“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” cümlesinin neredeyse bir ‘suç unsuru’ olarak algılatıldığı günlerden geçiyoruz. Algılandığı değil ‘algılatıldığı’ günler diyorum. Algı böyle bir şey çünkü. Sizin algıladığınız değil, size algılatılan. Esas olan bu.
Atatürk’ü tartışacak değilim. Tartışamam. Atatürk tartışılmaz çünkü. Her şey tartışılır. Herkes tartışılır. Bir tek o; Atatürk tartışılmaz, tartışılamaz. Dönemi ve o dönemin koşulları itibariyle sıra dışıdır ve o yüzden tartışılamaz.
Bir insan evladı düşünün ki, şu cümleyi sarf etmiş. Üstelik o tarihlerde… - Köylü milletin efendisidir. Zannediyor musunuz ki ‘köylünün, milletin efendisi olduğu’ mesajını taşıyor bu vecize? Tabii ki değil. Atatürk, köylüye diyor ki “Efendi olun”. Akıllı, uslu olun. Sahtekarlık yapmayın.
Çok vecizesi var Mustafa Kemal’in. Her birini tek tek irdeleyebiliriz ama yeri burası değil. En azında şimdilik.
Bugünün Türkiyesi’nde; evlatlarımıza, torunlarımıza miras bırakmak isteyen bizlerin kopya çekebileceği cümleleri var Atatürk’ün. En başta da “Ne mutlu Türküm diyene” cümlesi. Ne mutlu “Türk olana” değil; “Türküm diyene…” Arada büyük fark var. Anlayana…
Uzatmanın manası yok. Dünyada tek bir Türkiye Cumhuriyeti var. O Türkiye Cumhuriyeti’nin de tek bir ‘kurucu’su. Mustafa Kemal Atatürk o isim. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz; seversiniz, sevmezsiniz… O bizim. Biz de onunuz…
Ne mutlu bize. Ne mutlu “Türküm” diyene.