Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı’ndaki çalışma ofisinde rektörlerle ‘kahvaltılı içtima’ yaparken, dışarıdaki öğrencilerin nümayişine, işçi problemlerini çözmedeki gibi ‘ters orantılı güç’ kullanıp, gençlerin ‘sabah öğününü’(!) biber gazı ile gidererek karşılık veren çevik kuvvetin bu tutumu, ‘TMSF basını’ ile ‘tavukkarası medya’ dışında tepkilere yol açmıştı.
Göstericilerden genç bir kadına “Vurmayın, hamileyim” demesine rağmen özellikle ‘stratejik derinliğe’(!) tekmelemelerini sürdüren memur, akabinde eylemcinin bebeğini düşürmesine neden olmuş, çevik kuvvetin ‘jinekolojiye’ merak sarıp, ‘koca karı usullerini’ kullanması(!) esefle karşılanmıştı. Artık kürtaja son… Polis copu, çevik kuvvet tekmesi, biber gazı düşük için yeterli. Çevik kuvvet’in, 17 Temmuz 1968’de 6.Filo askerlerinin Dolmabahçe’de denize dökülmesi gibi, öğrencileri kıyıdan bir altı okka yapmadıkları kaldı.
Kırılgan güç
Geçen hafta ‘Önce Mülkiye, sonra Türkiye’ denilen ‘Mülkiye, Tıbbiye, Harbiye’ troykasının bir bacağı, bugünün Ankara Siyasal Bilimler Fakültesi’nde, öğrencilerin Süheyl Batum’u ‘kırılgan güç’(!) kullanmadan sloganlarla geri gönderip, AKP’nin espri makinesi Burhan Kuzu’yu da ‘yumurta fesadına’ uğratması, geçen haftanın gündemini ‘çırptı’.
Fakülte dekanı Celal Göle'nin, Burhan Kuzu’yu arayarak gökyüzünün karardığını söylemesi, hava durumu tahmininin de‘sağanak yumurtalı’ olduğunu belirtmesi, Batum ile sürekli polemiğe giren Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı’nı, “Yine Süheyl’le ‘yumurta tokuştururuz’ icabında…” hesabı ile ‘kuzu kuzu’ konuşmaya gitmekten vazgeçiremedi. Ancak Burhan Hoca, erken uyarı sistemine ve tedarikli ‘yumurta kalkanlarına’ rağmen birkaç saniye gecikmeden dolayı isabet aldı. Yumurtada saniyelerin önemi büyüktür. Rafadan olur kafadan. Birkaç saniye daha bekletilirse kayısı, bir iki dakika daha tutulursa katıya dönüşme hâsıl olabilir.
Tavuk çiftliğinde örgüt eğitimi
Öğrencilerin, şemsiyeler arasından bile nokta atışı yapabilmesi, ‘bir tavuk çiftliğinde örgüt eğitimi’ aldıkları şüphesini arttırıyordu. Bu ‘uçan proteinleri’ fırlatanların arkasında kimler vardı? O ‘öğrenci kılıklı mancınıkları’(!), sınıfa hangi güç odakları yerleştirmişti? Bunlar ‘seyyar öğrenci’, ‘kadrolu yumurtacı’ mıydı?
Devrimci Kümesi’ adlı marjinal bir grup olabilir miydi arkalarında? ‘Kuru Temizleyiciler Odası’ sol kanadının tetikçileri ihtimali neydi? ‘Tavuk Yetiştiriciler Birliği’nin olayda bir parmağı var mıydı? ‘Mutfak Dostları Derneği’nin bir dizi eylemi olarak okuyabilir miydik tüm bunları? ‘Yumurta Üreticileri Merkez Birliği’nin bir bağlantısı çıkabilir miydi bu işten?
Yumurta in, ayakkabı out
Hükümet, ‘İki ileri, bir geri demokrasi’ gereği, ‘toplumsal muhalefete’ son derece duyarlı! Bu sortiler büyüyerek ‘yerde yatan yumurta, gökte uçan kuş olur’ mottosu gereği maazallah bir taban bulup, sonunda bir ‘yumurta cephesine” dönüşürse, ‘milliyetçi-muhafazakâr-mukaddesatçı’ yaklaşımı, ‘Türk-İslam-NATO sentezi’ hasar görüp, tasfiyenin engellenmesiyle, büyük dönüşüm sıkıntıya girer.
GBT'ye işlenmeli
Silah Kanunu Tasarısı’nda, pompalı tüfek sahibi olmak için yaş sınırı 18, diğer silahlar için 21 olarak belirlenirken, yumurta bulundurmayı ruhsata bağlamak gerekir. Hatta üstünden yumurta çıkanlar potansiyel suçlu olarak gözaltına alınmalı(!), örgüt bağlantısı araştırılmalıdır. Bu delili kaynatıp koltukaltlarına koyma işlemiyle(!) de ötmesi sağlanmalıdır. GBT’sine de mutlaka işlenmelidir. ‘Yumurtaları aynı cebe koymama’ düsturu da işlevini yitirmiştir. Yumurta, ayakkabının pabucunu dama atmıştır.
Beslenme çantasından da çıkarılmalı
İlköğretimdeki öğrencilerin ‘beslenme çantasından’ da ‘bu politik yiyecek’ çıkarılmalıdır ki, daha sonraki okullara da yumurta ile gitmek gibi bir alışkanlık yapmasın. Yumurtanın siyasallaştırılmasının devamının gelebileceği söyleniyor. Herhalde bir süre sonra yumurta yerine, ‘tavuk’ ya da ‘horoz’ atılmaya başlanacak.
Tarihte ilk olarak şalgam atıldı
Başa geçince muhalif senatörleri kovan, Romalıları ‘vergi manyağı’ yapan Roma İmparatoru Vespasianus, MS 63’te Hadrumetum (Sausse-Tunus) kentinde şalgam yağmuruna tutulur. İlk yumurta ise 17.y.y da İngiltere’de Durham Piskoposu John Cosin’e, Püritenler (Elizabeth döneminde inançta sadeliği savunanlar) tarafından atılır.
Domates, üretimi ucuz ülkelerde
19,yy. Londrası’nda Elizabeth Tiyatrosu’na giden seyircilerin sahnedeki kötü oyuncuya yumurta atmaları son derece sıradan gözükür. ‘Fakir proteini’ yumurtayla protesto İngiltere çıkışlı. Domates ise üretimi bol ve ucuz ülkelerde yumurta yerine geçiyor. Çürük sebze, meyve, tuvalet kâğıdı fırlatmak ya da surata pasta yapıştırmak da diğer protesto malzemeleri.
Türkiye ‘Biberistan’ olmasın
Tabii ki ben “Arkadaşlar siyasileri ‘yumurta manyağı’(!) yapın” demiyorum. Ancak “Toplumun diğer kesimlerine olduğu kadar gençlerin, öğrencilerin de seslenişine, dertlerini anlatmalarına, ihtiyaçlarına, itirazlarına, tepkilerine kulak verin” diyorum. Türkiye’yi Biberistan’a çevirerek kitle reflekslerini bastıramazsınız.
En iyisi siyasiler ve toplum önünde olanlar, kortların yetenekli oyuncusu Hülya Avşar’dan tenis dersleri alsın. Yalnız raket yerine tava olacak. Tavayı nasıl tutacaklarını, return’ü (yumurtayı nasıl karşılayacaklarını), backswing’i (karşılama öncesi kolun geriye çekilmesi), eğilerek aşırtmayı, spin’i (üstten falsolu vuruşu) öğrenirler Hülya Avşar’dan.
Ne diyelim ‘iki ileri, bir geri demokrasimiz’ hayırlı olsun
Yazıyı Hüseyin Avni Elmalı’nın 'Meşelidir Engin Dağlar Meşeli’ türküsünü tornistan ederek bitirelim:
Köşelidir bu yumurtalar köşeli
Yumurtanın sarısı
Siyasala düştü yarısı
Şemsiyeden fayda yok
Kaç git kapı arkası
Yumurtanın suçu yok
Gözlerinin akı yok
Mülkiyeli Türkiye’mde
Tavuklardan tepki yok
Yumurtanın kabuğu
Orantısız güç abuğu
Limonumu sıkarım
Biber gazı sabuğu