N. Kübra AkalınKendi kaleminden Nejat İşler'i okumak

HABERİ PAYLAŞ

Kendi kaleminden Nejat İşler'i okumak

Kitaba isminin hikâyesiyle başlıyor Nejat İşler. Sonra kendi deyimiyle "kahramanları uydurma gerçek hikâyelerini" paylaşıyor okuyucuyla...

İşler'in kitabı bir nevi otobiyografi. Ancak bildiğimiz otobiyografilere de pek benzemiyor. Çocukluğundan itibaren pek çok hikâyeye ve pek çok insana yer veriyor. Bunu yaparken gözlemlerinin naifliğine takılıp kalıyorsunuz. Nakış işler gibi dikkatlice örüyor her hikâyeyi.

Çocukluğunu anlattığı hikâyelerde sadece Nejat İşler'in çocukluğunu da okumuyor üstelik okuyucu, aynı zamanda tarihsel bir dönemi ve o dönemin ruhunu da hissediyor. Örneğin İşler ramazanı şu hislerle karşılıyor; bu birçoğumuzun da ortak anılarına isabet ediyor: "Ramazan geldi. İftar sofrası şahane. Güzel annem bir yandan, rekabet hissiyle babaannem bir yandan, sofra uçuyor. Hedefim iftar değil, sahur. Çünkü sabaha karşı TRT’de yayınlanan Muhammed Ali maçları kadar seviyorum sahurları."

Haberin Devamı

İLK AŞK İLK ŞİİR

Böyle böyle gençlik yıllarına geliyor İşler. Küçük mahallesinden çıkıp bambaşka bir dünyayla tanışıyor. Daha güzeli ilk aşkını paylaşıyor okuyucuyla. Ona özel şiirler yazıyor. Kitabın en güzel kısımlarından biri belki de bu. İşler, sanki öğle rakısına oturmuşuz da dertleşiyormuşuz gibi anlatıyor bize hislerini: "Dünyanın dönüşü için kısa, benim için 75 yılda bir dünyanın yakınından geçen Halley kuyrukluyıldızını beklemek kadar uzun bir süre sessiz kalındı. Hâlâ boynuma sarılıp beni öpücüklere boğmamıştı. Gözlerimi yavaşça açıp cehenneme ilk adımımı attım. ‘Senden bir şey istemiyorum, artık biliyorsun işte...’ dedim. Bana sarıldı, defterimi geri verdi ve unutamadığım cümleyi söyledi: ‘Gurur duydum Nejat, arkadaş kalalım n’olur...’ Ve kalktı ve uzaklaştı..."

İŞLER'İN YAN MESLEĞİ

İşler kitabında çocukluğunu, gençliğini, orta yaşları ve şimdiyi çok iyi harmanlayarak aktarmış okuyucuya. Bunu yaparken de belli ki bir iddiası yokmuş. Çünkü Nejat İşler yazarlığı zaten bir yan meslek olarak gördüğünü şu sözlerle aktarıyor: "Allaha şükür, sıtkı sadakatle uğraştığım bir mesleğim var. Yazarlık benim için yan bir uğraş. Çok da uzak değil ama. Okumaya da, yazmaya da beş yaşımda başladım. Yazdığım ve sahnelenen üç oyunum var. Senaryolarım var sırada..."

Haberin Devamı

Uzun yıllar tezgahta kitap satan başarılı oyuncu, kitabında o yıllara, o yıllarda tanıştığı insanlara ve onların hikâyesine de değiniyor. Sokağın çocuğu İşler, sokağı biliyor, insan seçmiyor. Gözlemlerini iyi yapan da bir nevi bu tarzı.

İşler'in özellikle tezgah yıllarını anlattığı bölümlerde aklıma sürekli şu düşüyor; belki İşler şimdi Teşvikiye'ye gitse -ki gidiyordur elbette- ne o tarihsel yapıyı ne de bahsettiği samimiyetteki insanları bulabilir. Kentin yüzü değişirken aslında anılarımız da arafta kalıyor gibi. İşler'in kitapçılık yaptığı yıllara şimdilerden baktığımızda kentin yüzünün, arkadaşlıkların ve daha pek çok şeyin yok olduğunu, dönüştüğünü görüyoruz.

GÜMÜŞLÜK MACERADAN FAZLASI

Herkesin oldukça başarılı bulduğu, hayatını merak ettiği bir kısmımızın oyunculuk dışında dergilerdeki yazılarından da takip ettiği ve son yıllarda da özel hayatındaki hastalığıyla insanların 'ilgisini' çeken bir isim İşler.

Haberin Devamı

Herkes hunharca onu merak ediyor. O ise hunharca herkesten kaçmayı tercih ediyor. Ve derken İşler, köyüm dediği Gümüşlük'e gidiyor. Orada uzun süre gündemden düşmeyen hastalığı ile cebelleşiyor. Bu süreçleri yine en güzel Nejat İşler anlatıyor. En doğru yanıtları yine ondan alıyor okuyucu.

İşler çok bunaldığı zamanlarda tatil için gittiği Gümüşlük'e yerleşmeye karar verdiğini şu cümlelerle aktarıyor: "Mekânların ruhunu insanlar belirliyor gibi gelir bana hep. Şahane bir yerde rahatım kaçar bazen, bazen de boktan gözüken bir yerde mükemmel hissederim kendimi. Bu köy, hem şahane bulduğum hem de çok rahat ettiğim bir yer."

KİTABIN TELİFİ GÜMÜŞLÜKSPOR'A!

Böyle böyle Gümüşlükspor da girmiş İşler'in hayatına. Ve işte bu kitabın hikâyesi de zaten buradan doğuyor. Kitabın tüm telifi Gümüşlükspor'a gidiyor. İşler, kalemini kendi için değil, o çok sevdiği şampiyonluk gördükleri takımı için oynatıyor. Ve futbol severlere de küçük bir öneri de bulunuyor: "Eğer futbolla bir şekilde ilgileniyorsanız amatör kulüp maçlarını izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Büyüdükçe sıkıntıları, sevinçleri, ilişkileri sıradanlaşan ve sıkıcılaşan rekabet dünyasında amatör kulüp sporu, çocukluğunuzla buluşmanız için en güzel yer. Nasıl çocukluğumuzda birbirimize küskün durumdayken ortaya bir oyun fikri atıldığında her şeyi unutup harala gürele oyuna girişirdik, işte öyle."

İşte böyle naçizane; kitaptan az az bahsedeyim istedim; İşler'i TV'den, sinemadan bilip hayran olanlar için şahane bir kitap olmuş, İşler'in yan meslek dediği yazarlığı umarım daim olur...

*Bu yazı 15 Haziran 2016 tarihinde POSTA Kitap ekinde kısaltılarak yayınlanmştır.

**Fotoğraf: Muhsin AKGÜN

Sıradaki haber yükleniyor...
holder