Başlıktaki sözcüğün Türkçe karşılığı ‘duygudaşlık’. Bu kelimenin Türk Dil Kurumu (TDK) Sözlüğü’ndeki karşılığı da şu: “Aynı duyguları paylaşma; kendini duygu ve düşüncede bir başkasının yerine koyabilme.”
İnsan, empati yapabildiği kadar insan aslında. Duygudaşlığı başarabildiğince insan. Kendisi, ailesi, yakınları ve sevdikleri için istediklerinin başkalarının da hakkı olduğunu düşünebildiği kadar… Kendisi, ailesi, yakınları ve sevdiklerinin rahatsız olduklarının başkaları için de aynı derecede rahatsız edici olduğunu idrak edebildiği kadar… Kendisi, ailesi, yakınları ve sevdiklerine acı veren durumların başkalarının da canını acıttığını hissedebildiği kadar…
Misal, ciddi sağlık sorunları olan biri, herhangi bir sebeple tutuklanıp konulduğu cezaevinde hayati bir risk ile karşı karşıya kalmışsa… Böyle bir durumu; o insanın kendi babası, ağabeyi, dayısı, teyzesi, ablası ya da annesi olduğunu düşünerek değerlendirebilen ‘insan’lıktan söz ediyorum.
İnsan, kendi çocuğunun sahip olduklarına başka çocukların da sahip olmasını isteyebildiği kadar insan. Kendi çocuğunun başına gelmesini istemeyeceği şeyleri başka çocuklar yaşadığında aynı şekilde üzülebilen… Haksızlığa uğrayan, canı yanan her çocukla ilgili, aynı ızdırabı kendi evladı çekiyormuş gibi hissedebilen…
Misal, herhangi bir sebeple tutuklanıp konulduğu cezaevindeki koşullardan muzdarip olan gençlerin yerinde kendi evladının da olabileceğini düşünüp ona göre reaksiyon veren ‘insanlık’ bahsettiğim.
Ben dün bu satırları kaleme alırken, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtlıyordu. Bakan Tunç’un şu cümlesini not aldım: “Ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlüler devletimize emanettir.” Bu cümledir esas olan. Devleti var eden millet değil midir? Ve o devlet, millet için değil midir? Devletin varlık nedeni milletin huzuru, güvenliği, refahı değil midir? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta altını çizdiği şekilde, ‘milletin hizmetkârı’ değil midir devlet? ‘Devlet ana’ ya da ‘devlet baba’… Hangi adıyla anmayı tercih ederseniz edin, bize öğretilen ‘devletin şefkatli eli’ değil mi herkesin ihtiyacı? Hepimizin.