1980’lerin yıldızı ‘Afrodit’ lakaplı Banu Alkan, gündem yaratma konusunda gerçekten çok usta.
“Yalıma mazot alacak, Paris’e gidip saç boyatacak para bulamadığım zamanlar oldu” dedi ya, kimisi epey eleştirdi kendisini.
Vay efendim millet yiyecek ekmek bulamazken, Banu Alkan bunu nasıl söylermiş falan filan... Bu eleştiriler Banu Alkan’ın umurunda bile değil.
O, daha ilk günden beri üstlendiği ‘zengin ve güçlü’ rolünü başarıyla oynuyor. Fakirliği anlatırken bile üst perdeden, sıradan insanları ezerek anlatıyor.
Biz zavallı ölümlüler de yalıların bir zamanlar mazotla çalışan kaloriferle ısındığını bu sayede öğreniyoruz.
Oysa biliyoruz ki Banu Alkan hiçbir zaman bir yalının sahibi olmadı. Kirasını erkek arkadaşının verdiği bir yalıda bir süre oturdu hepsi o kadar.
Ama bu bile onun için “Yalım” demeye yeterli. Banu Alkan’dan “Ekmek alacak para bulamadım” demesini bekleyenler her zaman hayal kırıklığına uğrayacak.
Çünkü o kendini gerçekten de ‘Afrodit’ sanıyor. Sıradan insanların sorunları onun için asla söz konusu olmaz.
Banu Alkan fakir olacaksa bile, yalısına mazot alamayan, Paris’e saç boyatmaya gidemeyen fakir olur. Seversiniz, sevmezsiniz. Ama kabul edin ki, Banu Alkan tarzı da budur.
YALNIZ KADINLAR MUTSUZ ERKEKLER
Gazeteci arkadaşım Füsun Saka’nın Gedik Radyo’daki programına konuk oldum geçenlerde. 30-40 yaş arası kadınların neden yalnız olduğunu konuştuk epey bir süre. Füsun o kadınların yalnızlığın verdiği mutsuzlukla yaşadığını söylerken, ben erkeklerin de mutsuz olduğunu söyledim.
Evet, çağımızın sorunu, kadınlar yalnız, erkekler mutsuz. Çünkü kadınlar belirledikleri kriterlere uygun erkek bulamıyor. Bulamadıkça, ilk karşılarına çıkan erkeği o kriterlere uygun hale getirmeye çalışıyor.
E tabii bu mümkün olmuyor, sonra gelsin mutsuzluk. Erkeklerse geleneklerin ve toplum baskısıyla “Zamanı geldi” diyerek pek de sevmedikleri kadınlarla evleniyor, sonra mutsuz mutsuz çapkınlığa yöneliyor. Köşedeki pizzacıya, pizza ısmarlamaya benzemez bu iş.
O kolaydır, dilediğiniz kadar peynir, mantar, salam, sosis, vs. ekleterek istediğiniz mükemmel tadı elde etmeniz mümkündür. Ama ilişkilerde söz konusu insandır ve siz insanın mayasını, hamurunu değiştirme gücüne sahip değilsiniz. Birlikte olgunlaşmanın ne demek olduğunu biliyor musunuz?
Birlikte öğrenebilmek, birlikte keşfedebilmekten söz ediyorum. Sevgilimiz bize tam olarak gelsin. Her şeyi tam olsun. Şöyle güzel, şöyle yakışıklı, böyle eğitimli, o kadar paralı, kültürlü, bilgili, başarılı...
Ama siz neredesiniz peki? Sizin bu ilişkiye katkınız ne? “Armut piş ağzıma düş” misali hiçbir şey yapmadan bekliyoruz öyle. Sürekli aşkı konuşarak aşk yaşanmaz. Gireceksiniz işin içine. Kendinize de sevgilinize de, ilişkinize de emek harcayacaksınız. Birlikte üretecek, birlikte paylaşacaksınız. İşte o zaman aşk nedir, anlayacaksınız.
GÜNÜN SÖZÜ
Besin ister aşk, tıpkı bir çiçeğin su istemesi gibi. İnsandır besini aşkın. Unutma; en aşka ne kadar çok şey verirsen o da seni o kadar mutlu eder.
GÜNÜN AŞK TÜYOSU
Aşk senin en değerli varlığındır, gözünden bile sakınacaksın. Paha biçilmez bir mücevher gibi koruyacaksın. Dalgalanmalara açık bir duygudur aşk. Korumazsan, kırılır, kaybolur, çalarlar üzülürsün.
GÜNÜN DİYALOĞU
- Biterse diye çok korkuyorum
- Bitebilir elbette...
- O zaman yaşayamam...
- Yaşarsın. Ama asıl bu korkuyla devam edersen bu ilişkiyi yaşayamazsın...