Vergisini verir, askerliğini yapar, savaş çıkar şehit olur, darbe olur canını devlete siper eder, seçim olur dünyada benzeri olmayan oranda sandığa gidip seçimlerde oyunu kullanır; bir halk daha ne yapsın…
31 Mart mahalli seçimleri, yöneticiler seçilsin diye görevini yapıp iradesini sandık aracılığıyla yansıtan halkın talebine cevap verip çözüm olacak yerde yeni tartışmalara yol açtı.
Çözümü sunan halk hiç hak etmediği halde seçtiği siyasiler aracılığıyla tekrar tartışmanın parçası haline getiriliyor. Belki siyasetçiler farkında değil ama yerel seçimler ile bitmesi beklenen gerilim daha da tırmandı.
Seçim öncesi olduğu gibi sonrası da sokakta herkesin sorduğu tek soru; ”Ne olur?” Hafta sonuna kadar sorunun cevabı “seçimde göreceğiz” idi, soru bugün “Eee şimdi ne olur?” halini aldı. Ne olacağını artık hukuk söyleyecek.
Hukuk bunun için vardır; adalet herkesin kendi istediği gibi değil kanun çerçevesinde yargı eliyle gerçekleşsin diye... Artık herkesin beklentisi Yüksek Seçim Kurulu’nun açıklayacağı kesinleşmiş rakamlarda.
Ne Ekrem İmamoğlu’nun nezdinde ne Binali Yıldırım’ın nezdinde oy veren bir kişinin bile hakkının yenmemesi en önemli beklenti.
Siyasetçilerin, bazı yerlerde yeniden sayım, bazı yerlerde geçersiz oyların sayımı, bazı sandıklarda da hataların giderilmesine yönelik sağduyulu açıklamaları ve süreci takip etmeleri halkın verdiği oylara saygı ve hukukun da gereği.
Kaosu yönetir
Türk halkının çok önem verdiği seçime güven duygusunun zedelenmeden bu tartışmayı bitirmek gerekiyor. O kadar çok insanın hakkı var ki, tek taraflı yorum milyonlarca insanın vebalini almakla eşittir.
Siyasetle uğraşanlar onu taşıyabilir bana göre değil. Ama birileri Türkiye’yi kavgaya zorluyor. Bazıları, sayımlardaki hata, ihmal ya da kastı, elde hiçbir delil olmadan Fetullahçı Terör Örgütü’nü bağlama derdinde.
Oysa FETÖ’yü azıcık tanıyorsak, sandık başında toplam oy rakamlarının kaydedildiği cetvellerde yapılan kaydırma işine girmeyecek kadar çakal bir örgüt olduğunu biliyoruz. FETÖ’cüler o cetvellere imza atmaz.
Kendini belli edecek işlere girmez. Peki FETÖ hangi noktada görülür. Birincisi her türlü bürokrasi içindeki kripto elemanları aracılığıyla ikincisi seçim sonrası oluşan karışık ortamda.
Yani ya perde arkasından kaosu yaratır ya kaosu yönetir. Nitekim seçim sonrası çıkan tartışma konuları hakkında özellikle sosyal medya üzerinden toplumu birbirine düşürecek her türlü dezenformasyon, çarpıtma ve yalanı piyasaya sürdüler.
Bunun için bizzat faaliyete girdikleri gibi ilişkide oldukları yabancı kurum ve kuruluşları da Türkiye’ye karşı provoke etmeye, algı operasyonu yapmaya çalışıyorlar. O yüzden bir kişinin tırnağına bile zarar gelmeden hukuk içinde sürecin tamamlanmasını beklemeli.