Hepimiz hayatımız için planlar yaparız ve hedefler koyarız, kimi zaman bu hedeflere ulaşır kimi zaman da ulaşamayız. Ulaşılamayan hedefler genelde en çok istediklerimiz, uğruna en çok endişelendiklerimiz olur. Bunun nedeni çok istemek ve aynı orantıda büyük beklentiye girerek endişe duymaktır. İşte bu noktada ‘beklenti’ ile ‘beklemek’ olgularının farklı şeyler olduğunu anlamalıyız. Beklemek pozitiftir, bir sonuca ulaşmak için geçirilen zamandır. Oysa beklenti negatiftir, bir sonucu arzu etmek, endişe etmek ve korkmaktır. Beklenti içinde olmak bir anlamda esarettir, bağımlılıktır. Hayatın akışına, sınırsızlığına ve mucizelerine kalbimizi kapatmak, teslim olmamaktır. Her daim kontrol etme ihtiyacı ile insanları ve durumları oldukları gibi kabul edememek ve tabii ki hayal kırıklıkları yaşamaktır.
*[[HAFTAYA]]
Tüm ilişkilerimizde olduğu gibi beklenti aşkın da en büyük düşmanıdır. İlişkilerin ilk zamanlarında taraflar beklentisiz, sadece anı yaşarken ne kadar mutlu ve birbirlerine bağlıdırlar. Ne zaman ki beklentiler devreye girer; aşk uzaklaşır ve iki rakip, haklı çıkmaya çalışan iki birey kalır. Aşkın tarifi koşulsuz ve sonsuzken, sınır, koşul ve beklentilerle yaşamaya çalışmak aşkı bitirir. Oysa “Beni seviyor mu?”, “Bugün arayacak mı?” demeden, “Şu an nerede acaba?” diye kendi kendinizi yemeden, bir beklenti içine girmeden, anın büyüsünü yakalayarak sürdürülen bir aşk, gerçek bir ilişkiye dönüşecektir. Çünkü hayat sonsuz ve sınırsız bir döngüdür; duygular geçici, beklentiler de değişkendir. Beklentilerin gerçekleşmesine bağladığımız mutluluklar, bizi tatmin edemez ve tekrar eden bir beklenti kısır döngüsü yaratırlar. İş hayatında, aşk hayatında, arkadaşlarımızla ilişkilerimizde beklenti içinde olmak, ilişkilerimizi koşullu yaşamak, sadece hayal kırıklığı içine olmamıza neden olur.
*
Beklentisiz olmak, hedefsiz olmak, istekler için çabalamadan yaşamak değildir elbette, tam tersi hedefler için yapılması gereken her şeyi, elinden gelenin en iyisini, endişesiz, sınırsız yapmaktır. Hayatı, insanları, olayları akışta yaşayabilmek; olanı olduğu gibi kabul edebilmektir. Beklentisiz hayatlarda korku, stres, endişe ve kaygıya yer yoktur. Çünkü kesin çizgiler ve büyük harflerle yazılan bir senaryo da yoktur; hayatın getirdiklerini kabul etmek vardır. Değiştirilebilecek şeyleri değiştirmek için güç ve değiştiremeyeceğimiz şeyleri kabullenme olgunluğu, ancak beklentisiz yaşayarak elde edilir. Bir düşünün, hepimizin hayatında hiç beklemediğimiz anlarda büyük mucizeler gerçekleşmiştir. Beklentisiz olabilmek için öyle büyük çabalara da gerek yoktur. Beklentinin yerine kendi mutluluğunuzu ön plana çıkardığınız an sorun çözülecektir zaten. Bir başka deyişle, sen mutlu ol ne olur, beklentisiz de olur.
29 Haziran 2013, Cumartesi 05:00
Haberin Devamı