Mesut YarBir bölüm 4 milyon tık alıyorsa...

HABERİ PAYLAŞ

Bir bölüm 4 milyon tık alıyorsa...

Haberin Devamı

Mesele tek başına artık TV’de izlenmek değil. Bu tespit önümüzdeki günlerde teorik bir tartışmaya dönecek. TV’ler için yapılan işlerin çoğu artık kendine internette izleyici buluyor... Bir de yaşadığı çağı iyi anlayan, hem geleneksel izleyiciyi hem de ekranı bilgisayarına taşıyan yeni nesil izleyeni yok saymayan işler var... Örnek verelim. Kanal D’de yayınlanan “Güneşi Beklerken” isimli dizinin ekrandaki etki alanının yanı sıra 1 günde 1 milyon internet takipçisine ulaştığını biliyor musunuz? Reytinglerde zirvede çıkan dizinin sadece 3’üncü bölümü dört milyona yakın internet kullanıcısı tarafından izlenmiş. Bunun ekranla karşılaştırıldığında reyting değeri hakikaten çok yüksek... Uzatmayalım. Tek başına geleneksel izleyiciyi takip etmek kanallar için yeterli bir strateji değil artık. Ne kadar çok izleyene ulaşırsa, yapılan işi değerini birkaç misline katlıyor... Yeni televizyonculuk da bu değeri zamanından önce algılayıp efektif hale getirmek şeklinde tanımlanıyor artık...

[[HAFTAYA]]

AMA YEMEZLER Kİ!

Tekrar dizilere alıştık. Ama hem tekrar hem de beşinci bölümü yayınlandığı halde ekranın sağ tarafında yeni dizi diye lanse edilen işlere alışmak hiç de işime gelmiyor... Son yıllardaki dizi ömürlerine bakınca beşinci bölüm neredeyse yolun yarısı sayılıyor artık. Doğal olarak yeni dizi diye izleyen bir kesimin varlığı dikkate alınacak cinsten bir şey değil. Hadi onu da kenara bıraktık, bir dizinin karşısına yeni diye oturan hafta içinde 25 kez izlediği tekrarını düşününce ince bir argo hattına da girebiliyor. O yüzden en iyisi izleyiciye samimi davranıp “yeni dizi” yazısını kaldırmak, eğer bölüm yeniyse sadece onun yazısını ekrana taşıyıp izleyiciyi seyir keyfine bırakmak...

Neye niyet neye kısmet...

Sıra “sezon finali demiştiniz ama bu bildiğimiz final çıktı azizim” haberinde. FOX’ta iyi başlayan, ardından saati, ardından günü, sonra tekrar günü değişen “Ali Ayşe’yi Seviyor” isimli dizi sezon finali diye çıktığı tatili sonsuza kadar uzattı... Bir işin üzerinde gereğinden fazla oynanması, kurtarmak niyetiyle başlayan yolculuğun çıkmaz bir sokakta bitmesiyle sonuçlanıyor. “Ali Ayşe’yi Seviyor” bunun son örneği ama en sonuncusu değil!

Bıçağın o elde işi ne?

Önceki sabah Diyanet TV kanalında yayınlanan “Ramazan ve Çocuk” isimli programa takıldım biraz... Vallahi bildiğiniz yerden bitme bir kardeşim elinde kocaman bıçakla çilek, muz artık Allah ne verdiyse doğramaya çalışıyordu... Yaşı çok küçük olduğu için bir doğrama ya da kesme tekniğine sahip olmadığı gün gibi ortadaydı. Görüntüyü uzun bir süre için hakikaten içim kalkarak izledim... “Ha parmağını kesti, ha bıçak elinden kayacak” derken kesme işlemini çok şükür kazasız belasız atlattı. Ama biliyorum ki ebeveyni her kimse izlerken çok daha tedirgin olmuştur... Çocuklara yemek yapmayı öğretmek elbette harika bir fikir. Ama bu işleri en azından insanı germeyecek aletlerle yapsalar ya...

Havuç suyunun faydaları!

Anlaşılan yapımcılar “Çocuklar Duymasın” dizisinin bin yıllık Havuç karakterini müzik piyasasına bomba gibi sokma niyetinde. Kendi adıma fragmanda kullanılan şarkıyı sevdim. Daha önce de müzik çalışmaları yaptığını bildiğim Furkan Kızılay kardeşimiz de hakikaten sesini ciddi biçimde geliştirmiş... Ve yine anlaşılan dizinin yeni bölümlerinde farklı müzisyenlerden şarkılar duymak yerine klip gibi uzatılan sahnelerde Furkan’ın işlerini sıklıkla dinleyeceğiz... Yine de bir temenni; dilerim havucun suyunu çıkarmazlar. Şaka yahu, vitamin deposudur, benim için sorun yok!

Adi nasıl Alican oldu?

Yaz ekranında kumanda çocukların elinde. Hâl böyle olunca yıl içerisinde yayınlanan animasyon veya çocuk odaklı işlerin değeri iki misline çıkıyor... Reyting listelerini dikkatle izleyenler görecek ki, çocuk kanalları, çizgi filmler ve içerik olarak daha küçük yaş grubuna hitap eden filmler rakiplerini ciddi anlamda solluyor... Fakat izleyici grubunun yaşı küçük de olsa gösterdiği özeni yayıncı kanallar çoğunlukla göstermiyor. Mesela Minika isimli kanalda “Alican’nın Maceraları” şeklinde (ya da benzeri) çevrilmiş bir çizgi dizi var... Dizi bittiğinde çıkan jenerikte karakterin gerçek ismi kabak gibi yazıyor. Üstelik bizim lisanımıza göre ilginç de bir isim, “ADİ”. Doğal olarak çocuklar Türk isimli bir çizgi karakteri izlerken yazılı da olsa böyle bir görüntüyle karşılaşınca şaşırıyor hatta çoğunlukla utanıyor... Vallahi ya o ismi hiç Türkçeleştirmeyeceksin ya da o ADİ ismini oradan kaldıracaksın. Bunun ortası yok ne yazık ki...

İlk yardıma dikiz!

“Bir Aşk Hikayesi” (FOX) isimli dizinin fragmanında Korkut karakteri burnundan kan gelerek teknede yere yığılıyor... Hemen yanı başında bulunan hanım kızımız bu yığılma anını bir şaşkınlıkla karşılasa da sadece “Korkut, Koorkuuuut” diyerek adamımızın saçını okşuyor... Hayatımda bu kadar romantik bir ilk yardım müdahalesi görmedim. Maksat dizinin hakkını vermekse bu sahne gerçekten veriyor. Yok tersiyse, söyleyecek lafım yok, takdiri size bırakıyorum...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder