Murat ÇelikKadın

HABERİ PAYLAŞ

“Temel sorun şu ki, kadını hâlâ birey kabul etmiyoruz. Metropol kentlerde kadınlar özgür ama hemen yakınlarındaki merkezlerde sokağa çıkması, yalnız yaşaması, kahkaha atması hâlâ sorgulanıyor.”

Salı günü bu köşede yer alan “8 Mart” başlıklı yazı (https://www. posta.com.tr/yazarlar/muratcelik/ 8-mart-2837133) Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’nün bu cümlesiyle bitiyordu.

Kadın

Canan Güllü’ye aynı konuda birkaç soru daha sordum.

Sayın Güllü, kadınların hak arayışları bütün dünyada sürüyor ancak Türkiye’deki durumun dünyanın gelişmiş ülkelerinden farkı ortada. Çalışma ve değerlendirmeleriniz sonucu bu farkı nasıl açıklıyorsunuz?

Haberin Devamı

Kadınların hak mücadelesi bütün dünyada sürüyor evet ama ne yazık ki Türkiye’deki durum gelişmiş ülkelerden farklı. Bir dönem İran’ın cumhurbaşkanlığını yapan liderin eşi Türkiye’de bizi ziyaret etmişti. Eşinin lider olarak o dönem gerçekten kadınlar için bir şeyler yapmaya çalıştığına da tanıklık ediyorduk. Ama toplantıda bir ara şöyle bir cümle kullandı: “Biz bugün yaparız ama biz gidince hükmü olmaz, kalıcı olmaz. Çünkü kadın hakları bizde, sizde olduğu gibi yasalarla koruma altında değil.” Bu nokta çok önemli. Bizim haklarımız Atatürk’ün devrim yasaları içinde yer alır. Kadının birey olma ve medeni hakları yasalarla garanti altına alınmıştır. Yani biz Ortadoğu coğrafyasından ilerideyiz ama haklarımızı birçoğundan önce elde etmiş olmamıza rağmen gelişmiş batı toplumlarının gerisindeyiz. Bunun temel nedeni, ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ kavramını hâlâ maalesef tam olarak oturtamamış, içselleştirememiş olmamız.

Her 8 Mart’ta kadınlar seslerini yükseltiyor. Kadın hareketi olarak konuyu farklı vesilelerle gündemde tutmak için çalışmalarınız da var ama bunların pek yeterli olmadığı ortada. Kadına şiddet ve bununla birlikte taciz, tecavüz, istismar başlıklarında kadınların sesi neden yeteri kadar duyulmuyor? Türkiye’deki dramatik tablo neden bir türlü değişmiyor?

Kadına yönelik baskılardan bahsetmiştim. Kadını ‘birey’ kabul etmeyen, tek başına siyasette varlık göstermesine alan açmayan, imkân vermeyen bir anlayış var. Bunlar önlenebilir sorunlar ancak bizde özellikle böyle kalması isteniyor. Eril zihniyet kadın gücünden korkuyor ve baskı uyguluyor. Baskı altında kalmak ise kadınları daha da güçlendirip isyana zorluyor.

Haberin Devamı

Bu durumda, o ‘eril zihniyet’in sahiplerine neler söylersiniz? Kadının yeri ve durumunun iyileşmesi için erkeklere düşenler neler size göre?

Bizlerle dayanışmaları lâzım. Çünkü bu eşitsizlikten kaynaklanan sorunlar artık onları da etkiliyor. Babalar çocuk yetiştirmeye katkı versinler. Kadınlara yapılan haksızlıklarda ses yükseltsinler. Çalışma hayatına katılan kadınlara destek olsunlar. Bulundukları görevler; bazen bir eğitim kurumu, bazen bir fabrika ya da kamu kurumu ise unutmasınlar ki orada olan kadınlar oraya gelmek için çok mücadele etmiştir. Dayanışmanın eşitlik getireceğine inanıyorum ve bunu kadınlarla birlikte erkeklerin de görmesi, fark etmesi gerekiyor. Sadece bu farkındalığın oluşması bile inanın çok şeyi değiştirecek.

Haberin Devamı

ÖNEMLİ NOT:

Bugün 14 Mart. Tıp Bayramı. Türkiye’de mevcut durum, sağlık sisteminde bir bayram havasının uzağında maalesef. O yüzden hekimlerimizin ‘kutlanacak 14 Martlar’a ulaşmasını diliyorum. Onlara her daim müteşekkiriz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder