Mehmet CoşkundenizÖzlemek değil ayrılık sancısı

HABERİ PAYLAŞ

Özlemek değil ayrılık sancısı

Uzun süren bir ilişki bittiğinde, ayrıldığınız kişinin sizinle iletişimde kalması, örneğin mesajlar atması karşısında ne yaparsınız? O mesajlara cevap verip iletişimi sürdürür müsünüz yoksa kesin bir dille “Bitti artık” deyip, mesaj atmaya devam ederse de engeller misiniz? İletişimi tamamen kesmek ya da engellemek kolay değildir, biliyorum. Ne de olsa yaşanmışlıklar, anılar, birlikte geçirdiğiniz onca zaman var. Aşk bitmiş olsa da sevgi kırıntıları kalmaya devam eder içinizde. Ondan haber almak, nasıl olduğunu bilmek, bir nebze olsa da rahatlatır sizi. Özlemek midir bu? Yeniden eski günlere dönme isteği midir? Masadaki kadın bana eski sevgilisine son gönderdiği mesajı gösterdi. “Ne olur bir daha yazma bana, sözlerin kalbimdeki yarayı kanatıyor. Özlediğini söylüyorsun ama kabul et, biz kaybettik aşkı...”

Haberin Devamı

FARKLI BİR DUYGU

“Bu mesajı yazmadan önce çok düşündüm. Çünkü biliyordum ki bu benim ona yazdığım son cümleler olacaktı” dedi. Altı ay önce ayrıldıklarını eski sevgilisinin hemen her gün kendisine mesaj atmaya devam ettiğini ama bu son mesajdan sonra tek kelime bile yazmadığını da ekledi. “Neydi bu?” diye sordu, “Neden yazmaya devam etti? Gerçekten özlüyor muydu? Benimle yeniden bir şeyler yaşamayı mı arzu ediyordu? Aslında o mesajlardan etkilenmedim değil, bir ara ‘Neden yeniden birlikte olmayalım?’ diye düşündüm.

Sonra yaşadıklarım aklıma geldi. Her gününü berbat bir şekilde geçirdiğim son bir yılımız...” Her ayrılık, özlemi de beraber getirir kuşkusuz. Ama bu özlem, sevgiliyken kısa ayrılıklarda duyulan özlem duygusu gibi değildir, farklıdır. Özlemek, kavuşma ihtimali varsa güzeldir. Gelmeyecek, bir daha hiç görülmeyecek birine duyulan özlem ise acı vericidir, yıkıcıdır. “Özlemek değil sizinkisi” dedim, “Ayrılık sancısıdır bu. Birbirinizden bedenen ayrılmış olsanız bile kalbiniz henüz bunu kabul etmemiş.

Senin yazdığın mesajdaki ‘Sözlerin kalbimdeki yarayı kanatıyor’ sözleri de bunun işareti zaten.” “Öyleyse benim çektiğim sancıyı o da çekiyor olmalı.” “Evet, en az seninki kadar yaralı o da. Bu yaranın verdiği acıyı azaltmak için sana mesaj yollamaya devam ediyordu. Ama bunu dile getiren sen oldun. Mesajların, canını yaktığını biliyor artık. Buna bir son vermesi de seni üzdüğünün farkına varmasıyla oldu.” “Geçecek mi peki?” “Geçeceğini biliyorsun, daha önce de geçti. İkiniz de o zamanı beklemelisiniz.”

Haberin Devamı

YENİDEN BAŞLAMASIN

Beklemenin nasıl yıpratıcı bir şey olduğunu ama buluşurlarsa zamanla hafifleyecek olan sancının yine şiddetle en baştan başlayacağını da ekledim sözlerime. “Peki” dedi, “Bu aralar benimle ilgilenen biri var, ben de boş değilim ona karşı. Ne yapmalıyım?” “Aman, sakın” diye cevap verdim, “Bir takımın hocası gibi davranma.

Sakatlanıp çıkan oyuncunun yerine yenisini mi alacaksın? Sen, geçmiştekinin yerini dolduracak birinin arayışı içerisindesin şu an. Kalbindeki bu sancı devam ederken hiçbir işe yaramayacak. Yaşadığın her aşk, her ilişki, eşsizdir, benzersizdir. O aşkı sana yaşatan sevgili dünyada tektir. Yeni gelen hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktır. Eskisinin yerine birini koymaya çalışmak da beyhude bir uğraştır.” “Ne kadar beklemeliyim?” diye sordu. “Ona dair aklında, kalbinde bazı şeyler varsa, yeni bir ilişkiye başlamayacaksın.

Haberin Devamı

Bekleyeceksin bitmesini. Bitirmek için çabalayacaksın. Evet, her aşk acısı bir gün mutlaka biter. Tabii ki unutmayacaksın, insan yaşadıklarını unutur mu? Ama geçmişi güzel anarak, hatıralarıyla anarak, bugünü yaşamayı bileceksin, öğreneceksin. Aksi takdirde hayatındaki hiç kimse senin asıl oyuncun olamaz. Yedek sevgililerle, yedek aşklarla yetinmeye çalışırsın fakat başaramayıp çuvallarsın.”

SÖZLERİM AĞIRDI

Söylediklerimin biraz ağır olduğunun farkındaydım. Ama düşündüğü şeyin ayrılık sancısından da fazla acı vereceğini biliyordum. Bir ayrılığın sancısı, ancak yaşanarak biter çünkü. Sözlerimi biraz yumuşatmak istedim, “Kesintisiz mutluluk yok, her anını mutlu geçirmeyeceksin elbette. Ama olsun, kesintisiz mutsuzluk da yok. Bu mutsuzluğun bittiğini gördüğünde yeniden doğmuş gibi olacaksın, merak etme” dedim. “Haklısın” dedi, “Benimki sadece bir telaş.

Belki zamanın kaçmasına, belki de aşksız yaşama olasılığıma duyduğum telaş.” Şairi bilinmeyen bir dize vardır “Yaşamak değil, beni bu telaş öldürecek” diye, bunu hatırlattım ona. “Telaş etme” dedim, “Seveceksin, hem de çok seveceksin. Belki yine ayrılacaksın, yine aynı sancıyı çekeceksin. Ama insan sevmekten vazgeçemez, ne olursa olsun vazgeçemez...”

Sıradaki haber yükleniyor...
holder