Geçen hafta Yeşilçam’ın 4 yapraklı yoncası Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit’ten söz edip, günümüzde bu yoncayı oluşturacak isimlerden söz etmiştim. Şirin Sever, ben ve eşim; Serenay Sarıkaya, Hande Erçel, Demet Özdemir isimlerinde birleşmiş, son yaprağın da Pınar Deniz olabileceğini konuşmuştuk. Hürriyet’in yazılarını okumayı en çok sevdiğim yazarı Orkun Ün, bizim bu konuşmamızı konu etmiş dünkü köşesinde. “Bazı semboller vardır ve öylece kalmalıdır.
Bu 4 yapraklı yonca meselesi de öyle. Yenisi olmaz. Başka bir isim bulun siz. ‘4 yapraklı yonca’ sadece o 4 usta isme aittir” demiş. Doğrusu, çok da haklı demiş. Ancak burada bir şerh koymam lazım. Yazımda, “Tabii burada saydığım isimlerin hiçbiri henüz efsane olamadı, o ayrı. Zaten bu seçimi de bir karşılaştırma olsun diye yapmış değiliz” diye özellikle belirtmişim. Türkan Şoray’ın, Fatma Girik’in, Filiz Akın’ın, Hülya Koçyiğit’in yerine birilerini koymak ne haddimize? Bir dönem sinemayı nasıl bu 4 isim domine etmişse, günümüzde de dizileri, dijital platformların işlerini domine eden isimleri konuştuk hepsi bu.
Ayrıca bir gerçeğin altını çizmekte fayda var. Günümüzün isimleri oyunculuk konusunda giderek olağanüstü noktalara doğru gelmeye başladı. Kendilerine yatırım yapıyorlar, dersler alıyorlar. Türk dizilerinin en büyük handikapı olan ‘kötü senaryo’ gerçeğini bile oyunlarıyla izlenir hale getiriyorlar. 10 yıl sonra ne olur bilmem. ‘Efsane’ olarak anılırlar mı, onu da bilmem. Çünkü günümüzün dizi ve film sektörü, yaşı 30’u biraz aşmış isimleri ne yazık ki yok sayıyor. Belki de 10 yıl sonra o dönemi domine eden başka 4 ismi konuşuruz.
PEKİ YA ERKEKLER?
Üstteki yazıyı yazarken aklıma geldi, ‘4 Yapraklı Yonca’ olayını tartışabiliyoruz, yeni kadın oyunculardan övgüyle söz edebiliyoruz. Peki ya günümüzün erkek oyuncuları? Yeşilçam döneminde, filmleri en çok izlenen 4 ismi kuşkusuz Ayhan Işık, Cüneyt Arkın, Tarık Akan ve Kadir İnanır’dı. Bunlara Ediz Hun’u, İzzet Günay’ı, Göksel Arsoy’u, Murat Soydan’ı ve Ekrem Bora’yı da ekleyebiliriz. Demek istediğim şu, eskiden 4 baskın kadın oyuncu varken, çok sayıda erkek oyuncu görülüyordu.
Oysa şimdi dikkat ederseniz kadın oyuncular fazla, erkek oyuncu ise yok denecek kadar az. Yine özellikle belirteyim, kimseyi kimseyle karşılaştırmıyorum. Hiç kimse bu isimlerin yerini tutamaz. Ama gelin konuşalım, Kıvanç Tatlıtuğ, Oktay Kaynarca, Uraz Kaygılaroğlu ve şimdi şimdi Salih Bademci’nin dışında ilk anda aklınıza gelen isim var mı? Lütfen isimleri birer ‘hayran’ gibi düşünmeyin, oyunculuğunu, yaptığı işlerin kalitesini düşünerek söyleyin. Ha bir de komedi tarzı filmlerinin oyuncularını ayrı tuttuğumu belirteyim. Yoksa Cem Yılmaz’ı unutmuş değilim.
NE DEMİŞ?
Canan Karatay, “Erkekler pilav yemesin, kelliğe yol açıyor” demiş. Yok be Canan hocam, erkeklerin saçları, pirinç almak için markete gittiklerinde fiyatları görünce stresten dökülüyor.
Dilan Polat, servetinin kaynağıyla ilgili konuşanlara “Siz bu devleti küçümseyemezsiniz” demiş. Dilan Hanım, kimsenin öyle bir tavrı yok. Asıl siz küçümsemeyin devleti. Bu gözler “Bana bir şey olmaz” deyip de bir gecede her şeyini kaybeden çok insan gördü.
Beşiktaş’ın hocası Şenol Güneş, Adana Demirspor’a 4-2 yenildikleri maçtan sonra rakibin teknik heyetini tebrik eden Salih Uçan’ı iterek soyunma odasına göndermiş. Basın toplantısında da “Bugün bizim için yanlışların fazla olduğu bir oyundu” demiş. Çok haklısın hocam, bu hareketten daha büyük bir yanlış olamazdı çünkü.
Milli takımın yeni patronu Montella “Her oyuncu kendi takımında ekstra şeyler yapabiliyor. Bunu milli takım formasıyla daha fazla yansıtması lazım” demiş. Ben kendisine hatırlatayım ‘bizim çocuklar’ sahada değil, federasyon kulislerinde yaptıkları ve konuştuklarıyla daha çok bilinir. Buna nasıl önlem alırsın, artık o da sana kalmış.
Antalyalı iş insanı Ali Yılmaz “Olimpiyat şampiyonluğunu beklemeden, lütfen Antalya’ya Filenin Sultanları için bir anıt dikelim” demiş. Ben de buradan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’e sesleneyim. Sahilinde Mersin İdmanyurdu, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş meydanları bulunan güzel kentimize voleybol takımımız için de bir meydan, bir anıt yakışmaz mı?