Nedim Şenerİki dangalak!

HABERİ PAYLAŞ

İki dangalak!

Haberin Devamı

İki dangalak; Ergenekon operasyonlarını yapan FETÖ’nün polis şeflerinden Ali Fuat Yılmazer ile Tufan Ergüder’den söz ediyorum.3 Mart 2011 günü Odatv’nin ikinci dalgasında Yalçın Küçük, Müyesser Yıldız, Doğan Yurdakul, Ahmet Şık ile birlikte gözaltına alınmıştım. 5 Mart sabahı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Zaman gazetesinin kaçak yönetmeni Ekrem Dumanlı’yı çağırıp gazeteci tutuklamalarından kaygılı olduğuna dair açıklamayı elden vermişti. Ekrem Dumanlı, Cumhurbaşkanı’nın bu tepkisini belli ki FETÖ’cü polislere sızdırdı. Çünkü 7 Mart’ta savcılığa sevk edilecekken bir anda 5 Mart sabahı 11.00 gibi polis ifadesine başlandı. Emniyet’teki o hareketli saatlerin bir tanığı daha ortaya çıktı: Yazar Muhsin Kızılkaya. Kızılkaya o sabahı, “Bankası olan terör örgütü!” (24 Temmuz 2016) yazısında şöyle anlatıyor:

“…2011’in Mart’ıydı. PKK bir bildiriyle benim de aralarında bulunduğum birkaç Kürt aydınını ölümle tehdit etmişti. Bunun üzerine İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü telefon edip koruma vermek için beni emniyete çağırmıştı. Bir cumartesi (5 Mart 2011) günüydü. Randevuya 10 dakika erken gitmiştim. Terörle Mücadele Şube Müdürü (Tufan Ergüder) ile İstihbarat Daire Başkanı (İstihbarat’tan sorumlu Emniyet Müdür yardımcısı Ali Fuat Yılmazer) 10 dakika gecikerek birlikte geldiler yanıma. (Şu anda ikisi de Silivri’de yatıyor.)

Terli iki FETÖ’cü polis şefi

İkisi de terliydi ve burunlarından soluyorlardı. Tanışma faslından sonra, “Şu iki dangalak gazeteciyi mahkemeye göndermekle uğraşıyorduk, onun için geç kaldık, kusura bakma” dediler bana. Ben de, “Hangi dangalak gazeteciler?” dedim.
“Ahmet Şık ile Nedim Şener” dediler. “Onların Ergenekon’la ne alakası var, ikisini de tanıyorum” dedim. “Salaklar Ergenekoncu olduklarını bilmiyorlar” dedi İstihbarat Daire Başkanı. “Nasıl, insan ne olduğunu bilmez mi?” “Bilmez, bunların ikisini de kafalamışlar. Nasıl bir şeytani örgütle karşı karşıya olduğumuzu anlayın artık.”

“Onları neden mahkemeye gönderdiniz ki? İkisini de savcı şimdi bırakır, keşke siz bıraksaydınız” dedim. İstihbarat Daire Başkanı gayet sert bir tonda, “Benim ‘Tutukla’ dediğimi savcı serbest bırakabilir mi?” dedi bana. “Ama nasıl olur, siz polissiniz?” dedim. Güldü.” Ne demiş Yılmazer;“Benim tutukla dediğimi savcı serbest bırakabilir mi?” Aynen öyle oldu tetikçi kaçak savcı Zekeriya Öz tutuklamaya sevk etti, tetikçi hakim İbrahim Balık tutukladı. "Dangalak”, “akılsız” demek. Dangalaklık ise kendi kendini adalete muhtaç hale getirmektir. Tıpkı bu iki dangalak polisin yaptığı gibi.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder