Kimi zaman kendime “Televizyonculuk aslen nedir?” diye soruyorum. Hani “tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar?” hesabı bir sarmalın içine giriyorum sonra... Televizyonculuk kendini izletmek midir yoksa yaptığın işlerle kendinden bahsettirmek mi? Elbette ikisi bir aradaysa ballı kaymak olur. Biri eksikse de bizim ülkede sonuç çok da değişmez... Bülent Ersoy önceki gün Mevlid Kandili dolayısıyla ekrana tesettüre girerek çıktı. Bülent Ersoy’un iç dünyasını bilemeyiz. Ama şov dünyasındaki duruşu ortada... Reyting olarak önceki şovlarından daha fazla bir orana ulaşmadı ama öyle çok konuşuldu ki; gazetelere manşet oldu. Yani sonuç olarak izlemese de herkes “Bülent Ersoy Show”u (Show TV) konuşur oldu... Böyle düşününce Bülent Hanım yazının başında bahsettiğim Türk tipi televizyonculukta bütün soruların yaşayan yanıtıdır. İzletmese de kendinden konuşturur ya da tam tersi; konuşulmasa da kendini izletecek bir şeyler bulur... Galiba Bülent Ersoy tanımını asla net olarak yapamayacağımız televizyonculuğun bizzat kendisidir!
* [[HAFTAYA]]
Böylesini ilk kez gördüm!
Açıkçası böylesine ilk kez rastlıyorum. Büyük umutlarla yayına girip üç bölüm sonra yayından kalkan anlı şanlı diziler görmüştük. Ya da 13 bölüm çekilip, tadını damakta bırakarak biten işler de hayatımıza girmişti... Ama kısmen tutmuş ve iyi de bir ivme kazanmışken başrol oyuncusu kadrodan ayrılan bir dizimiz hiç olmamıştı. Oldu... “Adını Kalbime Yazdım” (Show TV) dizisinde başroldeki Serhan Yavaş senaryo gereği vurularak diziden ayrıldı. Benim için şaşırtıcı oldu. Hakikaten dizi yeni toparlıyordu... Bu arada seyirdeyken kadro değişikliği yapan pek çok dizi var dünyada. Birçoğu da en az beş-altı sezon kadar ekranda kalıyor. Daha fazla kalıp TV tarihine efsane olarak geçen diziler de var... Mesela bir tanesi “Breaking Bad”. Altı sezondur ekranda ve önceki gece Altın Küre Ödülleri’nde yine en iyi dizi seçildi. Ne denir ki darısı bizimkilere...
*
Aman yazdığınıza dikkat edin...
Önceki gün Kenan Erçetingöz “Yüz Yüze” (Star TV) isimli programında Burcu Esmersoy’u ağırladı. Sanırım Burcu hakkında bilmediğimiz bir şey yoktu... Ama insan gözleriyle görünce hakikaten bir tuhaf oluyor. Mesela Burcu’nun eldivenlerini giyip ringde Kenan ağabeyi hacamat etmesi bende ince bir sıkıntıya neden oldu... İşimiz gereği TV figürlerinin ismini sıklıkla telaffuz ediyoruz. Bir gün yanlışlıkla ters bir şey yazarsak ve Burcu o eldivenlerle karşımıza dikilirse nasıl yırtarız acaba? Tırstım vallahi! Bu arada TV eleştirmeni meslektaşları uyaralım; Beren Saat, Haluk Piyes, Hakan Karahan, Yıldırım Memişoğlu, Sinan Albayrak benim bildiğim ekrandaki en sıkı dövüş ustaları. Fazlası var azı yok. Yazarken dikkat!
*
MAÇ YAYINI HAYAT KURTARIYOR!
Kanal D hafta sonu Galatasaray’ın hazırlık maçlarıyla ciddi bir reyting topladı. Eskiden maçların bu kadar gözde olduğunu hissetmiyorduk... Sanırım yeni izleyici evreninde deneklerde ciddi bir futbol sevdalısı kalabalığı var. Bir yıl öncesine kadar bol gollü milli maç ya da Şampiyonlar Ligi maçlarının bile dizilere mağlup olduğunu düşünürsek, bu sezon hazırlık ya da kupa fark etmeden maç yayınlarını şöyle ya da böyle elinde tutan kanalın yüzü gülecek gibi görünüyor... Kısacası memlekette televizyon dediğin futbolsuz olmuyor!
*
Dini günlerde değişmeyen sonuç!
Ramazan ayına kadar sürecek olan mübarek geceler diziliminin ilki olan Mevlid Kandili’ni önceki gece idrak ettik. Hayırlı olsun... Bu parantez içinde izleyici eğilimlerini de gözden geçirmek istedim. Şu artık çok net; televizyonda din konusunda aranan yegane isim Nihat Hatipoğlu (atv) oldu. İlahiyat profesörü hocamız bu kandil gecesi de en çok izlenen programa imzasını attı. Ardından Kanal 7’deki kandil özel yayını ve TRT 1’deki “Mevlid” programı ile “Çağrı” filmi iyi reyting yaptı... Kısacası izleyici üç kanalda toplandı. Ve artık bu sıralama çok da değişecek gibi görünmüyor. Kandil deyince akla Nihat hoca, dini gün ve bayramlarda ise 30 küsur yıllık film “Çağrı” geliyor. Bu alışkanlığı bozacak bir TV işinin çıkması da şu önümüzdeki birkaç sene için mümkün görünmüyor...
14 Ocak 2014, Salı 04:00
Haberin Devamı