Avrupa Şampiyonası’nda nihayet kupayı kaldıran kadın voleybolcularımız, milli takım seviyesinde bu ülkenin gördüğü en büyük başarıya imza attı. Her birinin gönlümüzde yeri ayrı, her biri bizim için parlayan yıldız. Bu takımın çok ilginç bir özelliği var. Bazı maçlarda öyle bir an geliyor ki “Yok canım, artık buradan da dönmez bu maç” diyoruz ama ne yapıp edip o maçı çevirebiliyorlar. Mesela biz yarı finaldeki İtalya maçını nasıl çevirdik, aklım almıyor. Finalde Sırbistan, bize karşı üstünlüğünü neredeyse kabul ettirmişken o maçı nasıl karar setine taşıyıp kazandık, bilen varsa anlatsın. Evet, bu sonuçlar müthiş bir çalışmanın, özverinin ürünü, asla tesadüf değil. Yıllardır üstüne koya koya gittikleri bir yol bu. Günlerini, aylarını, ailelerinden uzak, kimbilir hangi kampta geçiriyorlar. Ama arkadaş hiç mi düşmezsin maç içinde? 5 sayı geridesin, rakip iki sayı daha alsa maçı kazanacak. Nasıl bir motivasyon ki bu, geriden gelip seti de maçı da alıyorsun? Futbolda teknik direktörler haftada iki maç oynadıkları zaman şikayet ediyorlar ya, peki voleybolcularımız ne yapsın? Türkiye ligi bitti, Milletler Ligi’ne gittiler. Binlerce kilometre uzakta, saat farkını falan atlatıp orada dünyanın bir numarası oldular. O bitti, Avrupa Şampiyonası’na gittiler. Neredeyse her gün maç yaptılar. Şimdi, olimpiyat elemeleri için Japonya’ya gidiyorlar. Yine iddialılar, yine bizi sevince boğacaklar. Şampiyon olmak yetmiyor onlar için, şampiyon kalmak istiyorlar. Belki de asıl motivasyonları bu. Kendilerinden sonra gelecek nesle de müthiş bir rol model oluyorlar. 21 yaş altı, 19 yaş altı milli takımlarımızı yabana atmayın, müthiş bir kuşak geliyor. Futboldan başka bir spor dalının pek konuşulmadığı ülkemde tarih yazıyorlar. Şahane bir olay, şahane...
ZOR DOSTUM ZOR
250 milyon Euro’luk kadro kuran Galatasaray ile 220 milyon Euro’luk kadro kuran Fenerbahçe’de işler şimdilik iyi. İki takım da ligde iyi sonuçlar alıyor, Avrupa kupalarında da gruplara kalarak ilk hedeflerini gerçekleştirdiler. Ancak... Olası bir tökezlemede ikisinin de işi çok zor olacak. Ligde Anadolu takımlarına yenildiklerinde müthiş bir eleştiri yağmuruna tutulacaklar. Öyle ya, ligimizde tüm kadro değeri, Fenerbahçe ya da Galatasaray’ın sadece 1 futbolcuya verdiği para kadar olan takımlar var. Avrupa’da gruplarından çıkamadıkları takdirde yine yerden yere vurulacaklar. Sonuç olarak ligin baskısının üzerine bir de bu anlamda bir ‘para’ baskısı eklenecek. Ayrıca Beşiktaş ve Trabzonspor gibi ligi domine edebilen takımlar için de bir ‘özür’ gerekçesi olacaklar. Diğer takımların hocaları, Fener ya da Cim Bom’a yenildiğinde bu kadro meselesini gündeme getirecek ve onlar taraftarları tarafından hoş görülebilecek. Sonuç olarak dünya yıldızlarını izlemek tabii ki hoş. Ancak şimdiden söylemeliyim ki, Fenerbahçe ya da Galatasaray’dan hangisi bu yıl başarısız olursa o takımın teknik heyeti de, yönetimi de sezon sonunda bavulunu eline alıp gider. Türkiye’de başarı ölçütünün de sadece şampiyonluk olduğunu bilmem söylememe gerek var mı...
SONBAHAR LİSTESİ
Yaz insanıyım ve eylül benim pek de sevdiğim aylardan değildir. Ama yine de eylül romantizmini yabana atamam. Elde kahve, balkonda ağaçlardan düşen sarı yaprakları izlerken, hele bir de hafif yağmur çiseliyorsa, romantizmin doruğa ulaştığını hissederiz hepimiz. Ben de size eylülde dinlenecek 10 şarkılık bir liste önereyim. Romantizminiz bol olsun.
1- Alpay - Eylülde Gel
2- Yıldırım Gürses - Sonbahar Rüzgarları
3- Aşkın Nur Yengi- Yalancı Bahar
4- Teoman - İstanbul’da Sonbahar
5- Yeni Türkü - Yağmurun Elleri
6- Tuna Kiremitçi&Gökçe Bahadır- Bu Kaçıncı Sonbahar
7- Nesrin Sipahi - Seninle Bir Sonbahar
8- Ahmet Kaya - Kum Gibi
9- Sezen Aksu - Yansın İstanbul
10- Bülent Ortaçgil - Eylül Akşamı