Fenerbahçe’nin hem fiziksel hem de mental olarak Sivas’a çok yorgun bir şekilde geldiği maçın henüz başında kendisini belli etti. Futbolcular isabetsiz pas atma yarışına girerken birbirleriyle yaşadıkları iletişim problemleri de birçok top kaybına sebep oldu. Zaman zaman Sivasspor’un sahaya yerleşmede yaşadığı sıkıntılardan doğan pozisyonlarda da sarı-lacivertli futbolcular sonuç almayı başaramadı. Fenerbahçe, anca ya bir duran toptan (ki bu da sarı lacivertlilerin bu sezon en zayıf olduğu noktalardan biri) ya da bireysel yeteneklerle sonuca gidebilir havasında geçen ilk yarının son anında Fred’in attığı nefis gol soyunma odasına Fenerbahçe’yi 1-0 önde götürdü.
İkinci yarıda da çok konsantre gözükmeyen Fenerbahçe, ev sahibi takımın sağ taraftan geliştirdiği hızlı atakta kalesinde golü görerek skor üstünlüğünü kaybetti. Taraftarlar, skorun 1-1'e gelmesiyle beraber normal olarak Fenerbahçe’nin tempoyu artırıp Sivasspor’u kendi kalesinin önüne hapsetmesini beklemişlerdir ancak maç hiç de o havaya bürünmedi. Puan kaybının %99 havlu atmak anlamına geleceği anlarda İrfan Can Kahveci dışında bunu kafaya takan başka bir Fenerbahçeli sahada yok gibiydi nitekim skoru tekrar sarı-lacivertlilerin lehine çeviren oyuncu da o oldu.
Skor olarak zaman zaman farklı sonuçlar ortaya çıksa da Fenerbahçe aylardır rahat maç kazanamıyordu. Sivas’ta kazansalardı da bu kötü tablo devam edecekti ancak bu sefer sonuç da onların lehlerine olmadı. 90.dakikada çok tartışmalı bir penaltı kararıyla beraber gelen golden sonra kalan dakikalarda üstünlüğü tekrar eline geçirmeyi başaramayan Fenerbahçe, bu sonuçla rakibi Galatasaray’ın 4 puan gerisine düştü. Kalan 5 maçta ibrenin sarı lacivertlilere dönmesi artık mucizelere kalmış durumda. Önce Türkiye Kupası’na, geçtiğimiz hafta Konferans Ligi’ne veda eden Fenerbahçe, yarıştığı son kulvarda da artık havlu atma noktasına geldi. 33 maçta 86 puan toplamasına rağmen liderin 4 puan gerisine düşmek olağandışı bir durum bu yüzden Fenerbahçe’ye kötü bir Süper Lig sezonu geçiriyor demek haksızlık olacaktır ancak ne olursa olsun 38. hafta tamamlandığında şampiyon olan takım sen değilsen bu puanların pek de kıymeti olmayacak.
Gündemin saha dışına kayması iyi karşılık bulmadı
Fenerbahçe, son haftada son derece sert bir atmosferde Galatasaray deplasmanına çıkacak olsa da kalan maçlarının tamamını kazansa şampiyon olacak bir durumda ilerliyordu. Konferans Ligi’nde ise 3 maç sonunda final müsabakasına çıkma hakkı kazanabileceği bir konumdaydı ancak önce Olympiacos’a elenilmesi, üzerine Sivas’ta bırakılan 2 puan, Fenerbahçe’yi neredeyse hedefsiz bıraktı.
Trabzonspor maçından sonra Fenerbahçe yönetiminin tutumu futbolculara yönetimin hayal ettiği etkiyi yapmamışa benziyor. Takım iki kulvarda kupa hedefiyle yoluna devam ederken gündemin bir anda genel kurullara, kongrelere dönmesi, belli ki takımın motivasyonunu düşürdü. Bunun üstüne futbolcuların Süper Kupa maçına çıkmak istemesine rağmen yönetimin bu karşılaşmaya U-19 takımıyla çıkma kararı alarak rakibi Galatasaray’a bir kupa hediye etmesi, futbolcuları psikolojik açıdan kötü etkilemiş gibi görünüyor.
Kırılma anlarında verilen yetersiz reaksiyonlar da takımın konsantrasyonunun dağıldığına işaret. Özetle, 2 sezon önce yaşanan meşhur megafon olayından sonra bu sezon da Fenerbahçeli futbolcuların, yönetimin aldığı tavırdan olumlu etkilenmediği besbelli. Belki bundan ders çıkarılır ama ne kadar kıymeti olur? O tartışılır...