Acun Ilıcalı ile Şeyma Subaşı boşandı ama işin dedikodusu bitmiş değil. “O onu aldattı, bu bununla birlikteydi” iddialarına hiç girmeyeceğim. Hiçbirinin doğruluğu kanıtlanmış değil, üstelik taraflar da yalanladı zaten. Ama ortada başka bir durum var: Şeyma Subaşı’nın boşandıktan sonra sürekli “Ben çok mutluyum, özgürüm” temalı paylaşımlarda bulunması size de garip gelmiyor mu?
Boşandığı gün Bebek’teki kafesine gidip ‘Yürü be kızım!’ anlamına gelen ‘You go girl’ yazısının önünde poz vermesi, boşanmanın ertesi günü gittiği Miami’den ‘Yapabileceğine inandı ve yaptı’ dövmesini göstererek fotoğraf çektirmesi, çocukların mahallede oyun oynarken hırpalandığında “Acımadı ki, acımadı ki” demesi gibi değil mi sizce de?
Bugüne kadar adı hep Acun Ilıcalı ile anılmış olan Şeyma Subaşı belli ki “Ben tek başıma da varım” demek istiyor. Ancak bunu söylemek yetmez, uygulamada da göstermek gerekiyor. Bebek’te açtığı kafenin dışında yaptığı bir iş yok diye biliyorum. O kafe de daha çok yeni ve henüz müşterisi oturmamış durumda. Üstelik bu tür işletmeler en az bir yıl cepten para yer.
Acun Ilıcalı’nın verdiği aylık 125 bin lira nafaka, hem kafenin hem de gezmeyi çok seven Şeyma Subaşı’nın masraflarını karşılayacak mı belli değil. Acun’un önceki eşi Zeynep Yılmaz, boşanırken aldığı tazminatı gayet iyi kullandı, doğru yatırımlar yaptı ve bir iş insanı oldu. Hem sosyetik davetlerin hem de sosyal sorumluluk projelerinin vazgeçilmez ismi haline geldi.
Şeyma Subaşı ise Acun ile evliyken kabul gördüğü cemiyet hayatında, boşandıktan sonra aynı ilgiyle karşılanacak mı, meçhul. Şeyma Subaşı, ‘nispet yapar gibi’ paylaşımlarda bulunmak yerine işine konsantre olmalı. Tek başına ayakta durduğunu ‘Ben özgürüm, yaparım’ sloganlarıyla değil işiyle ortaya koymalı.
RANDEVUYA ÇAĞIRMAYIN SAATİ VAR
Organizatör Senem Şensılay, Twitter’a şöyle yazdı: “Birini date’e, yemeğe davet etmek için saatler 13-17 arasıdır. Hadi gül hatırınıza 18 olsun. Bu saatler dışındaki her davet reddedilmeye mahkumdur. ‘Plan yaptığım kişinin engeli çıktı sen gel’ demekle eş değerdir (çok samimi arkadaşların teklifleri konu dışı)” diye yazdı. Yani diyor ki; öyle akşamın 8’inde, 9’unda arayıp ‘Yemeğe çıkalım mı’ dersen havanı alırsın.
Senem’in bu sözünün altına imzamı atarım. Bir kadını (ya da erkeği) kimsenin yedeği haline getiremezsin. “Bu uymadı, sıradaki gelsin” diyemezsin. Ben Senem’in söylediğini erkekler için bir adım daha öteye taşıyayım. Beyler, çok ani bir tanışma ya da önemli iş durumu yoksa bir kadını en az iki gün önceden yemeğe davet etmelisiniz. Bu, hem onun için plan yaptığınızı gösterecek hem de o iki gün boyunca heyecanınızı artıracaktır.
GÖRGÜSÜZLÜKTE NİRVANA
Sinan Akçıl, sevgilisi Burcu Kıratlı’ya üzerinde ‘Seni seviyorum’ yazan çelenk götürdü. Ortamlarda “Ben romantik biriyim” diye gezen Sinan Akçıl’a hatırlatmak lazım.
1 -Sevgiliye buket, bilemedin vazo içine özel yaptırılmış çiçek götürülür.
2 - Çelenk, ancak cenazeye ya da işyeri açılışına yollanır.
3 - Sevgi gösterisi yapmak elbette iyidir. Ama bunu sözlerle, davranışlarla yapmak gerekir.
4 - Burcu Kıratlı seni gerçekten seviyormuş. Başka bir kadın olsa çelenkle birlikte seni kapıdan kovardı.
5 - Bir de henüz evlenme teklif etmediğin kadın için kameralara “Biz zaten evli gibiyiz” deme. O kadının gururunu kırarsın.