örneğin ‘Titanic’ filmini bir kez bile izlemediniz, hatta hiç merak etmediniz.
4- Arkadaşlık kavramı sizin için romantik sevgili kavramından daha önemli. Bir kişiyle kurduğunuz arkadaşlık bağına çok değer veriyorsunuz.
5- Romantik jestler size ‘ezberlenmiş ve samimiyeti olmayan davranışlar’ gibi geliyor. Biri böyle davrandığında gülesiniz geliyor.
6- İltifatlar, “Seni seviyorum, deli gibi aşığım” gibi sözler sizde hiçbir etki uyandırmıyor. Hatta rahatsız ediyor.
7- Sosyal medyada birinin sizi beğenmesine aldırmıyorsunuz. Siz de bu tür uygulamaları sadece bilgi amaçlı kullanıyorsunuz ve kimseyle bağlantınız yok.
8- Sevgililer Günü hakkında olumsuz yargılara sahipsiniz. Sizin için sıradan bir gün. Sevgiliniz olsa bile asla kutlama yapmıyorsunuz.
9- Biriyle ilişki kurduğunuzda ille de bunun bir isme sahip olması gerektiğini düşünmüyorsunuz. Kendinizi akışa bırakıyorsunuz.
10- Karşınızdaki kişiden beklentilerinizi hiçbir imaya yer bırakmadan direkt olarak söylüyorsunuz. Romantik oyunlar için vakit harcamıyorsunuz.
ÇOK DA KÖTÜ DEĞİL
Bu maddelerden birçoğu sizin hayatınıza egemense, aromontik olduğunuz kesin. Toplumun diğer fertlerine uymak için romantik olmaya hiç çalışmayın, bu imkansız. Ama bu durumun iyi yönleri de var.
1- Geleneksel ilişki türlerinden daha bağımsız bağlar kurabilirsiniz. Toplumun beklentilerini karşılama zorunluluğunu hiç yaşamazsınız.
2- Farklı aşk türleri hakkında farkındalığı yüksek bir insan haline gelebilirsiniz. Anlayış kapasiteniz yükselir, kimseyi yargılamazsınız.
3- Sevgilinizle sadece ‘aşk’ üzerine değil ortak ilgi alanları, değerler ve gerçek sevgi üzerine bir ilişki kurabilirsiniz. Bu daha kalıcıdır.
4- Kendi keşif yolculuğunuzu çok daha rahat yapabilirsiniz. İlişkilerinizde ve yaşamınızda neye değer verdiğinizi çok daha kolay anlayabilirsiniz.
5- Flört ya da birini elde etme kaygısı olmadan sosyal etkinliklere katıldığınızda üzerinizde baskı hissetmezsiniz.
6- İlişkilerinizde dürüstlük ve saygı her zaman ön plandadır. Somut davranışlar ilginizi her zaman daha çok çeker.
7- Reddedilme korkusu ya da doğru kişiyi bulma baskısı gibi romantik ilişkileri çevreleyen kaygılar olmadan, daha huzurlu bir duygusal yaşamınız olabilir.
8- Kendinizi ifade etme tarzınız, sizin gibi düşünen ama toplumsal baskı nedeniyle kendini saklayan kişiler için cesaret verici olabilir.
9- Hangi işe odaklanırsanız odaklanın, romantizmin baskısı olmadığından çok daha başarılı olabilirsiniz.
10- Bir başkasını değil, kendinizi mutlu etmek için çabaladığınız için yaptığınız her şey size çok büyük keyif verir.
ZORLUKLARI DA VAR
Arkadaşlarınız tarafından dışlanmak, kendinizi ucube gibi hissetmek, size benzer kişiler bulmakta zorlanmak, bazen iç çatışmalar yaşamak, sosyal baskıya maruz kalmak gibi bazı zorluklar da yaşarsınız kuşkusuz. Ama hepimiz başka biriyle bağ kurarken bir yol seçeriz. Sizin yolunuz da bu. Garip değil, ayıp değil. İnsan duygularının ve ilişkilerinin farklı bir şekilde ifadesi sadece. Elbette herkes hissettiklerinizi anlayamayabilir ancak bu sizin hislerinizi daha az geçerli kılmaz. Sizin ilişkileri yaşama biçiminiz en az diğerleri kadar önemli ve anlamlıdır.