O da şimdilik veda ediyor

“Tolgshow” (FOX) bitiyor. Durun yahu, meseleye yanlış girdim. “Tolgshow” ara veriyor. İki hafta sonra Tolga Çevik FOX ekranında olmayacak. Bu ayrılık yaklaşık üç ay sürecek...



Sonra program Temmuz ortasında kaldığı yerden tam gaz devam edecek. Açıkçası düşen reytinglerini dikkate alan yönetim elindeki bu cevheri bozdurmak yerine pırıltısını gösterebileceği güneşli günlere taşımayı tercih etmiş...

Hâl böyle olunca, ekranın son kuşak kaliteli gülmecelerinden birinden birkaç ay kadar mahrum kalacağız. Üzülmemek lazım çünkü mücevherleri ellerimizle dizilere teslim ediyoruz!

Sözlükten çıkardı

Bravo sevgili Onur Büyüktopçu’ya. Büyük bir öfkeyle duymamak için kulaklarımı tıkadığım “bir tık” meselesine gayet ciddi bir şekilde el attı...



Bu tuhaf söz öbeğini önce kendisi lügatinden çıkardı. Şimdi kimi zaman yarışmacıları da (Yemekteyiz/TV8) manidar bakışlarıyla uyarıyor... Temiz dil için bir şey yapan kim varsa benden okkalı bir tebriki kapar. Bir tık da neymiş yahu?

Yeni fragmana kadar beklenmeli

Şu yeni bölümden ilk sahne meselesini daha ölçülü yapmak mümkün değil mi? Son olarak topun ağzında bıraktığınız karakterler konu yeni bölüm olunca hikayeye manasız bir yerden giriş yapıp lak lak etmeye başlıyorlar... Eh o zaman dizi 30 dakikalık (o uzun reklam arası) bir heyecan yaratmaktan öteye gidemiyor ki.

'Kadın'a itiraz

‘Kadın’ (FOX) dizisini ilk günden beri takip ediyorum. Bahar karakteri hayatta inanılmaz dibe vurmuş. Ama hayatı kıskanılacak kadar da kolaymış gibi geliyor bana...



Mesela işyeri bir konfeksiyon atölyesi olmasına rağmen istediği saatte çıkıyor olmalı ki, gündüz vakti çocukları okuldan alıp güle oynaya eve geliyorlar...

Bildiğim kadarıyla bu tip atölyelerin mesaisi 18.00 hatta 19.00’dan önce mümkün değil son bulmuyor. Bitmedi...

Onun için evini-kızını terk eden üvey babası mı diyeyim, işi gücü sadece Bahar’ın dertleri olan yakın arkadaşı mı diyeyim yoksa gözü her daim Bahar’ın camında olan Arif’imi diyeyim; hepsinin hayat ekseni Bahar oldu...

E vallahi hâl böyle olunca insanın acıyası değil, ‘oh be hayata bak’ diyesi geliyor. Ne dersiniz Mesut Bey?” Bir şey demem, diyemem Sayın Nalan Arslan; görüş tamamen size aittir!

Maliyeti kurtarmıyor...

Murat Gözübüyük isimli okurumuz dizilerde yapılan ürün yerleştirmelerden bunalmış...

“Jet Sosyete”de (Star TV) bir banka reklamı, “Ufak Tefek Cinayetler”de (Star TV) meyve suyu, tatil sitesi filan artık ne gelirse senaryo içine yerleşen ürünler derken, “reklam kuşakları ne işi yarar” diye soruyor...



Basit bir yanıt verelim. O kuşaklar maliyeti kurtarmıyor. Kanal ya da yapımcı bir girdi daha bulmak zorunda. İşte bu yüzden dizi içinde gerçeği izliyor oluyoruz.

Ha işin adil olmayan tarafı, dönem dizilerinde böyle bir şans yok. Adam kılıç reklamı koyacak değil. Ama bekliyorum, çok yakında bir gol de o stattan gelir. Çünkü başka türlü maliyeti kurtarmıyor...

Makule doğru

“İstanbullu Gelin”de (Star TV) Adem asıl adıyla ve kişiliğiyle sürekli yüzleşiyor. Bu belki de bir iyileşme süreci. Çünkü Fatih’in Adem’e dönüşümü çok sancılı...



“Çukur”da (Show TV) Vartolu Sadettin desen keza. O da uzun süre içindeki Salih ile cebelleşti. Sonra yarı Sadettin yarı da Salih olarak kalmaya karar verdi. Belki önümüzdeki günlerde o da pür bir Salih olacak...



Kötülerin bir şekilde makul hizaya çekildiği bu kendiyle hesaplaşmalarını bir bakıma iyiler de yapmamalı mı? Mesela “İstanbullu Gelin”de Faruk, giderek o ilk çizgisindeki profilinden uzaklaşıyor...



Kendine başka bir isim bulmadan makulden kötüye kayışa bir dur demesi gerekmiyor mu?