Battal Gazi ve Oğlu; sanırım yüzyetmişüç kez filan yayınlandı çeşitli kanallarda. Cüneyt Arkın ağabeyimizin babalı oğullu oynadığı bir Yeşilçam klasiğiydi. Yine yayınlasalar, soluksuz izlerim... Polat Alemdar ve Kızı; ilki önceki akşam gösterildi. Sanırım yüzyetmişüç bölüm çıkar bu hikayeden. Gelecek yıl oynayacak televizyonda, soluksuz izler miyim bilmiyorum? Bir dizinin sezon finali meselesinde en çok kurban veren Kurtlar Vadisi Pusu (Star TV) oldu. Bundan önceki serilerinde de benzer kayıplar olmuştu... Ama bu kez Polat’ın eşi, kayınvalidesiydi ve en yakınındaki birkaç adamdı liste başındakiler; en önemlisi de İskender Büyük öldü... Tabii “Sikender” ağabeyimiz (Zaza’nın koyduğu lakabı budur) dokuz canı üst üste giydiğinden bayağı bir kıllandım, “Ölmemiştir bu” diyerek... Ama ceset yığınını üst üste toplarsan temizinden bir elli kişi dünya değiştirdiğine göre sezon finali için orta çaplı bir katliam gerçekleştirdiği ortadadır kurtların. Hakkını verelim bu kadar kurbana bir sezon daha verir herhalde yüce Rabbim. Göreceğiz bakalım Polat Alemdar ve vaftiz edilmiş kızının maceraları da Battal Gazi ve Oğlu gibi efsane olabilecek mi?..
Kozmik Oda kartondan mı?
Kurtlar Vadisi Pusu’da (Star TV) Müsteşar rolündeki amcam (Mesut Akusta) Kozmik Oda olarak bilinen Genelkurmay Karargahı içindeki askeri sırlar odasına sadece iki asker öldürerek girdi... Haberleri takip edenler ya da askerliğini yapan herkes bilir ki oraya kuş giremez. Birkaç ay öncesine kadar devletin savcısı bile özel izinle girebilmişti hatırlarsanız. Üstelik birkaç güvenlik çemberini ayrı ayrı geçmek zorunda kalarak... Hülasa diyeceğim; bu memleketin güvenlik coğrafyasının tam da kalbine girip dosyaları kütüphanede Ömer Seyfettin kitabı arıyormuş gibi açıp inceleyemezsin, bu bir... Diyelim ki bu bir dizi, inceledin. Kozmik Oda’da meseleler karton dosyaların içinde değil, bir şekilde yüksek güvenlikle koruma altına alınmış dijital rezervin içinde barındırılır, bu iki... Türkiye’nin varsa nükleer çalışmalarının dökümü bilişim dosyaları içinde saçma sapan bir A4 kağıdına yazılmış ise vay halimize zaten, bu üç... O dosyanın içinde nükleer demirbaş olarak sadece Polat Alemdar ismi varsa, Polat kaç atom bombası gücündedir ki merak ettim, bu da dört!
Memati’nin hayvan sevgisi duygulandırdı!
Yanlış hatırlamıyorsam vadinin Show TV’de yayınlandığı dönemdeki bölümlerden birinde Memati koruma köpeklerini gözünü kırpmadan kurşuna diziyordu... O kadar adamın harcandığı katliamlar içinde bu detay dikkat çekmedi ama hayvanseverlerin içinde bir ince sızı olarak kaldı hep... Dizinin sezon finalinde ise bir nevi günah çıkardı Memati. Sokak köpeğine eziyet eden bir elemanı af buyurun eşek sudan gelinceye kadar dövdü... Memati’nin içindeki hayvan sevgisi hakikaten çok duygulandırdı (!) beni. Ne yaptığını soran Polat’a; “Sokak insanı dövüyorum usta” diyerek de ironi dolu bir yanıt verdi adamımız... İnsan zulmüne karşı, zalimlerden birinin bu “hayvan açılımı” hakikaten gönülleri kazanmıştır. Mesajı da çok net üstelik; “İnsanları tespih böceği gibi gebertebilirsiniz ama sokak köpeklerine sahip çıkın, onları aşılatın vs...”. Hislendim bak, vallahi!
Firdevs nasıl gençleşiyor?
Vay be kardeşim ne para varmış şu Ziyagil Ailesi’nde. Adnan Bey müstakbel damadı Behlül’e benzeri dünyanın en zengin adamı Abramoviç’te falan bulunan benzersiz bir motor yat aldı doğum günü hediyesi olarak... Vardır aramızda doğum gününü ailece kiralık sandal üstünde geçirip, ederini de kendi ödeyen bir sürü gariban. Hepsinin ağzının suyu akmıştır sanırım benim gibi. Para insan yaşamında hangi engelleri filtreliyor gördük hep birlikte... Söze filtreden girmişken sanırım birçoğumuzun gözünden kaçan teknik bir detayı da yakaladığımızı not düşelim hemen... Aşk-ı Memnu’daki göz bebeğimiz Firdevs Yöreoğlu kişisinin sahneleri çekimlerde filtre kullanılarak gerçekleştiriliyor. O filtre sahneye puslu bir görüntü vererek objeyi olduğundan daha estetik veya genç gösteriyor... Peyker’le karşılıklı konuşma sahnelerinde Peyker’in ışığının farklı, Firdevs’in ışığının iki kere farklı olduğunu keşfettim. Vallahi şanslı kadın Nebahat Çehre... Çok az oyuncu için yapılan bir fedakarlığın meyvelerini yiyor. Böylece dizinin her daim en gözde güzelliğine sahip oluyor... Güzellik diyince aklıma geldi. Hangi evin şoförü köşkün bahçesinde şemsiye gölgesi altına kurulmuş bir özel şezlongla hava almaya çıkarılır bizim sosyete camiasında... Ne diyeyim oğlum Beşir, giderayak Don Corleone gibi bir hayata kavuştun, gelene gidene dikiz atabiliyorsun. Tatlı bir hayatın olmasa bile, farklı bir finalin olacak. Huzur budur be abi!
İki diziyle bir kent kuşatılır!
Perşembe gecesi sadece Tek Türkiye (STV) ve Kurtlar Vadisi’nde (Star TV) harcanan cephaneyle orta büyüklükte bir kent kuşatılır ve fethedilebilirdi rahatlıkla... Ben kurşunların, bombaların, füzelerin filan havada uçuştuğu böyle bir akşamı çok görmemiştim ekranda. Sanırım dizinin efektlerini yapan arkadaşlarda ağır bir travma yaratmıştır bu savaş sahneleri. Dizi değil de Er Ryan’ı Kurtarmak’ı yeniden çekmişler gibi sanki ne dersiniz?