Giriş
Kurtlar Vadisi’nde Süleyman Çakır karakterinin ölümü üzerine cenaze merasimi düzenlenmesi ve mevlit okutulması Türk televizyon tarihinin en ilginç mevzularından biridir... İzleyicinin kendiyle içselleştirdiği bir karakterin yitip gitmesi elbette böyle fantastik sonuçlar da yaratabilir. Yarattı da zaten...
o meselenin üstünden neredeyse 10 yıl geçtikten sonra, Başkomiser Hüsnü Çoban (Özgür Ozan) karakterinin ölüm ihtimali düşünülerek cenaze merasimi için organize olundu. Şaka değil, bu mevzu dün tüm magazin sayfalarının manşetindeydi...
Başkomiser Hüsnü, Arka Sokaklar (Kanal D) dizisinin gülen yüzüdür. Hatta dizinin komedi ekseninde hep o ve ailesinin tuhaflıkları vardır. Hâl böyle olunca Hüsnü Çoban’ın ölümü ekibin diğer elemanlarının ölümüne benzeyemezdi.
Benzemedi de zaten! Öldüyse rahmet diliyorum. Yaşıyorsa da ölmeden bu “gerçek” sevgiyi gördüğü için kendisine mutluluklar diliyorum...
Ve bir de fantastik yazı finali; ne olduğunu biliyorum ama söylemem. Kendime “Adam pisliğin teki çıktı Rıza Baba” dedirtmek pahasına hem de!
Yok olmaz inşallah!
46 Yok Olan (Star TV) dizisi yok olacak mı? Eğer yayın saatindeki bu karışıklık devam ederse hayatımızdan çıkması çok da zor değil...
Şunu kabul etmeli ki, pazar gecesi yayınlanan dizi ne kadar erken saatte yayına girerse o kadar düşük reyting alıyor. Demek ki iş gece yarısından az önce yayına yürümeli...
Bir de şu var; dizinin izleyici kesiminin önemli bir bölümü internet izleyicisi. Sosyal medya verilerinde gecenin birincisi olan işle yarışıyor...
Ama önemli olan geleneksel ekran verileri. Neyse...
46 Yok Olan hayatta kalmanın yolunu belki bu dehlizde bulabilir. Sosyal medyada etkin olursa değeri artar. Değeri artarsa reklam geliri yüksek fiyattan alıcı bulur.
Yüksek fiyat her şekilde ayakta kalacak bir kasa kalabalığı yapar ve 46 hep var olur. Ya da ben gerçekten fazla iyi niyetliyim. Hangisi doğrudur, yakında görürüz...
Fena format değil ama...
Survivor (TV8) yazmadan bir günümüz geçebilecek mi? Kendim sordum yanıtını kendim vereyim; elbette hayır! Ben artık hangi yarışmacının kafasından ne geçiyor, hangisi bir diğerinin kuyusunu kazıyor idrak edemeyecek duruma geldim. Neyse...
Yakın dostumdan bir öneri geldi. “Yahu Mesut, bu arkadaşlar adada iğne ipliğe dönmüyorlar mı?
Eh, o zaman zayıflatıp özgüven pompalayan yarışma ya da programlara ne gerek var. Kilosundan mutsuz olanları gönder adaya, eriyip gelsinler”...
Fena format değil. Hani beşi bir arada dediklerinden hatta. Bilmiyorum Acun Ilıcalı ne düşünür ama buradan bakınca iş yaparmış gibi duruyor...
KAYBEDENİ OLMAYAN SAVAŞ!
İzdivaç programlarıyla ilgili skandal tartışmalar kime ne getirdi, ne götürdü? Vallahi bu tartışmalardan çıkan sonuç, kaybedenin olmadığı yönünde...
Belli ki daha çok yazılı medyanın dikkatini çeken bu iç savaş, izleyicinin umurunda bile olmadı.
İzdivaç programları izlemeyenler için olan itibarını iyice kaybederken, izleyenler için sıradan alışkanlıklar listesinde yer almaya devam etti...
Zuhal Topal, Seda Sayan ve Esra Erol geçtiğimiz haftaki reytinglerini korudu. Hatta bir tık arttırdı. Biz de “vay be o dünyada neler oluyormuş?” dediğimizle kaldık.
Sahi, ne bekliyorduk ki?
TABLOYA BAKINCA...
Didem Arslan Yılmaz, Tuba Atav, Yaşar Gürsoy filan derken kanal gidenlerle anılır oldu. Özetle Habertürk TV’de neler oluyor, biri bana söyleyebilir mi?
Son bir ayda 5 ekran yüzü ile yollar ayrıldı. Belki bir değişimin gereğidir, sonuçta irade bana ait değil...
Ama ne bileyim, yolların ayrıldığı insanlar da o markayı marka yapan değerlerdir, renklerdir. Her eksilen renk, tabloyu renksizleştirir.
Bunu bilir, bunu söylerim. Hayırdır inşallah!
