Dilimiz bozuluyor. Kimse kimseye yüklenmesin. Dijital çağda o çağın kullandığı dil iyice melezleşti. Hâl böyle olunca ağızda sakız gibi gevşeyen tuhaf bir lisan kullanmaya başladık...
Tam da burada bir dönemin en saygın ve uzun işlerinden “Bir Kelime Bir İşlem” daha büyük bir kanalda daha etkin bir şekilde ekrana getirilemez mi? Reyting kaygısını da bir kenara koyun.
Bakın işte Ali İhsan Varol, butik bir kanalda büyük işi “Kelime Oyunu”yla deyim yerindeyse harikalar yaratıyor. Ama yetmez! “Bir Kelime Bir İşlem” ekrana dönmeli. “Turnike” desen keza ve hatta “Passaparola”. Dil elden gitmeden!
BIRAKALIM ÖYLECE KALSIN
“Fi” önceki akşam Show TV’de ekrana gelmeden aynı kaygıyla aklımdan geçirmiştim. “Ya bu dizinin akıbeti de bir başucu işi olan ‘Masumiyet’e benzerse?”...
Malum internet için çekilen diziler artık gelenekselleşen uzun dizi izleyicilerini tatmin edebilir miydi? Kısa, bol denetimli ve haliyle az reklam kuşaklı işlere izleyen alışkanlık gereği şerh koyabilirdi. Öyle de oldu...
Geçtiğimiz yıl internette bir patlama efekti yaratan “Fi” ana akım bir kanalda deyim yerindeyse kendi kendini patlattı. Reytingleri kötü geldi... Hâl böyle olunca “internette olan internette kalmalı” deyiverdim. En azından büyüsünü kaybetmemesi açısından...
SUSAM VAPURU
“Vapurda Çay Simit Sohbet” (TRT HABER) ekranda 7’nci yılını bitirdi. Bu da bir şekilde klasikler arasına girdiğinin göstergesi...
Toplam 300 hafta boyunca ünlü konuklarını İstanbul’un bir yakasından diğerine kıtalararası bir vapur yolculuğuna çıkaran Ömer Öztürk’e her daim taze simit, sıcak çay ve samimi sohbeti için bir teşekkür notu düşelim... İzleyici vefasından daha çıtır simit daha demli çay mı olurmuş yani?
TELEVİZYONCULUĞUN ÖZETİ
İlk yüz listesine bakıyorum. On küsur tane tekrar dizi var. Önceki gün tekrar saatinde en yüksek izlenmeyi “Mehmed Bir Cihan Fatihi” (Kanal D) dizisi almış. Ötekiler de irili ufaklı izlenmelere erişmişler...
Sonra özet diye verilen programcıklara bakıyorum. 5 dakikadan 50 küsur dakikaya uzanan sürelerde yayınlanan tam 15 özet var...
İki başlığı toplayınca 30 programlık bir rakama ulaşıyorsunuz. Yani memleketin en çok izlenen program ya da dizilerinin üçte biri özet ve tekrar... Özet geçersek “özetlenmiş bir ekranın karşısındayız” vesselam!
SOĞUK FANTEZİLER YAPMAYALIM
“Ufak Tefek Cinayetler” (Star TV) dizisinin Doktor Oya’sı en az “Beni Affet” (Star TV) dizisinin Bahar’ı ile “Beni Bırakma” (atv) dizisinin Sıla ve Zeynep’i kadar saf bir kadın...
Genellikle dizilerde saf ve ezik bir kadın karakterseniz, kötülerin sizleri ortadan kaldırmak için gönderecekleri yerler izleyici ezberindedir... “Dolunay” dizisinde Nazlı ve “Kanatsız Kuşlar”da (atv) Nefise gibi “Ufak Tefek Cinayetler”in Oya’sı da buzhaneye kapatıldı ve donarak ölme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı...
Tamam, yazın, yine içinizdeki buzhane fantezilerini yazın ama hobi olarak. Dizilerde iyi ve ezik kızlar, buzhanede can çekişirken kendisini bulmasın artık...
FARAH SAHNEDE KALMALI...
“Gülizar” (Kanal D) dün gece aramızdan ayrıldı. Haftaya yerinde “İnsanlık Suçu” olacak. “Gülizar” yine Çağan Irmak imzalı “Unutursam Fısılda” filminden ilham alan bir işti.
Farah Zeynep Abdullah her iki işte de sahneye yakıştı. Ama biri sinema diğeri bir TV serisi. Aralarındaki makas hakikaten büyük...
Her hafta sinema uzunluğunda bir dizi çıkarmak zor, bunu sinema dilindeki büyüleyici unsurlarla destekleyebilmek daha da zor...
“Gülizar” bir hayalin şu rekabet şartlarında ne kadar ayakta kalabileceğinin de göstergesi oldu. Neyse... İyi tarafından bakalım. Ve ekleyelim; “Farah Zeynep artık sahne performanslarıyla da sevenlerinin hayatında olmalı. Çünkü filmde ve dizide oraya yakışan bir duruşu vardı”...
25 Mart 2018, Pazar 06:00
Haberin Devamı