Merve TokazMehmet Ali Birand, seni hiç unutmadık

HABERİ PAYLAŞ

Mehmet Ali Birand, seni hiç unutmadık

Bugün takvimler 17 Ocak 2020’yi gösteriyor. Renkli kişiliğiyle, anlatımıyla ve içimizi ısıtan gülüşüyle yüreğimizin en güzel köşesine taht kuran Mehmet Ali Birand’ın aramızdan ayrılışının yedinci yılı. Neşesi hep daimdi. Evlerimize her daim en şık ve özenli haliyle konuk oldu. Kravatları, saatleri ve gülüşüyle kimi zaman abimiz, kimi zaman babamız oldu. O hep bizden biriydi.

50 yıla yakın sürdürdüğü meslek hayatına pek çok şey sığdırdı. 1964 yılında o dönemde Abdi İpekçi’nin yönetimindeki Milliyet Gazetesi ile başlayan serüveninde 32.Gün programı, dönüm noktası oldu. 80’li yıllara damgasını vuran programda ulusal ve uluslararası pek çok meseleyi masaya yatırdı. Türkiye’de ve dünyada sayısız devlet adamıyla röportajlar gerçekleştirdi. Kimsenin cesaret dahi edemeyeceği bölgelere gitti. Olmaz dediler o oldurdu. 1988'de Lübnan'ın Beka vadisindeki PKK kampında Abdullah Öcalan ile röportaj yaptı. Bu röportaj, Türkiye'de Öcalan ile yapılan ilk röportajdı. Yine bir ilk ve altında yine Birand’ın imzası vardı.

Haberin Devamı

Önemli isimler yetiştirdi

Mehmet Ali Birand, seni hiç unutmadık

Geçen yıllar Birand’ı hiç değiştirmedi. Her daim başarıyla doldurduğu yaşamında son durağı Kanal D oldu. 2005 yılında Kanal D Ana Haber’de Genel Yayın Yönetmeni ve anchor oldu. Her akşam gülümseyen yüzüyle, samimiyetiyle ve yüzümüzü güldüren esprileriyle evlerimizin, sofralarımızın, çay sohbetlerimizin vazgeçilmez parçasıydı.

“Benden de bir şey olabilirmiş! O topal, sıradan, vasat ve obez çocuktan...” dediği o çocuk büyüdü, başardı. Önce yetişti. Sonra yetiştirdi. Mithat Bereket, Deniz Arman, Can Dündar, Utku Başar, Ekrem Açıkel, Benan Kepsutlu gibi önemli isimlerin ‘Mehmet Ali’ abisiydi. Elinden tuttuğu herkesin yolunu açtı. İnandığı değerleri hiç kaybetmediği gibi her daim kendisinden sonra gelecek olanlara kazandırmaya çabaladı.

'Yarın akşam kimselere randevu vermeyin'

Mehmet Ali Birand, seni hiç unutmadık

Biz onu hep kocaman gülüşü ve kahkahalarıyla tanıdık. Ancak o gülen yüzün ardında zorlukla, mücadeleyle kazanılmış bir ömür saklıydı. Yaşamla savaşı henüz küçücük bir çocukken başlamış, kaynar suyla dolu leğene düşmesiyle ağır yara almıştı. Bacaklarıyla verdiği 20 yıllık mücadelenin kazananı yine Birand oldu. Yıllar sonra Ayşe Arman’a verdiği röportajda “Siz normal hayatta, hep neşeli ve eğlencelisiniz. Bacağınızın kısalığına da hiç aldırmıyorsunuz. Ama bu kitapta, 20 küsur yılınızın ne kadar büyük acılar içinde geçtiğine tanık oluyor insan” sorusuna “Beni en çok bana acınması korkutur! “Vah vah Mehmet Ali, neler çekmiş!” denmesi. O yüzden olumsuz şeyleri kapatırım, anlatmam, hatta unutmayı ve neşeli olmayı tercih ederim” yanıtıyla bir kez daha gösterdi bizlere nasıl Mehmet Ali Birand olunduğunu.

Haberin Devamı

Son yayınında her akşam olduğu gibi kocaman gülüşüyle “Yarın akşam kimseye randevu vermeyin” dedi. Ve gitti. Mücadelesini verdiği her savaşta galip gelen Birand tedavi gördüğü pankreas kanseriyle olan savaşını kaybetti.

O şimdi aramızda değil belki ama kalplerimizde. Öğrettikleriyle, kazandırdığı değerlerle ve en önemlisi gülüşüyle her daim içimizde ve bizimle yaşıyor. Ve yaşamaya devam edecek.

Huzur içinde ol..

Sıradaki haber yükleniyor...
holder