Nazlı Erdol2014'te bunları izlemediyseniz üzülürsünüz

HABERİ PAYLAŞ

2014'te bunları izlemediyseniz üzülürsünüz

2014, sinemaseverler için bereketli bir yıl oldu diyebiliriz. İzlediklerime şöyle bir bakıyorum ve 2014’ün en iyi filmleri listemin hemen en tepesinde yer alacak filmleri tıkır tıkır sıralayabiliyorum. Zira derin izler bırakan bu filmleri unutmak, değil 2014’te 2024’te bile mümkün olmayacak. Lafı uzatmadan listeye geçelim.

1- WHIPLASH: Whiplash’le ilgili söylenecek öyle çok söz var ki! Aynı anda ter boşanıp gözleriniz dolacak, gururlanarak (neyin gururuysa bu?) ayağa kalkmak, alkışlamak falan isteyip “ne yapıyorum ben, sinemadayım yahu” diyeceksiniz. Sonbaharımızı güzelleştiren Filmekimi kapsamında zar zor bilet bulup izlediğim Whiplash bana bunların hepsini yaşattı gerçekten de. Film sonunda tüm salon alkışladı bu filmi, Kadıköy’deki Rexx Sineması’nda bizi duymayan, tanımayan, bilmeyen Amerikalı sinemacıları, oyuncuları alkışladık. Damien Chazelle’in yazıp yönettiği, Miles Teller ile J.K. Simmons’ın başrollerde harikalar yarattığı Whiplash gelecek vaat eden genç davul öğrencisi Andrew ile caz duayeni ‘manyak’ hocası Terence Fletcher’ın ilişkisini merkeze alıyor. Sadece 2014’ün değil tüm zamanların en iyilerinden. IMDB PUANI: 8.7

2- INTERSTELLAR: Yılın tartışmasız en çok konuşulan filmiydi. Hakkında o kadar konuşuldu, o kadar yorum yapıldı ki, sinemaya “anlayacak mıyız” acaba diye stresle girdik resmen. Sessiz sedasız, pür dikkat izledik. Sonuç: Kusursuz! Interstellar’ı izlerken sadece robotlu, uzaylı, yaratıklı, teknolojili bir bilim kurgu filmi beklemeyin; eğer bu beklentiye girerseniz, beklediğinizi bulamayacaksınız. Zira Interstellar, aslında uzaydan çok dünyayı, dünyaya ait olanı ve insanlığı temel alıyor. Dünyanın akıbetinin hiç de iç açıcı gözükmediği bir gelecekte, iki çocuğuna güvenli bir yaşam alanı sağlamaya çalışan bir baba ile kendisi gibi zeki kızının ilişkisi üzerine kurulu olan Interstellar, Christopher Nolan’ın kendini aştığı film olarak zihnime yer etti. Whiplash gibi o da tüm zamanların en iyilerinden. IMDB PUANI: 8.9

3- GONE GIRL: David Fincher öyle bir yönetmen ki “Ne çekse izlerim” diyebilirsiniz rahatlıkla, boş filmi yoktur. Seven, Fight Club, Zodiac, Social Network gibi filmleriyle kendini kanıtlayalı uzun zaman oluyor. İşte bu sebeptendir ki Gone Girl, Türkçe adıyla Kayıp Kız, sinemaseverlerin merakla beklediği bir filmdi. Ben Affleck gibi pek hazzedilmeyen bir oyuncunun (ama yönetmenliğine laf yok) başrolde olmasıyla yarışa eksiyle başlayan Gone Girl, kendini öyle bir izletiyor, sizi öyle bir geriyor ki tarifi zor! Gone Girl, ne kadar az bilirseniz o kadar keyifle izleyeceğiniz bir film, o yüzden konusunu olabildiğince kısa açıklayacağım: Karısının evliliklerinin beşinci yıldönümünde birdenbire ortadan kaybolmasıyla kendini medyanın ilgi odağı olarak bulan bir adamın yaşadıkları… IMDB PUANI: 8.3

4- NIGHTCRAWLER: Daha önce “The Fall” ve “The Bourne Legacy" gibi filmlerin senaryolarına imza atan başarılı senarist Dan Gilroy, ilk yönetmenlik denemesine Nightcrawler yani Gece Vurgunu ile imza attı. Başrollerini Jake Gyllenhaal, Rene Russo, Riz Ahmed ve Bill Paxton’ın paylaştığı film, izleyicisine bir yandan kahkaha attırırken bir yandan da tüylerinizi ürpertiyor. Filmin en büyük artısı başroldeki Jake Gyllenhaal’un ta kendisi! Rolü için bir hayli kilo veren oyuncu yalnız, hırslı, saplantılı, yalancı, sosyopat Louis Bloom rolünde harikalar yaratmış. İşinizde başarılı olmak, yükselmek ve hatta bir numara olmak için neleri feda edersiniz? Bu sorudan yola çıkan ve günümüz medyasının içinde olduğu durumu yüzümüze yüzümüze bir güzel vuran Nightcrawler, izledikten sonra etkisinden pek kolay kurtulamayacağınız bir film. IMDB PUANI: 8.1

5- CHEF: Bu dört filmden kesinlikle daha farklı, daha “çerezlik” bir film Chef. Ama bu onun hem komedi hem de dram türünde çok başarılı olduğu gerçeğini değiştirmiyor Jon Favreau’nun yazıp yönettiği, bir de başrolünde oynadığı Chef (Şef), tam da onun yaşındaki bir adamın yaşayabileceği olayları konu alıyor. Bu da filmi samimi olduğu kadar gerçek kılıyor. Geçinmesi zor, egosu büyük ve inatçı bir baş aşçının, hem kendi içinde hem de pek zaman ayıramadığı oğluyla yolculuğunu işleyen Chef, iştahınızı kabartacak yemek sahneleri ve kıpır kıpır müzikleriyle de takdiri hak ediyor. İçinizi ısıtması muhtemel bu filmi moraliniz bozukken izleyin, derdiniz tasanız kaymayacak, garanti veriyorum. IMDB PUANI: 7.3

+1 – HER: Her, tartışmalı bir pozisyonda burada zira bu film aslında 2013 yapımı ancak Türkiye’de 2014’ün Şubat ayında gösterime girdiği için geçen yılın listesine değil bu yılın listesine ancak dahil olabildi. Her, Türkçe adıyla Aşk, artık kimse mektup yazmadığı için bu işi bizim yerimize üstlenmiş, hayatını mektup yazarak kazanan yalnız bir adamın etrafında şekilleniyor. Başrolünde başarılı performansıyla Joaquin Phoenix, sadece sesiyle bile harikalar yaratan Scarlett Johansson, eski eş rolünde Rooney Mara ile ‘kanka’ Amy olarak Amy Adams’ı izlediğimiz Her, sinematografisi ve müzikleriyle de alkışı hak ediyor. Film tatlı tatlı ilerleyip sonradan size aslında ne kadar ‘sosyal’ ya da ne kadar ‘yalnız’ olduğunuzu sorgulatabilir. Aldığınız ‘layklara’ aldanmayın! IMDB PUANI: 8.0

Haberin Devamı

Not: Yılın hit filmlerinden Budapeşte Oteli, Boyhood ve Leviathan'ı henüz izlemediğimi utana sıkıla itiraf ediyorum.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder