Gündemde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın açıklamaları var. Erbaş’ın adli yıl açılış töreninin ardından gelen eleştirilere verdiği yanıt, ‘laiklik’ tartışması yarattı. Şöyle dedi Ali Erbaş o açıklamasında: “(İmam Hatipliler Derneği ÖNDER’e atıfla) Önderler olarak boş alan bırakmamamız lazım. Adaletsiz İslam olur mu? ‘İnanç, sokakta olmasın insanın içinde olsun, insanla Allah arasında olsun, evine, ticaretine, siyasetine, adaletine, yargısına yansımasın.’ Görüyorsunuz ortalığı ayağa kaldırıyorlar. İnançtan ayıklansın istiyorlar oraları adeta.”
ANAYASA NE DİYOR?
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Erbaş’ın bu sözlerine Anayasa ve başkanlığın mevzuatıyla yanıt vermek gerek. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevleri Anayasa’nın 136’ncı maddesinde düzenleniyor. O madde şöyle: “Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.” “Laiklik ilkesi doğrultusunda” diyor Anayasa. “Bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak” da diyor.
YASA NE DİYOR?
633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un birinci maddesi de şöyle: “İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Cumhurbaşkanlığına bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.” Aynı kanunun 3’üncü maddesi de ‘başkanın görevleri’ni düzenliyor.
O madde de şu şekilde: “Başkanlığın en üst amiri olan Diyanet İşleri Başkanı, Başkanlığı temsil eder. Başkan din hizmetlerinin etkin ve verimli sunulması için gerekli tedbirleri alır. Bu amaçla; kaynakların etkin kullanımını sağlar; hizmetlerin düzenlenmesi, yürütülmesi, koordinasyonu ve denetlenmesi görevlerini yerine getirir; strateji, hedef ve performans kriterlerini belirleyip uygulanmasını temin eder; din hizmetleri ile ilgili ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapar. Başkan, Başkanlığın görev alanına giren konularda meydana gelen gelişmelere ve ihtiyaçlara göre birimlere görev verir.”
TARTIŞILMASI DOĞAL
‘Laiklik’ Türkiye’de anayasal güvence altında. Anayasa’nın-değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinden olan 2’nci maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” yazıyor. Aynı Anayasa, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ‘laiklik ilkesi doğrultusunda’ çalışmasını emrediyor. Durum bu kadar açıkken, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Erbaş’ın sözlerinin eleştirilmesi gayet doğal değil mi? Konu din, İslam ya da dua değil. Konu Erbaş’ın yukarıda yer alan sözleri. O sözleri eleştirmek din, dua ya da İslam karşıtlığı değil.
İnanç elbette kul ile Allah arasında olmalı. İnanç eve, ticarete, siyasete, adalete, yargıya elbette yansımamalı. İnanç bu alanlardan elbette ayıklanmalı. Türkiye, nüfusunun çok büyük kısmı müslüman olan, ‘laik’ bir ülke. Türkiye’yi birçok İslam ülkesinden ayıran da bu niteliği zaten. İnancın ticarete, siyasete, adalete, yargıya yansımasının doğuracağı sonuçları biliyoruz ve bu yüzden karşı çıkıyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Başkan’ın görevleri yukarıda yazıyor.