Mesut YarVe en masum izdivaç ile yeniden

HABERİ PAYLAŞ

Ve en masum izdivaç ile yeniden

Haberin Devamı

Ve en masum izdivaç ile yeniden

Şöyle bir on yıl kadar geriye gidelim. ‘İzdivaç’ en masum kuşak programlarından biriydi. Hayatta mutluluğu bir türlü yakalayamayan, yakalasa da sürdüremeyip hüsrana uğrayanların paravanın arkasında duran kader arkadaşlarını eğlenceyle seçtiği...

Sonra en popüler işlerden biri haline geldi. Birden çok kanalda her gün bir yenisi ortaya çıkan sunucularla bir reyting makinesini andırıyordu... Rekabet yoğun olunca işin içine türlü entrikalar girdi. Ve bu iş ciddi bir erozyon yaşayarak memleketin en çok tartışılan TV içeriklerinden biri oldu...

Sonrası bu içeriğin telkinlerle azalarak bitirilmesi oldu. Şimdi sizi yarına götüreyim. İzdivaç işlerinin o ilk ve en masum halini tekrar ekranda göreceksiniz...

Toplumun geleneklerini ve kırmızı çizgilerini eksen alan bir iş olarak hafta içi her gün Sony Channel Türkiye’de yayınlanacak. Hem de Hande Ataizi sunumuyla ve ismiyle. İçeriği masumlaşan bu eğlenceli kuşağın yeniden izleneceğini biliyorum. Bakın ilk notu da ben düşüyorum!

İki taşınma vakası...

‘Dolunay’ (Star TV) pazar akşamlarına alındı. ‘Ateşböceği’ final yapıyor ve yerine gelen çağdaşı sayılan bu romantik komedi dizisi oldu. Pazar akşamları şansı var mı bilemem ama mevcut yerinde reytingleri fena değildi...

Bu arada ‘İsimsizler’ (Kanal D) büyük bir duyuru fırtınasıyla dün geceye taşındı. Bu yazı yazıldığında reytingler henüz gelmemişti ama cumartesi gecesi için alışıldığın dışına çıkmaya yönelik bir adımdı bu...

İki adımdan, izleyici yaratabilmiş iki kemik işten bahsediyorum. Yayınlandıkları gecelerde bir kırılma noktası yaşatabilirler. Ya da kaybolup giderler. İlk seçenek olsun isterim, net!

Yarım saatlik kayıp zaman...

Hülya Avşar (Star TV) konuğu Haluk Levent’e inatla “provokatör müzik yapıp yapmadığını” sordu. Ünlü şarkıcı her seferinde nezaketle yanıtladı. Ama Hülya Avşar inatla bu soruda takıldı...

Sonuç itibarıyla meselenin “duymak istediği noktaya gelmeyeceğini” anladı. Ama programın yarım saati aynı soruya odaklanarak kayıp zamanlar listesine yazılmıştı bile! “Evet” ya da “Hayır” diyerek yanıtlanabilecek bu soru üstünde neden böyle uzun bir maraton koşulduğunu merak ettim.

Konuğunu gömen bir söyleşi programının olası konuklarını tedirgin edeceğini düşünen bir ben miydim sadece?

Melih Gökçek Anchorman olursa...

Ahmet Hakan önceki gün bülteninde (Kanal D Ana Haber) deyim yerindeyse Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e yönelik bir seans yaptı...

İstifası beklenen Melih Gökçek’e yönelik, “İstifa etmek için benim ekranda olmadığım günü bile bekleyebilir” diyen Ahmet Hakan, başkanın istifası sonrası yapabileceği işlerin listesini de saydı. Gerçeğe yakın duran bir seçenek vardı. Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’in sahip olduğu Beyaz TV ekranında ana haber sunma ihtimali...

Hani olmaz ya, olursa da iki kanalın anchormaninin karşılıklı makarasına hazır olunmalı derim. Ya da karşılıklı bir gölge oyununa.

Bir ihtimal daha var

‘Final Four’ geçtiğimiz TV fuarlarının en çok alıcı bulan ses yarışmalarından biri oldu. Tek başına ses yarışması demek belki de haksızlık...

Süper star hayatı yaşayan dört yarışmacının koltuğunu kaptırmama çabası gösterdiği ve bu haliyle çılgın bir reality işi olarak da adlandırabileceğimiz ‘Final Four’u Karga Seven isimli yapım şirketi Türkiye’ye taşıdı...

İşten sorumlu olan isim Mahperi Uçar. Kendisini iyi tanırım. Hakikaten kafasını koyduğu içerikleri bir yerlere taşıma ustalığı vardır. Şimdi uygun ekranı aramaya odaklandığını biliyorum...

Bu ses yarışmaları işi kimi zaman gına getirse de, ‘Final Four’u rakiplerinden öne çıkaran birden fazla yönü var. Hem prime time diliminde hem de gündüz kuşağında yayınlanabilir olması gibi. Doğru kanalı bulursa izleyici eskileri unutarak bu yüksek seviyeli yetenek yarışmasına bir şans verebilir. Televizyonculuk dediğin bir taraftan da olasılık işidir...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder