“Son” (atv) isimli dizi hakkında en son söyleyeceğimi en başta söylemiştim. Diziyi elimde kağıt kalem notlar tutarak izliyordum. Ama bir yanlış yaparak geçtiğimiz haftaki bölümü kaçırdım... Ve şimdi kim, nereden nereye geldi, kim aslında kimdir gibi sorulara verecek yanıtım yok. Zaten dizi de henüz bu türden sorulara net yanıtlar vermedi. İlk dört bölümü özetlersek; sahada bir top var ve her oyuncu sahanın başka bir tarafında duruyor. Top da ortada dönüp duruyor...
[[HAFTAYA]]
Mesele ilk bölümden izleyiciyi kavrayamayan dizilerin sona doğru iyice gözden düşmesidir yeğen. Bu yüzden “Ezel” tüm o soru işaretlerine rağmen daha ilk bölümden hangi hatta akacağını belli ederek gönlümüzdeki efsane yerini kazanmıştır... “Son”da ise içimde her daim oyuncular efsane gibi hatırlanacakmış hissi var. Çünkü dizi bende böyle bir boşluk duygusu bıraktı!
Mihrimah kim olacak?
“Muhteşem Yüzyıl”ın (Star TV) en sıkı sorularından biri Kanuni’nin tek kızı olan Mihrimah Sultan rolünün kimde kalacağı? Düne kadar Tuğçe Kazaz, Serenay Sarıkaya isimleri önde gidiyordu. Bana göre yapımcı bu yarışta ağzı sulanan birçok aktristi ters köşeye yatırıp yeni bir ekran tipiyle karşımıza çıkacak... Öyle de olsa fena olmaz. Siz bakmayın Malkoçoğlu’nun pala bıyıklarına filan.
Birçok izleyici Burak Özçivit’i hâlâ “Küçük Sırlar” izliyormuş gibi izliyor... Dolayısıyla başka bir diziden transfer ya da popüler bir ismin diziye girmesinin avantajı filan yok! Dizi zaten iyi izleniyor. Yapımcı kaşeleri uçan isimlere neden “ekstra” para kazandırsın ki? Son tahlilde dizi dediğin bir ekmek kapısı, yapımcı dediğin de bir tüccardır!
Marsilya-Malatya hattı!
Vedat Milor ağabeyimiz (Tadı Damağımda/NTV) uzun bir süredir Doğu Anadolu mutfaklarına girip çıkıyor. Son dönemde kendisini Malatya, Elazığ ağırlıklı mekanlarda görüyoruz... Hakkında netleşen duygularım var. Birincisi yağı, kırmızı eti ve hamur işlerini çok seviyor. İkincisi bu öldürücü sevgisine rağmen riskleri çok takmıyor, üçüncüsü yemekler hakkında yaptığı benzetmelerle bir Korsikalıyı andırıyor... Kendisini Malatya’da bir kahvaltı mekanında patrona Fransa-Marsilya’nın peynirlerini, İtalya’nın çeşnilerini filan önerirken gördüm...
Hatta yöre peyniriyle Marsilya’nın keçi peynirini kıyaslaması mekan sahibini hayrete düşürdü... Adamcağız “Bizim buranın keçileri, sütleri...” diye başlayıp devam etmeye çalıştıysa da Vedat Milor ağabeyimiz sıradaki kızartmaya geçmişti bile... Programın sonunda Malatya ile Marsilya arasında gidip gelen çılgın bir lezzet çarpışmasının yıldızlarını gördük. Mekan beş yıldızı kaptı ama lezzetler ı-ıhh... Biliyorum; Vedat Milor memleketin yemek konusundaki dehalarından biri. Ama ne bileyim memleketin lezzet sınırlarını çok zorluyormuş gibi geliyor bana. Bir de mekan sahiplerinin tahammüllerini tabii!
BEKLİYORUZ VALLAHİ!
SKY Türk kanalı kuyruğuna 360 eki alarak yeni bir tipe büründü. Aslında değişen logo bir zihniyet değişimini de işaret edecekti. Ben açıkçası bunu bekliyordum... Bir haber kanalını büyük kanallardan ayıran şey yayınladıklarıyla toplumda konuşulur bir mecra edinmesiydi ama logo değiştiğinden bu yana SKY Türk 360 için henüz dişe gelir bir şey söylenmedi... Büyük değişim ve iddiaların zaman aldığını biliyorum. Ama ne bileyim SKY Türk 360 sanki cebindeki zamanı fazla ağır ya da çok hoyrat harcadı. Hâlâ bir iddiası yok gibi duruyor... Şimdilik ne zaman şaşırtacağını bekliyorum. Ne kadar daha beklerim; onu da bilemiyorum?
Bir teknik hadisedir vesselam!
Ve “Adını Feriha Koydum”un (Show TV) Cansu karakterine hayat veren Sedef Şahin de itiraf etti. “Ben de takoz kullanıyorum”... Belli ki her şey bittiğinde dizinin kendisinden çok çekim aksesuarlarını konuşacağız. O değil de Sedef bugüne kadar takoz hakkında en değerli bilgiyi verdi; “Kamera açıları gereği hemen tüm oyuncular bunu kullanıyor. Kimi zaman dizinin Emir karakteri Çağatay Ulusoy da dahil”... Evet mesele magazine bir malzeme çıkarmak, birilerinin boyunu diğerleriyle kıyas etmek değil, görsel olarak en sıkı resmi yakalayabilmek... Ha, bunun için takoz ya da iskemle ne kullanılırsa kendi adıma razıyım. Yeter ki izlenebilir bir iş ekrana gelsin!
Uzunluk iyi ama...
Perran Kutman ile Şevket Altuğ’u yıllar sonra bir araya getirmeyi amaçlayan bir proje daha suya düştü. Daha doğrusu Şevket Altuğ ayağı öyle oldu... Yerli “Cosby Ailesi” olarak anılan ve daha ismi konmayan proje tıpkı batıdaki benzerleri gibi 25 dakikalık uzunluğa sahip bölümlerden oluşacak... Yanlış duymadınız; 25 dakika. Kulağa pek çelimsiz geliyor olsa da dünyada bizim gibi 90 ila 120 dakika arası dizi çeken bir ülke pek yok... 25 dakikada anlatmak istediğini söyleyip gidecek olan dizileri başımızın üstünde taşımamız lazım aslında. Hepsi kendisini sıkmadan ve meraklandırarak izlettirecek... Sit-com denilen şeye itibarını iade edecek yani. Ama keşke bunu bir araya getirdiği birkaç efsane oyuncu ile yapabilse. Şimdilik oyuncu ayağı dediğim gibi suda duruyor. Hayırlısı bakalım!