TÜSİAD (Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği) “Televizyon Dizilerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” gibi önemli bir projenin ilkelerini belirledi...
Dizilerde gördüğümüz kadın profillerini erkek profillerle orantıladı ve erkeğe yönelik pozitif ayrıma bilimsel bir “dur” ihtarı verdi...
Ve sonuçta ilkeler ya da temenniler şöyle sıralandı: “Kadınların ve erkeklerin fiziksel görünüm, karakter, duygu ve meslek çeşitliliğini artırmak. Hayata, işe ve eve dair sorumlulukları dengeli dağıtmak. Şiddeti olağanlaştırmamak. Toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun bir dil kullanmak.
Rol model karakterlerin görünürlüğünü sağlamak ve artırmak.” Tüm bunları düşünmesi ve yazması güzel. İzlemesi mümkün olur mu, orasını bilemem? Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun!
BU TESPİT KAÇMAZ
“Çukur”da (Show TV) Vartolu’nun kendi içindeki birkaç karakteri çaresizce izlemesi üzerine bir psikiyatr arkadaşıma “Bu adam rahatsız mı?” diye sordum...
Önce güldü. Ardından da, “Modern psikiyatri bir kriz üzerinden teşhis koyamaz. Ama izlediğim kadarıyla arkadaş yoğun stres altında kaygı bölünmesi yaşadı ve bu çok sık görülür.
Tam olarak hasta ya da değil diyebilmek için başka argümanlar da olmalı. İçimizdeki iyi ile kötünün, sakin ve saldırganın, makul ve sıra dışının savaşı biz anlamasak da hiç bitmiyor ki” gibi bir saptamada bulundu...
Şunu da ekledi. “Gerçek bir hastalık görmek istiyorsan Baykal Bey, Emrah, anne üçlemesine bak. Orada kontrol takıntısını göreceksin. Yamaç’a göz at; yerleşik kaygı bozukluğuna şahitlik edeceksin. Selim’e bak; çok daha yolunda gitmeyen bir şeylerin farkına varacaksın...”
Sonuç itibarıyla ruh ve sinir hastalıkları polemiğinde seans sırası bekleyen hasta profillerinin neredeyse tamamı dizide varmış. Cümleten geçmiş olsun!
Gel de izleme!
Yeni dizilerin tanıtımları şu sıralarda sıklıkla ekranlarda dönüyor. Bana göre en vurucularının başında “Mehmed Bir Cihan Fatihi” (Kanal D) geliyor. Fragmanda Fatih Sultan Mehmet’in tahta geçmesinin kısa ve etkileyici bir özeti var. Kaçırmayın...
Onur Saylak imzalı “Şahsiyet” isimli dizi de ana karakter Haluk Bilginer üzerinden harika bir meraklandırma tanıtımı yapmış. Tanıtımı izleyince içinizden “tamam, sonunda dizilerde aranan seri katil bulundu” diye geçiyor...
“Avlu” da listeye konmalı. Parmaklıklar ardının en can acıtıcı detaylarından biriyle seyirciyi “gel de izleme” diye kaşıyor. Kalabalık bir cezaevi sahnesinin içinde insanı dürten birçok ayrıntı kullanılmış...
Elbette her fragman iyi bir yapıma çıkmıyor. Ama şu izlediğim üç işin tanıtımı hiç de fena değil sevgili okur!
Ne konuştular?
Dizilerin sonuna bir sonraki bölümden ilk sahneyi yapıştırmak moda oldu. Diziler son kuşak reklama gittiğinde malumunuz 30 dakika sürüyor ve saat tutup zaman dolduğunda bu ilk sahneyi izleme hevesiyle yine kanala dönüyorsunuz...
Önceki gece Star TV’de yayınlanan “Ufak Tefek Cinayetler” isimli dizide o ilk sahne “sessiz sinema” tadında yayınlandı. Görüntü vardı ama ses yoktu...
Özetle dizi “Kim öldü?” ya da “Kim katil?” sorusunun yanına bir de “Bu adamlar Sarmaşık’ın kadınlarına bakıp ne konuştu acaba?” sorusunu da eklemiş oldu. Bulmaca gibi dizi yahu!
İlham alabilecek misiniz?
Hazır Kadınlar Günü’nün içindeyken bir iddiayı sayfaya taşıyayım. Netflix bana gönderdiği iddialı notunda, “Yüzlerce Netflix yapımında hepsi birbirinden farklı güçlü kadın hikayelerini, farklı bakış açılarıyla izleyebiliyoruz” diyor.
Ve ekliyor: “‘The Crown’dan ‘GLOW’a, ‘Altered Carbon’dan ‘La Casa De Papel’, ‘Santa Clarita Diet’ ve ‘Marvel’s Jessica Jones’a kadar Netflix yapımlarının kadın kahramanları ilham veriyor; izleyenlerde oturdukları yerden kalkıp hayallerinin peşinden koşma isteği uyandırıyor.”
Dizi izleyip de “benim bu kahramanlardan neyim eksik?” diye yerinizden kalkıp harekete geçenlerdenseniz bir göz atın. Dilerim soyduğunuz bir banka kasasının içinden bana “haklılarmış” diye mesaj atmazsınız!
08 Mart 2018, Perşembe 05:00
Haberin Devamı