Fatih Terim’in, 40’ıncı evlilik yıldönümleri için Instagram hesabından eşi Fulya Terim’e yazdıkları çok hoşuma gitti. Fatih hoca, “Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır” sözünden yola çıkıp evliliklerini kahve üzerinden değerlendirmiş ve şöyle yazmış: “Bazen şekerli bazen sade; yeri geldi sıcak yeri geldi soğumuş; zaman zaman uzakta, çoğu zaman yanı başında ama her zaman hayırlı ve hatırlı kahvemizi 40 yıldır paylaşıyoruz. Beni 40 yılda daha iyi bir insan, baba, dede ve en önemlisi seven ve bağlı bir erkek yaptığın, içtiğimiz her kahveyi daha anlamlı kıldığın için teşekkür ederim.”
Yapı itibarıyla egosu yüksek bir insandır Fatih Terim. “İkinci” olmayı asla sevmez ama bu sözlerde ‘şampiyonluğu’ eşi Fulya hanıma vermiş ve bunu da gönüllü yapmış. “Beni 40 yılda daha iyi bir insan, baba, dede ve en önemlisi seven ve bağlı bir erkek yaptığın için teşekkür ederim” diyor, daha ne desin? Eşine olan sevgisini böyle dile getiren insanların varlığı çok önemli.
Genellikle maçoluğun hakim olduğu futbol dünyasında bunu görmek de pek mümkün değil. Fatih hoca “Bir 40 yılımız daha olsa veya yine hayata gelsem acısıyla, tatlısıyla yine kahvemi seninle paylaşmak isterim” diye bitirmiş paylaşımını. Dikkatinizi çekerim, “Paylaşırım” demiyor, “Paylaşmak isterim” diyor.
Yani kararı yine Fulya hanıma bırakıyor. Valla, helal olsun hocam. Sizin deyiminizle “Resultante importante” yani... 40 yıllık evlilikte ne badireler atlatmışsınızdır kuşkusuz, ama geldiğiniz noktada sonuç önemli işte. Ve siz bu önemli sonucu çok güzel anlatmışsınız. Birlikte nice güzel yıllarınız olsun.
NANKÖR
Twitter’da bir videoya denk geldim. Bir Afgan kadın göçmen, “Mültecileri 1 ayda göndeririz” diyen Ümit Özdağ’a kızmış, Türkiye’ye saydırıyor. “En yakın zamanda ülkeniz batacak” diyor, “Biteceksiniz inşallah” diyor. Ben epey nankör insan gördüm bugüne kadar da, böylesini görmedim.
Taliban’ın yönettiği ülkesinde ‘burka’ giymeden, yanında bir erkek olmadan dışarı çıkamayacak olan, eğitim alamayacak olan, ülkesinde kalsaydı belki de yaşlı bir erkeğe para karşılığı ‘eş’ diye satılacak olan bu kadın, özgürce yaşadığı Türkiye’ye lanetler yağdırıyor. Türkiye Cumhuriyeti bu kendini bilmez insanın söylemesiyle yıkılmaz elbette de, farz edelim ki öyle bir şey oldu, peki ne yapacak acaba?
Hiçbir Avrupa ülkesinin kabul etmediği bu göçmen, ülkesi Afganistan’a mı dönecek? Döndüğünde başına neler geleceğini en iyi o biliyor aslında. Ülkesinden kaçtığı için Taliban tarafından hapse atılacak, işkence görecek ve bir köle pazarında satılacak.
Benim kişisel olarak göçmenlerle ilgili hiçbir sorunum yok. Ben insanları, şuralı, buralı, şu dinden, bu dilden, öbür milletten diye ayırmam asla. Benim için tek ayrım ‘iyi insan’ ve ‘kötü insan’dır. Bu videoyu çeken ‘nankör’ de kötü bir insandır. Hepsi bu.
PAŞA GÖNLÜ ÖYLE İSTEDİ
Türkiye’nin en iyi seslerinden, en iyi yorumcularından biri olan Zerrin Özer, müziği bıraktığını açıkladı. Üzüldüm açıkçası, şarkılarını dinlemeyi çok sevdiğim bir sanatçıdır kendisi. Özel hayatında yaşadığı sorunlar, müzik hayatının önüne geçtiği için epeydir sessizdi Zerrin Özer.
1970’li yıllarda, Orhan Gencebay’ın ‘Gönül’ şarkısını pop tarzıyla yorumlayıp TRT’ye çıktığında büyük sükse yapan ve yıllar içinde hem müziğini hem de kendini geliştiren Zerrin Özer, “Hey benim paşa gönlüm” demiş, artık kenara çekilmiş.
Biz de onun eski ve güzel şarkılarını dinlemeye devam edeceğiz. Kendisi müziği bırakmış olsa da bıraktığı şarkılar nesiller boyu dinlenecek. “Kıyamam” şarkısını onun sesinden bir kez daha dinlemenizi öneririm. Her sözün insanın içine nasıl işlediğini hissedeceksiniz.