Barış Pınarı Harekatı Amerika açısından ilk aşamada şu sonuçları doğurdu; -Suriye ve bölge ülkelerinde gerçekleştireceği operasyonlarda “vekil” yani tetikçi olarak kullandığı terör örgütü PKK ile kurduğu ittifak yara aldı.
-Türkiye ile anlaşarak güvenli bölge kurulması anlaşması yapmak yerine, ani çekilme kararı ile Suriye’deki etki alanını kaybetti. -Asıl önemlisi alanda inisiyatifi ezeli rakibi Rusya’ya kaptırdı.
-Amerika’nın itirazına rağmen Barış Pınarı Harekatı’na başlayan Türkiye ile ilişkisi bozuldu. Bunlar sahada yaşananlar. Barış Pınarı Harekatı ve Trump’ın çekilme kararının etkisi, Türkiye’nin güney sınırında oluşturulmak istenen terör örgütü yönetiminde bir devlet yapılanması planını ortadan kaldırması oldu.
Doğal olarak bu gelişmeler Amerika’da yıllardır uğraşılan “Büyük İsrail Devleti” projesinin de sonu anlamına geliyor. İşte, ABD kurulu düzeni yani, siyasetçiler, istihbaratçılar, askerler, iş dünyası, lobilerin ve tabii bu güçlerin etkisindeki medyanın hep bir ağızdan Türkiye’ye duyulan düşmanlığın asıl nedeni bu. Evet, belki “Süper güç” değil ama Türkiye bölgesel bir güç olduğunu ve Amerika’nın oyununu bozabildiğini gösterdi.
ABD kurulu düzeninin Trump’a gösterdiği tepkinin nedeni, Türkiye’yi durduracak adımları atmamış olması. Hatta, asker çekme kararı ile önünü açması. Gerçi Türkiye, değil Trump tüm Amerika gelse bu operasyonu yapacaktı o da ayrı.
Cevap verilmeli
Türkiye’ye yeterince sert davranmamakla suçlanan ve köşeye sıkışan Trump, ABD içindeki karşıtlarına kavgasını verirken birbirinden tutarsız mesajlar yayınladı. Hatta, Amerika’da kahramanlaştırılan terör örgütü PKK/YPG için, “….
Bir çok açıdan PKK, terör ve terör tehdidi bakımından muhtemelen DEAŞ’tan daha kötü.” sözleri Türkiye’nin haklılığını teyit etmekten çok, ABD’de kendisi ile uğraşanlara verdiği bir cevap gibi duruyordu. ABD basını bu sözlerin üzerinde durmasa da Türkiye açısından önemli bir açıklamaydı. Köşeye sıkışan Trump bir yandan yaptırımları gündeme getirirken, diğer yandan Türkiye’nin operasyonunu frenlemek için Başkan Yardımcısı Pence ve ekibini Ankara’ya gönderdi.
Elbette Amerikan düzeni boş durur mu; Pence yola çıkarken Trump’ın 9 Ekim günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı hakaret içeren mektubu basına sızdırıldı. Mektubun üslubu saygısızlık içeriyor ve sorumlu bir siyasetçiden çok bir ahmağın kullanacağı kelimelerin yer aldığı mektup o gün çöpe atılmış ve saat 16.00’da Barış Pınarı Harekatı’nın başlama emri verilerek cevaplandırılmış.
Öyle bir mektuba elbette aynı ifadelerle olmasa da diplomatik ve siyasi cevap verilmelidir. Asıl cevap, Barış Pınarı Harekatı’nın hedefi olan 480 kilometre uzunluğundaki sınırımızdan terör örgütü PKK’dan arındırıldığında verilecektir.