Belirli bir rutine oturmuş, uzun ilişkiler dışarıdan bakıldığında gayet güzel görünür. Çünkü aslında herkesin aradığı da böyle bir ilişkidir. Peki, gerçekte böyle midir? Hiç mi sorunlar yoktur bu ilişkilerde? Vardır elbette ve bunlar çözülmediği zaman ya ilişkiyi ‘toksik’ bir hale çevirir ya da ne kadar uzun olursa olsun kısacık bir anda ilişkinin bitmesine sebep olur. Örneğin, ilişkiniz istediğiniz bazı şeyleri hayata geçirme konusunda size sıkıntı yaşatabilir. Eğitimle, hobilerinizle ilgili yapmak istediklerinizi yapamayabilirsiniz. Daha da basiti, arkadaşlarınızla sevgiliniz olmadan buluşup görüşmek konusunda bile sıkıntı yaşayabilirsiniz. Bu durumda da kendinizi kısıtlanmış hissedersiniz. Giderek daha az konuşmaya başlamışsanız, gün içinde yaptıklarınızı anlatamıyorsanız, birbirinizi dinlemiyorsanız iletişim konusunda sorun yaşıyorsunuz demektir. Üstelik iletişim sadece konuşmak değildir. Gülümsemek, dokunmak, sarılmak… Bunlar da eksilmişse o toksinler ilişkiyi hızla sarıyor demektir.
BEKLENTİ FARKLILIĞI
Bugüne kadar konuşmamış olsanız da ilişkiden beklentileriniz sizi artık zorlamaya başlamış olabilir. Siz evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı düşünüyorsunuzdur. Sevgiliniz ise bunu hiç aklına getirmiyordur. Peki ne olacak? Böyle devam edemeyeceği belli. Bu durumda açık açık konuşmaktan başka çare yok. Eğer beklentiler uyuşmuyorsa, birbirinizin vaktini daha fazla almamanız gerekir. Tabii bir de ilişkinin büyüsüyle hiç üzerinde durmadığınız kültürel farklılık meselesi var. Başlangıçta aranızdaki farklar size sevimli bile gelebilir. Bu farklılıkları benimsemişseniz sorun yok. Ama 'katlanma' noktasındaysanız bu da toksik bir durumdur, bilginiz olsun. İşinizde, eğitiminizde yeniden kariyer planlamak üzereyken, belki de bu nedenle şehir değiştirebilecekken sırf sevgiliniz istemiyor diye planlarınızı terk eder misiniz? Bunu yaparsanız daha sonra sevgilinizi suçlayacağınızın garantisini verebilirim. Çünkü "Ben senin için kariyerimi bile bir kenara attım" sözü bir gün ağzınızdan çıkacaktır.
KARİYERDE YÜKSELME
Diyelim ki yer değiştirme falan yok ama siz kariyerinizde zirveye doğru basamakları tek tek çıkarken sevgiliniz yerinde sayıyorsa ne olacak? Sizin arkadaş çevreniz, maddi durumunuza göre beğenileriniz, seyahat planlarınız değişirken o ne yapacak? Sevgiliniz başarılarınızı küçümseyebilir, sizi takdir etmez bir de üstüne köstek olmaya kalkışırsa artık toksik bir ilişkinin sahibisiniz, hayırlı olsun. Tabii bir de güven meselesi var. Uzun süreli ilişkilerde güvenin artık sorun olmaktan çıktığı sanılır ama pek öyle değildir. Aksine özellikle çiftin paylaşımları azalmışsa "Başka biri var mı?" sorusu ikisinin de aklını kurcalayacaktır. Şüphenin ardından da kaçınılmaz olarak kıskançlık devreye girecektir. Kıskançlık ne yazık ki ilişkinin en büyük düşmanıdır. Eğer ölçüsünü ayarlayamıyorsanız kıskançlığın çok daha büyük ve hatta suç oluşturacak problemlerin başlangıcı olduğunu belirtmeliyim.
SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI
Sosyal medya hepimizin hayatının parçası. Sevgilimize ayırdığımız vakitten fazlasını sosyal medyaya ayırıyorsak o zaman da ilişkinin katilini hayatımıza dahil etmiş oluruz. Hele hele sosyal medya flörtlerine kapılmışsak geri dönülmez noktaya doğru gidiyoruz demektir. Yapılması gereken şey, sosyal medyada kendinizi sevgilinizle de ifade etmektir. Evet hepimizin mahremiyeti var ama ilişkimizi sosyal medyada gizliyorsak eğer bu mahremiyetin ötesinde... Son olarak, bunca zaman sonra bile sevgilinizi hâlâ değiştirmek için uğraşıyorsanız geçmiş olsun. Demek ki birbirinizi olduğunuz gibi kabul edememişsiniz. Hiç kimse değişmez, sadece değişmiş gibi yapar. ‘Miş’ gibi yapmak da insana bir süre sonra sıkıntı verir. Şimdi bu yazının ışığında ilişkinize biraz dışarıdan bakın ve söyleyin. Mutlu ve uzun bir ilişkiniz mi var yoksa 'toksik' bir saçmalığın içinde misiniz?