Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Adli Yargı Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hâkimleri Kura Töreni’ne katıldı.
Erdoğan’ın, görev yerleri belirlenen bin 75 hâkim ve savcı adayına hitaben yaptığı konuşmanın öne çıkan bölümleri şunlardı:
* Unutmayın, adalet kapısına varıp da hakkını alamayan, boynu bükük, gözü yaşlı, kalbi kırık ayrılan her bir vatandaşımızın vebali hem bu dünyada hem de ahirette Allah muhafaza hepimizin üzerindedir.
* Bazı çevreler; insanların mahremine girmekten, kişisel haklarını gasbetmekten, malına, mülküne, onuruna el uzatmaktan çekinmiyorlar. Hukukun üstünlüğü ilkesinin kendilerini bağlamadığını düşünüyorlar. Kimi zaman konumları, kimi zaman meslekleri, kimi zaman da statüleri itibarıyla Anayasa ve yasaları çiğneyebileceklerini zannediyorlar. Ama yargının kapsama alanı dışında olmadıkları gerçeğiyle günden güne daha fazla yüzleşiyor, bunu kabul etmek zorunda kalıyorlar. ‘Ben istediğimi yapar, istediğimi tehdit ederim. Kimse bana dokunamaz’ hoyratlığı hakikatin sert duvarına eninde sonunda çarpacaktır.
* Kimse kendisini hukukun üstünde, erişim alanı dışında göremez. Hukuk başka bir şey, kanun başka bir şey. Biz hukuku kanunun üstünde gören bir milletiz. Olaya buradan bakacağız. Kanunu insanoğlu istediği gibi yazar, çizer, yapar. Ama hukuk o değil. Hukuk, hakkı, haklı olana teslim etmektir. Bunu yapacağız. Daha önce de farklı vesilelerle ifade ettim, nezaket kuralları içinde kalmak şartıyla yargının tasarruflarını tenkit edebilirsiniz. Verilen her kararı haklı bulmak, isabetli bulmak, kayıtsız, şartsız doğru kabul etmek zorunda da değilsiniz. İtirazlarınızı yine kanuni yollardan yapar, eleştirilerinizi yine üslubunca dile getirirsiniz.
* Hepimiz yargının görevini layıkıyla, hakkaniyetle, uygun şekilde yerine getirebilmesi için gereken desteği vermekle mükellefiz. Yargıya intikal etmiş süreçlerin siyasi malzeme haline getirilmesi, hâkim ve savcılarımızın baskı altına alınması, bilhassa ailesi ve çocukları üzerinden hedefe konulması, sorumsuzluğun daniskasıdır. Türk yargısı sadece ve sadece Türk milleti adına karar verir. Türk milleti adına karar verenlere ise kimse ayar veremez.
* Adalet, insan içindir, ancak ve ancak insanla kaimdir. Türk milleti adına karar verirken birikimi, tecrübesi, müktesebatı yanında, hukukçunun mihmandarlarından bir diğeri de temiz vicdandır. Vicdanları rahatlatan bir karar vermek kadar, vicdanı rahat karar vermek de hayati öneme sahiptir.
* Yargıyı ideolojik, örgütsel ve ekonomik çıkarlarına alet edenler, hem adaleti araçsallaştırırlar hem de kendi varlık nedenlerine yabancılaştırırlar. Buradaki genç hâkim ve savcılarımızın, vebali son derece ağır bir görevi icra ederken bunu her zaman akıllarında tutmalarını bekliyorum. İnanıyorum ki her biriniz zorluklar karşısında yılmadan, hukukun ve vicdanın sesi dışında hiçbir sese aldırmadan vazifenizi yapacaksınız. Gelecekte vereceğiniz kararlarla, ihtilafları sizler çözeceksiniz. Davalı tarafların adalet beklentisini karşılayacağınıza, vicdanları teskin edeceğinize, her dosyanın aynı zamanda bir insan olduğunu asla unutmayacağınıza yürekten inanıyorum.