Müzecilik tarihinde akılalmaz bir devrim yaşanıyor. Robotik teknolojiyle donatılan balmumu heykellerine hareket kabiliyeti kazandırıldı.
Yani müzede Einstein’ın heykeline bakarken o da karşıdan sizinle tokalaşabilecek, eğilip kalkabilecek, başını ve gözlerini oynatabilecek. Sistem ilk kez Madame Tussauds müzesinde denenmeye başladı.
Bir sonraki aşaması eminim yapay zeka desteği olacaktır. Yani hareket mekanizmasına konuşma, tepki verme, düşünme gibi yetenekler eklenecek ve devrim tamamlanacaktır.
Bu teknoloji sayesinde hayranı olduğunuz ancak hiç görmediğiniz kişilere özleminiz de büyük ölçüde giderilmiş olacak. Gerçekten müthiş bir proje.
Yapay zekanın en güzel yanı miadının dolmayacak olması. Yani hayatın her alanına muhakkak bir gün girecek. Yeterli yazılım gücüne ve mühendise sahip olduğumuza göre yapılması gereken tek şey ufku genişletip düşünmek. Türkiye’nin ihtiyacı olan katma değer de bu zaten.
ŞOKLU TELEFON KILIFI
Pek çok ülkede şok tabancası görevi gören telefon kılıfları üretilmeye başlandı. Kılıfın yan tarafındaki düğmeye basılarak devreye sokulan şok sistemi, bir tehlike anında güvenliği rahatlıkla sağlayabiliyor.
Asıl önemlisi bunu karşı tarafa zarar vermeden, kısa süre sersemleterek yapabilmesi. Yani güvenlik görevlilerini çağırmak için ciddi bir fırsat sağlıyor.
Halihazırda şiddet gören kadınlar için önemli bir araç. Hatta ‘Çantamın rengine uysun’ diyenler için de pek çok alternatif geliştirilmeye başlanmış. Bu tür ürünler gerekli testlerden sonra Türkiye'de de kullanılamaz mı?
TEKNOLOJİ ŞOV BAŞLIYOR
Almanya’nın başkenti Berlin’de 1924’ten bu yana düzenlenen IFA Teknoloji fuarı 31 Ağustos’ta başlıyor. Posta olarak biz de etkinliği yerinde takip edip, son yenilikleri sıcağı sıcağına sizlere aktaracağız. Sızıntılara göre 8K TV’ler, 3 kameralı ve parmak izi sensörünü ekran altına gizleyen telefonlar donanım tarafında ciddi şov yapacağa benziyor. Yapay zeka sınırlarının zorlanacağı fuarda elbette ki 2020’de hizmete girecek 5G’deki son viraj da alınmış olacak.
OKULLAR ZAMLA AÇILIYOR
Kırtasiye malzemelerinin yüzde 70’i yurtdışından geliyor. Yani dolar arttıkça doğal olarak fiyatlar halihazırda yüzde 30-50 arasında zamlandı.
Bunda aslan payı, Türkiye’de kağıt üretiminin çok kısıtlı olduğu deftere, ithal sırt çantalarına ve oyun hamurlarına ait.
Dövizde suni bir yükseliş olduğu malum. Ancak asıl soru şu: Yerli alternatiflerin yabancılardan hiçbir eksik tarafının olmamasına rağmen neden bu kadar yüksek ithalat yapıyoruz? Tabi bir parantez de kağıda açmak gerek.
Türkiye, uzun yıllar kendi kağıdını üretti ve ihtiyacın büyük bölümünü karşıladı. Yani bu işi herkesten çok daha iyi bildiğimiz belli. Bu açılım da yapılırsa milli üretim rüzgarıyla bu sıkıntının da üstesinden gelinecektir. Üretimle büyüyeceğiz başka yolu yok.