Pandemi sürecinde bir dönem konuştuğumuz, kampanyalarla desteklediğimiz sağlık çalışanları için bugün değil her gün özellikli davranmalı ve hızla değişen gündeme yenik düşmemeliyiz. İstediğiniz kadar zengin, ünlü ya da imtiyazlı olun; hasta olduğunuzda her şey değişir, yalnızlaşırsınız. Bir doktorun, bir hemşirenin, bir hasta bakıcının sizinle ilgilendiği an, kendinizi korunaklı ve güvende hissedersiniz. Bu nedenle; acilde beklerken günlerce evine gidememiş bir doktora, saatlerdir bir bardak su içememiş bir hemşireye ya da bir hasta bakıcıya kızma ve şiddet gösterme hakkımız asla yok, olamaz.
Hepimiz elimizdeki imkanlar kadar bu meslek grubuna saygıda kusur etmemeli ve elimizden geleni yapmalıyız. Kademeli olarak normalleşen pandemi koşulları, ne kendimize ne de çevremize olan özeni asla azaltmamalı ve sağlık çalışanlarının hâlâ aynı özveriyle hastaları iyileştirmek için çalıştığını unutmamalıyız.
Çuvaldızı kendimize batırdık, iğneyi kimseye
“Öyle konuşmakla olmuyor” dedik ve MYK Cafe Restoran’da ziyaretimize gelen, yemeklerimizi tatmak isteyen, chef table yapmak isteyen sağlık çalışanlarımıza sürekli ve sürdürülebilir indirim tanımladık. Yılda bir gün değil; her gün başımızın tacısınız. Bu vesileyle onları her zaman ayrıcalıklı kılıyoruz. Gastronomi alanında hizmet veren tüm arkadaşlarımızı da bu çağrıya uymaya davet ediyorum. Sağlıkla kalmak kadar, sağlıklıyken kıymet bilmek de çok değerli.
Babalar ne sever?
Biz babalar için anlaşılmak çok önemli. Bir çocuk büyütürken, bir aileyi kurarken ve geleceği inşa ederken yaptıklarımızın anlaşılması, değer görmesi çok kıymetli. Bazen bir bakış ya da evlatlarınızdan gelen içten bir öpücük bile tüm sıkıntılarımızı unutturabilir. Çocuklarımızı büyütürken aldığımız kararların katı ve anlaşılamaz bulunması, bazen eleştirilmesi karşısında “İyi ki yapmışsın, şimdi anlıyorum seni” denilmesi en büyük ödül. Size önerim, anneleriniz kadar babalarınıza da sarılın. Onlar kaya gibi görünseler de sevildiğini, düşünüldüğünü görmek kimin hoşuna gitmez?
Gastronomide yeni trendler
Özellikle pandemi sonrası yemeğin sadece bir lezzet ve doyurma aracı değil bizleri bir arada tutan bir sosyalleşme argümanı olduğunu bir kez daha anladık. Geçtiğimiz günlerde dünyada önemli şovlar yapmış ve Disney projesini Türkiye’ye taşımış dostlarla sohbet ederken, “Neden bizim de dünyadaki gibi şovlarla donatılmış özel bir dinning hizmetimiz olmasın?” diye kafa yorduk. Beni çok heyecanlandıran yeni projelerle sevenlerimi şaşırtmak yepyeni bir deneyim sunmak için kolları sıvadık. Nelson Mandela’nın hepimize heyecan katan, “Bir hayalim var” sözü gibi… Hayatımdan öte hayallerim var. Bu hayalleri gerçekleştirmek sizlerle yepyeni projelerimi buluşturmak dilerim kısmet olur.
Yapımı:
Armut kurusu:
- Armutu ince ince doğrayalım.
- Fırın tepsisine pişirme kağıdını serelim ve ince dilim armutları üzerine dizelim.
- Önceden ısıtılmış 150 derece fırında bir saat kurutalım. Süre sonunda soğumaya bırakalım.
Nohut kavurması:
- Nohutları haşlayalım. Haşlanmış nohutları tavada ayçiçek yağıyla üç-dört dakika orta ateşte kavuralım, kajun baharatını ve tuzu ilave edip ocaktan alalım.
İlik sos:
- Mantarları mutfak bezi yardımıyla temizleyelim, jülyen (ince uzun) doğrayalım.
- Kuru soğanı jülyen doğrayalım.
- Tavada tereyağı ile mantar ve soğanları dört-beş dakika soteleyelim. Kemik suyunu ekleyelim ve yüksek ateşte üç dakika çektirelim. Tuzu ilave edip ocaktan alalım.
Blanjör patates :
- Patatesi ince dilim olacak şekilde doğrayalım.
- Soğanı jülyen doğrayalım.
- Maydanozu ince ince doğrayalım.
- İnce uzun doğranan patatesleri ayçiçek yağında kızartalım.
- Tavada tereyağı ile soğanları dört-beş dakika soteleyelim.
- Sotelenen soğan ve kızarmış patateslerle maydanoz ve tuzu karıştıralım.
Antrikot:
- Antrikotu ızgara veya ızgara teflon tavada istenen pişme derecesine göre pişirelim.
Sunum:
- Servis tabağına üst üste olacak şekilde sırasıyla; nohut kavurması, blanjör patates, antrikot dilimini yerleştirelim. İlik sosu antrikot dilimin üzerine dökelim. Taze kekik ve armut kurusunu ilave edip servis edelim.